Ramazan’da okunan hatimlerin sevabını ölmüşlerimize bağışlamamız caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 27.03.2025 09:05
  • Güncelleme Tarihi : 27.03.2025 09:05

Yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Kişi okuduğu Kur’an’ın, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir. İster sağ ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimsenin, bundan yararlanacağı umulur. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları ödenmiş olmaz ise de bunlar iyilik ve sevaplarının çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olabilir.

Ayrıca kişi sevabı bağışlarken kendi sevabından bir şey kaybetmez. Her iki kişiye de aynı şekilde yazılır.

Dinen yasak olan bir hususta adakta bulunmak caiz mi? 

Adak, bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisine vacip kılmasını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’in değişik yerlerinde verilen sözün tutulması emredilir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılmaktadır. Hz. Peygamber de hadislerinde Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş Allah’a isyan veya masiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir. Buna göre İslam fıkhında bir ilke olarak haram olan bir adak yerine getirilemez. İçki içme, zina yapma, hırsızlık yapma adağı… gibi. Ama Allah’a isyan ve masiyet olmadığı sürece yapılan adak yerine getirilmelidir. 

Elde olmayan ve ele geçeceği umulmayan mala zekât çıkar mı?

Elde olmayan ve ele geçeceği umulmayan malda Hanefi mezhebine göre zekât yoktur. Kimi Hanefilere göre ise faydalanılmayan malda da zekât yoktur. Bu ikinci görüşe göre inkâr edilen, gasbedilen, düşman tarafından alınan, kaybolan, denize düşen, bir yere gömülüp yeri unutulan mallar tekrar sahipleri tarafından ele geçirilmedikçe zekâta tabi değildir. Çünkü bu mallarda elde bulundurma ve tasarruf imkânı yoktur. Şafii fıkıhçılarına göre ise malın bulunmayışı zekât ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Buna göre gasp edilen, kaybolan, çalınan, denize düşen mallar sahibinin eline geçince tahakkuk eden bütün zekâtları verilmelidir.

Fıtır sadakasını toruna vermek caiz mi?

Fıtır sadakasının sarf yerleri ile zekâtın sarf yerlerinin aynıdır. Zekât verilmeyen kimselere fıtır sadakası da verilmez. Anne, baba, dede, nine, çocuk, torun gibi akrabalara zekât verilemediği gibi fıtır sadakası da verilemez. Buna göre toruna fıtır sadakası verilemez.
Oruçluyken kan vermek oruca zarar verir mi?

Kan vermekle oruç bozulmaz. Çünkü bedene giren bir gıda yok, bilakis bedenden çıkan bir sıvı vardır. Bedenden bir şeyin çıkması ile oruç bozulmaz. Bedene dışarıdan bir maddenin ağız burun kanalı ile girmesi ile oruç bozulur. Kan vermek orucu bozmamakla beraber kişiyi takatten düşürdüğü için oruçlu olarak kan vermek mekruh görülmüştür.
Aldığımız veya ortak olduğumuz hisse senetleri zekâta tabî midir?

Alınıp satılan hisse senetlerine yatırım yapan kişinin, sahip olduğu hisse senetlerinin değeri, nisap miktarına ulaşmışsa ve üzerinden bir yıl geçmiş ise 1/40 oranında zekatını vermesi gerekir.

Günün Ayeti

Namazı dosdoğru kılın zekâtı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu Allah indinde bulacaksınız
(Bakara, 2/110)

Günün Hadisi

“Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allâh yedirmiş, içirmiştir”
(Buhari, “Savm”, 26)

Günün Sözü

“Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur.”
İbn Mübarek

Günün Duası

Allah’ım elimizi, ayağımız, gözümüzü, bütün organlarımızı haramdan, oruçlarımızı da riyakarlıktan koru.

Ramazan Kavramları

Fitre Nedir?

Ramazan Bayramı’na kavuşan ve dinen zengin sayılan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için fakirlere vermeleri gereken belli miktarda mal ya da paradır.
 

Günün Nüktesi

Dünyayı kabul edenlerden mi oldum?

Hz. Ebu Bekir kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş ve akşam iftar sofrasında sadece bir tas su vardı. İftar vakti gelince su ile orucunu açmak için bardağı ağzına götürdü. Fakat bardağı ağzına götürmesiyle bırakması bir oldu. Ve hıçkırıklara boğuldu. Yanındakiler Hz. Ebu Bekir’in bu haline bir anlam vermediler. Hz. Ebu Bekir kendine gelince neden bir anda hıçkırıklara büründüğünü sordular.

Hz. Ebu Bekir şöyle cevap verdi:
Bir gün Allah Resulü ile otururken eliyle hareketler yapıyordu. Sanki karşısında birisi varmış gibi ona git diyordu, sordum:
-Ya Resulallah elini iter gibi hareket yapıyordunuz? diye sordum.
Şöyle cevap verdi;

Dünya yanıma geldi, kendini bana kabul ettirmek istedi, git dedim: ‘Kendini bana kabul ettiremezsin’ dedim.
-Yeminler olsun sana, sen benden kaçıp kurtulsan senden sonrakiler benden kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm.
Hz. Ebu Bekir:
-Ben de bu suyu içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.

Ramazan’da okunan hatimlerin sevabını ölmüşlerimize bağışlamamız caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık