2

Ramazan’dan kaza orucu kalan kişi şevval ayında kaza orucu mu nafile orucu mu tutmalı?


  • Oluşturulma Tarihi : 06.07.2016 08:01
  • Güncelleme Tarihi :

Oruç, namaz gibi dinin farz kıldığı ibadetleri yerinde ve zamanında yerine getirmek gerekir. Bir özür olmadan bunları sonraya, kazaya bırakmak dinen büyük bir günahtır. Fakat bir özür varsa özre binaen geciktirilebilir.

Ama özür ortadan kalkınca en yakın zamanda kaza etmek gerekir. Oruç borcu olan (hastalıktan, yolculuktan)  Ramazan ayının bitmesi ile bayramdan sonra bunları kaza etmesi gerekir.

Şayet kaza etmeden ölürse ahiret gününde bunlardan sorulur. Allah affetmezse azapta görür.

Buna göre kaza borcu olan kimse sorumlu olmadığı ve ahiret gününde azap görmesine vesile olmayacağı nafile orucu tutacağına, üzerinde borcu olan kaza orucunu tutmalıdır. Kaza oruçları bitince istediği kadar nafile orucu tutabilir.

 İki bayram arası düğün olmaz sözü neden söylenmiştir?       

İslam dini, Müslümanların evlenip, yuva kurmalarına büyük önem verir. Kur’an-ı Kerim’de evliliği teşvik eden birçok ayet olduğu gibi Hazret-i Peygamber de evlilik için bir çok söz sarf etmiştir.

Ama ne Kur’an-ı Kerim’de ne de peygamberlerin sünnetinde iki bayram arasında evlenmeyi yasaklayan bir nass(delil) yoktur.

Bu yöndeki inanış ve söylentiler İslam dininin nikah bağı ile bağdaşmaz. Bağdaşmadığı gibi hurafeden öte gitmez. Kaldı ki, iki bayram arası olmayan bir zaman da söz konusu değildir. Ramazan bayramı ile Kurban bayramı arası olduğu gibi, Kurban Bayramı ile Ramazan Bayramı arası da bir zaman dilimidir.

Buna göre her zaman nikah akdini şartlar oluştuğu vakit yapmak caizdir.

 Ramazan’dan kalan kaza oruçları aralıksız olarak mı tutulması gerekir?

Ramazan ayında tutulmayan oruçların ve başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de, “İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar” buyrulmaktadır (Bakara 2/184).

Kaza oruçlarının aralıksız tutulması hakkında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, kazaya kalan oruçlar ardı ardına veya ayrı ayrı günlerde de tutulabilir. Ancak ister peşi sıra tutulsun, ister ayrı ayrı günlerde tutulsun bu oruçların geciktirilmeden bir an önce tutulması gerekir.

 İbadetlerini yapmayan akrabalarla ilişkileri kesmek caiz mi?

Akraba ile sıla-i rahmi yani akraba ilişkilerini kesmek doğru değildir. Günahkâr da olsa onunla ilişkiyi kesmek yerine onu tedavi etmek için çalışmak gerekir. İyi günde iyi insanlarla herkes kardeşlik yapar. Önemli olan en zor zamanlarda kardeşlik yapmak ve kardeşini kötülükleri ve günahı içinde bırakmamaktır. Gerçek vefa gerçek dostluk ve kardeşlik budur. İnanç yönünden bazı kusurları,

İslami yaşayış bakımından birtakım eksiklikleri olan akrabalarımızın, imkân nispetinde bu eksikliklerininin telâfisine çalışmak, onları hakka ve hakikate ısındırmaya gayret etmek bize düşer. Allah’ın da Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize tavsiyesi açıktır:  “Önce en yakın akrabalarına hakkı tebliğ et” Bu ilahi tavsiye hepimiz için de geçerlidir.

Dolayısıyla günah işleyen bir akrabadan ilişkileri kesmek doğru değildir. Doğru olmadığı gibi aynı zaman da onu o günahında yalnız bıraktığımız

 Günün Ayeti

Sana ölüm gelinceye kadar rabbine ibadet.

 Günün Hadisi

En hayırlı amel azda olsa sürekli olandır.

 Günün Sözü

Nice sevinçler vardır ki, sonları keder; nice hüzünler vardır ki, sonları kurtuluştur!

Ebû Bekr-i Dükkî

Günün Duası

Ya Rabbi bugün hiçbir gönlü kırık ve mahzun bırakma.

 Bunları biliyor muyuz?

Hayrü’l-Beşer Nedir?

İnsanların en hayırlısı, her bakımdan en iyisi demektir ki Peygamber efendimizin lakaplarından birisidir.

 

 

Günün Nüktesi

Bülbülün güle muhabbeti ne zaman başladı?

Hz. İbrahim’in, Nemrud tarafından ateşe atıldığını, ehlî ve vahşî hayvanlar dahi, Allah Teala’nın ihsan ettiği bir his ile idrak etmiş oldukları için, onlar da ağlamakta, feryat etmektedirler. İşte bülbül ağlıyor… Ve ortasının gülistan oluşundan bî-haber, etrafı hâlâ kor ve alev halindeki büyük ateşe doğru koşuyor. Allah emrediyor:

- Ey Cebrail koş, Nemrut’un ateşine doğru uçan bülbülü tut, ne istiyor, sor. Cibril yetişiyor, ateşe varmak üzere olan bülbülü tutuyor ve soruyor:

- Küçük kuş, burada işin ne? Bülbül ağlayarak cevap veriyor: Cebrail bülbüle:

- Gel, diyor ve İlahî tecelliyi ona gösteriyor… Bülbül şimdi ne yapsın? Feryadı dinmiştir. Sevincinden mesttir. Dili tutulmuştur. Kıyamete kadar böyle kalabilir. Allah Cibril’e yine emir veriyor: Bülbül dile geliyor:

- Ben, diyor, kendimi bildim bileli, Rabbimin zikri ile meşgulüm. İşittim ki, Rabbimin bin bir güzel ismi varmış; ama ben, sadece yüz birini biliyorum. Diğer dokuz yüzünü de öğrenmek isterim. Bülbülün dileği, derhal kabul edilmiş, bilmediği Esmâ-i Hüsnâ’yı da hemen öğrenivermiştir. Ve şimdi bülbülün vazifesi var: Cibril bülbülü alıyor; nârın, nur olduğu yere, Hz. İbrahim’in bulunduğu gülistana koyuyor ve ona ırmağın kenarındaki gül ağacını göstererek;

— Bülbül, diyor, senin yerin burası. Bülbül, güle konmuştur. Ötüyor… ötüyor… ötüyor…

İşte bülbülün güle muhabbeti böyle başlar.

— Allah’ın Halil’ini ateşe attılar; mademki ben onu kurtarmaya kadir değilim, bari ben de onunla beraber yanayım, diyorum.

— Bülbüle söyle: Benden ne dilerse, şimdi dilesin.

— İste bülbül, Rabbinden, ne isteyeceksen iste.

Şimdi o, her seher vakti konacak bir gül dalı bulur, öter, öter, öter… Baygın düşünceye kadar…

Bülbülün seher vaktindeki bu hali, gafiller uyurken, uyanık âşıklarla beraber, bin bir Esmâ-i Hüsnâ’yı zikredişidir.

Eğer siz; seher vakti, bülbül ile beraber uyanmış da secdede iseniz, onun sizi zikirde geçmeğe çalıştığını duyarsınız.

 Yok, eğer o sizden daha evvel uyanmış, pencerenizin önündeki güle konmuş ötüyor da; siz onun nağmeleriyle uyandı iseniz, biliniz ki o, sizin kalbinizdeki gaflet külünü eşelemekte, oraya kendisinin küçücük kalbindeki büyük aşk ateşinden bir kıvılcım sıçratarak, ruhunuzu tutuşturmak istemektedir.

Ramazan’dan kaza orucu kalan kişi şevval ayında kaza orucu mu nafile orucu mu tutmalı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık