Sayfa Yükleniyor...
Erkeğin veya her iki tarafın beraberce açtığı dava sonucu, mahkemece boşanmış olan eşler, dinen de boşanmış olurlar. Ancak, daha önce eşler arasında başka boşanmalar olmamış ise, mahkemenin boşaması, bir boşama sayılır.
Bu bir boşama ile üç olan haklarından birini kullanmış olurlar. Tarafların istemeleri halinde tekrar evlenmelerinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bu sefer üç talak hakları olarak değil iki talak hakları kalarak evlenebilirler.
Devletin çocuklar için verdiği parayı almak caiz mi?
Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın, çocuğa harcanması veya onun adına saklanması halinde koruyucu aile tarafından alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur.
Bununla birlikte çocuğu himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de uygundur.
Nitekim Kuran-ı Kerimde bu hususta mealen, Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter buyurulmaktadır. (Nisa, 4/6).
Buna göre koruyucu ailenin devletin çocuk için verdiği parayı almasında sakınca yoktur. Tabi bunu da çocuk için harcamalıdır.
Yurt dışında yaşayan bir kimse Müslüman olmayan kimseden kan alabilir mi?
Tedavi için yapılan kan naklinde, kan verenin Müslüman veya gayr-ı Müslim oluşunun bir farkı yoktur. Müslümandan kan alınabileceği gibi, Müslüman olmayandan da kan alınabilir. Aynı şekilde kan veren kimse Müslümana kan verebildiği gibi Müslüman olmayan kimseye de kan verebilir. Bunun da dini anlamda hiçbir sakıncası yoktur.
Üç aylarda sadece cuma günü nafile oruç tutmak caiz mi?
Oruç tutmak, bayram günleri gibi bazı günlerde mekruh görülmüştür. Aynı şekilde sadece cuma günleri nafile oruç tutmak da tenzihen mekruh görülmüştür.
Hz. Peygamber; Sizden hiç kimse cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde cuma günü de oruç tutabilir buyurmuştur (Ebu Davud, Savm, 50).
Buna göre, cuma günü kazaya kalan veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur.
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Allahtan, Ona yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.
Al-i İmran 102
Günün Hadisi
Kıyamet gününde ilk hesaplaşacak kimseler, komşulardır.
Günün Sözü
Bir kimse yaptığı yanlışlıktan dolayı utanmadı mı, bir daha utanacak sebep bulamaz.
Mencıus
Günün Duası
Allahım kalplerimizi imansız, direklerimizi bayraksız, minarelerimizi ezansız, bizi vatansız bırakma.
Bunları biliyor muyuz?
Ayan-ı Sabite Nedir?
Dış alemde var olan eşyanın görünür hale gelmeden önce Allahın ilminde bilgi olarak mevcudiyeti, ortaya çıkan varlıkların Allahın ilmindeki gizli hakikatleri demektir.
Günün Nüktesi
Yedi insan
Ebu Hüreyre radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır. Bunlar da şunlardır:
- Adil devlet başkanı,
-Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
-Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
-Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
-Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine Ben Allahtan korkarım diye yaklaşmayan yiğit,
-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
-Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi.