Sayfa Yükleniyor...
Allah Teala Kuran-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Hamr, kumar, dikili taşlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. (Maide, 5/90)
Ayette geçen hamr kelimesi başta alkollü içkiler olmak üzere kişinin aklını örten yani akli ve ruhi dengesini bozan her türlü katı ve sıvı yiyecek ve içecekleri kapsamaktadır. Hz. Peygamberimiz de kişiye sarhoşluk veren her şeyin haram olduğunu bildirmiştir.
Esrar ve uyuşturucu maddeleri kişiyi sarhoş ettiği ve uyuşturduğu için haram kılınmış ve bunlardan uzak durulması emredilmiştir. Bu tür maddeler kullanıcıların sinir sistemini bozmakta, irade ve düşünme kabiliyetlerini yok etmektedir. Bunları kullananlar giderek dış dünyadan kopmakta, her türlü kötülük ve suçları işlemeye hazır hale gelmekte, kendi öz kimliğinden kopmaktadır. Modern tıp, psikoloji ve toplum bilimleri esrar, afyon, eroin ve kokain gibi uyuşturucu ve keyif verici maddelerin insan sağlığı ve toplum düzeni için alkollü içkilerden bile daha zararlı olduğu noktasında birleşmektedirler.
Buna göre esrar, afyon, eroin tarzı uyuşturucular insan aklına ve bedenine içki gibi zarar verdiğinden ve uyuşturucu özelliği olduğundan bunları kullanmak içki içmek gibi haramdır.
Yıkanmadan gömülen cenazeyi tekrar mezardan çıkarılıp yıkamak gerekir mi?
Cenazenin yıkanması ve namazının kılınması farz-ı kifayedir. Yani birkaç kişinin bu cenazeyi yıkaması diğer Müslümanlardan bu görevi düşürmektedir.
Meşru bir mazeret bulunmaksızın cenazenin yıkanmadan defnedilmesi durumunda o çevredeki cenazeden haberdar olan bütün Müslümanlar vebal altında kalmış olurlar.
Bununla birlikte yıkanmadan defnedilen cenazenin eğer üzerine toprak atılmamışsa çıkartılıp yıkanır. Toprak örtülmüşse, yıkamak maksadıyla mezardan çıkarılmaz.
Kazaya kalan namazlar cemaatle kılınabilir mi?
Namaz belli vakitlerde yerine getirilmesi gereken bir farz olduğu için, bir mazeret olmaksızın tembellik ve ihmal yüzünden namazı vaktinde kılmayan kimse günahkar olur.
Hz. Peygamber, uyuyakalma ve unutmayı bir mazeret kabul etmiş ve bu iki sebepten biriyle bir namazın vaktinde kılınamaması durumunda, hatırlandığı vakit kılınmasını söylemiştir. Nitekim sevgili peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: Biriniz uyuyakalır veya unutur da bir namazı vaktinde kılamaz ise, hatırladığı vakit o namazı kılsın; o vakit, kaçırdığı namazın vaktidir. (Buhari, Mevakit, 37.)
Buna göre kazaya kalmış namazı kaza etmek dini bir görevdir. Bu kazayı da kişi tek başına kılabileceği gibi aynı şekilde cemaatle de kılarak kaza edebilir.
Evlenmeden yaşamak caiz mi?
Eğer bir insan sosyal ve ekonomik şartlarını yerine getirmişse, dinen kabul edilecek sağlık vb. gibi meşru bir mazereti de yoksa evlenmelidir. Kişi eğer fakirse, onun evlenmesine yardım etmek de zengin olan Müslümanların üzerine bir görevdir. Nitekim Allahu Taela Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve her şeyi bilendir. (Nur Suresi: 32)
Bir kimse, mehir ödeme gücüne, ailesini geçindirecek kadar nafaka temin imkanına sahipse ve zinaya düşme ve haram işleme tehlikesi karşısında bulunuyorsa dinen evlenmesi farzdır. Çünkü insanın iffetini koruması ve nefsini haramdan sakınması gereklidir. Yani harama düşmemek için evlenmek esastır ve haramla yüz yüze gelen birinin başvuracağı tek çare evlenmek olmalıdır. Ancak kişinin evlenme gücü ya da harama düşme korkusu yoksa evlenmemesi mekruh olmakla beraber caizdir.
Günün Ayeti
O şeytan ki hakkında şöyle hüküm verilmiştir: Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür.
Hac 4
Günün Hadisi
İnsanların en şerlisi, şerrinden korktukları için insanların kendisinden uzaklaştığı kimsedir.
Günün Sözü
Dostuna sana düşmanlık edebilecek kadar kuvvet verme.
Sadi Şirazi
Günün Duası
Allahım ülkemizin ve milletimizin huzuruna kast edenlere fırsat verme.
Bunları biliyor muyuz?
Şükür secdesi nedir?
Şükür secdesi, bir nimete kavuşulması veya bir musibet geçirilmesi sebebiyle yapılan secdeye denir.Şükür secdesi şu şekilde yapılır: Abdest alınır, kıbleye dönülür, tekbir alınır ve secdeye gidilir, secdede üç defa sübhâne Rabbiyelalâ denir, sonra Allahü Ekber denir ve ayağa kalkılır.
Günün Nüktesi
Soyuna ihanet edenin akıbeti
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısını geziyormuş.
Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar. Bir ara gözü kekliklere ilişir padişahın. Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, Tane işi satış fiyatı 1 altın yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın. Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.
Hayırdır der satıcıya, Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın? Satıcı, Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor diyor. Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar diye ekliyor. Satın alıyorum diyor Padişah, Al sana 300 altın... Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor. Adam şaşırıp, Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi diye dövünürken; Padişah gürlüyor: Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur.