Senedi vadesinden önce değerinden düşük parayla nakde çevirmek caiz mi?
İş sahasında sıklıkla karşılaşılan konulardan birisi de çek, senet kırdırma hadisesidir. Elinde çek veya senedi bulunan ve nakit paraya ihtiyacı olan birinin, çek veya senedi, üzerindeki fiyattan düşük bir rakamla bir başkasına kırdırması dinen uygun bir işlem değildir. Yani kişinin elinde örneğin 5 ay vadeli 10 bin liralık çek varsa, bunu 9 bin karşılığında bir başkasına kırdırması dinen caiz değildir.
Çünkü böyle bir uygulama haksız kazanca ve faize neden olduğundan dinen caiz değildir. Zira İslam fıkhında alış veriş bir malı alıp satma ile meydana gelir her iki tarafta da yani alıcı ile satıcıda bir bedel olmalıdır. Bedel yoksa alış veriş meydana gelmemiş olur. Çek, senet kırdırma da alış verişin şartları tahakkuk etmediğinden dinen uygun görülmemiştir.
Evimizden Kâbe imamına televizyon vasıtası ile uymak caiz mi?
İslâm Fıkhı, imama uyarak cemaatle kılınacak namaz hususunda bir takım ölçüler ve esaslar koymuştur. Namazın sahih olabilmesi için bu ölçülere ve prensiplere uymak gerekir. Buna göre cemaatle kılınan namazın sahih olabilmesi için imamla cemaati arasında umuma ait, arabaların gelip geçeceği kadar genişlikte bir caddenin, ya da büyükçe bir ırmağın bulunmaması gerekir. Namaz kılınan yer boş bir arazide ise, ara yere üç saf girecek kadar bir açıklığın bulunmaması gerekir.
Yani imama uyularak kılınana namazın sahih olabilmesi için bir anlamda imamla cemaatin aynı mekanda namaz kılması gerekir.
Televizyon bu mekân birliğini sağlamadığından dahası yayınının gitmesi ya da elektriğin kesilmesi bir olası olduğundan bu ihtimal gerçekleşmesi durumunda imam ile cemaatin irtibatı kopacağından televizyon vasıtası ile bir imama tabi olarak namaz kılmak uygun değildir.
O halde Kâbe’nin ya da Mescidi Nebevinin İmamına veya bir başka imama televizyondan tabi olmak caiz değildir.
Para peşin mal veresiye şeklinde yapılan alış veriş caiz mi?
Ticarette yani alım satım akitlerinde malın peşin olması asıldır. Bedeli ise tarafların anlaşmasına göre peşin de vadeli de olabilir. Ancak örfe ve ihtiyaca binaen, Hz. Peygamber bazı durumlarda paranın peşin malın vadeli olarak satılmasına izin vermiştir. Bu şekilde yapılan alım satım akdine selem veya selef denilir.
Nitekim Hz. Peygamber bir hadisinde; “Hurmada selem yapan kişi, belirli ölçekle, belirli tartı ile ve belirli süreye kadar selem yapsın. “ buyurmuştur (Buhari, Selem, 2).
Selem akdi yani para peşin mal veresiye şeklinde yapılan alış veriş ancak misli mallarda yapılabilir. Bu şekilde yapılan satış akdinin caiz olması için de paranın peşin, malın cinsinin, miktarının, niteliklerinin belli olması, malın teslim tarihinin ve teslimi masraf gerektiriyorsa teslim yerinin belirtilmesi gerekir.
Günün Ayeti
İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?
Beled, 90/5.
Günün Hadisi
“Üç şey insanın saadetinden üç şey de insanın mutsuzluğundandır. İyi bir eş, geniş bir ev ve iyi bir binek. Kötü bir eş, kötü ev ve kötü binek ise mutsuzluk kaynağıdır.”
(Buhari, “Nikâh”, 18.)
Günün Sözü
Kanaatkârlık, fakiri zengin, tamahkârlık ise zengini fakir yapar.
Günün Duası
Allah’ım, zalimden ve senden korkmayanın şerrinden sana sığınırız.
Bunları biliyor muyuz?
Arasat Nedir?
Kıyametin kopmasından sonra diriltilecek olan insanların, dünyadaki inanç, söz, fiil ve davranışlarından sorguya çekilmek üzere sevk edilecekleri yerin adına denir. Bu mekâna mahşer ve mevkif de denir.
Günün Nüktesi
Kurabiye…
Büyük bir hava meydanının bekleme salonunda, genç bir bayan uçağına binmek üzere bekliyordu.
Uçağın hareketine saatler olduğu için zaman geçirmek için bir kitap ve bir paket küçük kurabiye satın aldı.
Dinlenmek ve kitabını okumak için VIP salonunda bir koltuğa yerleşti. Kurabiye paketinin durduğu sehpanın yanındaki koltuğa bir adam oturdu; dergisini açıp okumağa başladı.
Genç kadın ilk kurabiyesini aldı. Adam da bir tane aldı. Bayan çok rahatsız hissetti kendisini ve: “ Sinir birşey! Havamda olsaydım bu cüretinden dolayı onu yumruklardım!” diye düşündü.
Bayan bir kurabiye alıyor, adam da bir tane alıyordu. Çıldıracak gibiydi bayan; ama olay çıkarmak istemiyordu.
Nihayet son kurabiye kalınca kadın: “Bu küstah adam şimdi ne yapacak?” diye düşündü. Adam son kurabiyeyi aldı; onu ikiye böldü ve bir parçayı kadına verdi.
Aaaa! Bu kadarı da fazla! Çok öfkelenmişti şimdi! Kadın sinir içinde kitabını ve diğer şeylerini alıp bir fırtına gibi giriş salonuna, oradan da uçağın içine yöneldi.
Uçaktaki koltuğuna oturdu. Gözlüğünü almak için çantasını açtı. Ne görsün? Kurabiye paketi açılmamış olarak orada duruyordu.
Çok utandı. Çok büyük bir yanlış yaptığını anladı. Kurabiyelerinin paketini açmadan çantasına koyduğunu unutmuştu.
Adam kendi kurabiyelerini, hiç sinirlenmeden, yüksünmeden kadınla paylaşmıştı.
Kadın kurabiyelerinin paylaşıldığını düşünerek çok sinirlenmişti. Ve şimdi bu durumu açıklama şansı yoktu. Özür dileme imkanı da kalmamıştı.
Telafi edemeyeceğiniz dört durum vardır:
Taş... … atıldıktan sonra!
Söz... ...ağızdan çıktıktan sonra!
Fırsat... … .Kaçtıktan sonra!
Zaman... … Geçtikten sonra!
“ Paylaşılmayan hiçbir şeyin tadı yoktur!
Senedi vadesinden önce değerinden düşük parayla nakde çevirmek caiz mi?