Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir?


  • Oluşturulma Tarihi : 21.08.2014 11:06
  • Güncelleme Tarihi :
Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir? yazının resmi

Kulak çınlamasını iyiye ya da kötüye yorumlamamak gerekir.  Sağ kulak çınlarsa iyi sol kulak çınlarsa kötüye delalet eder anlayışı da doğru bir anlayış değildir. Böyle bir şey düşünmek bidat ve hurafedir dinde de yeri yoktur. 

    Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kulağı çınlayan beni hatırlasın, bana salavat-ı şerife getirsin.

   Dolayısıyla kulak çınlaması iyi veya kötüye işaret etmez.

Doğan bebek için mevlit okutmak gerekir mi?

     Bebeğin, ahlaklı ve salih bir evlat olması için Kur’an-ı Kerim ve mevlid okunabilir. Ayrıca çevrede bulunan fakirlere sadaka dağıtılabilir. Bu iş çocuğun kırkıncı gününde yapılması şart değildir. Daha önce yapılabileceği gibi daha sonrada yapılabilir. Kişinin tercihine göre değişir. Bu gibi merasimler güzel ve dinen hoş olmakla beraber dini bir vecibe ya da farz değildir. Ama yapılması halinde dinen sevap kazanılan güzel davranışlardır.

    Aynı zamanda anne ve babalar, çocukları dünyaya geldiğinde Allah’a hamd ve şükür maksadıyla isterlerse kurban keser, tatlı ikramı yaparlar. Fıkıh kitaplarında Akika adıyla geçen bu çocuk kurbanını kesme daha çok çocuğun doğumundan sonra ilk yedinci günde kesilmesi tavsiye edilmiştir. Ama daha sonra da kesilebilir. Dinen bir sakıncası yoktur.

     Buna göre Allah’a şükür babından ebeveynler çocukların 40. gününde Kur’an veya mevlid okumalarında bir sakınca yoktur. Bilakis dinen güzel bir davranıştır. Ama illaki bunu 40. gün yapmak gerekmez. Birinci gün de olur. 40. gün de 100. günde de olur. Hiçbir fark yoktur.

Esnaf malını istediği fiyata sata bilir mi? 

     İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.

    Lakin bugünkü piyasa koşulları gibi zamanlarda fiyatlara sınırlama getirilmez. Fiyatlara sınırlandırma getirilmediği gibi aynı zamanda kar oranlarına da bir sınırlandırma getirilmez. Çünkü istenilen bütün temel ihtiyaçlar her yer de var. Günümüzde de serbest rekabet piyasası var. Bir markette ya da iş yerinde satılan malının fiyatını beğenmeyen vatandaş hemen diğer marketten ya da iş yerinden ihtiyacını alabiliyor.

      Kıtlık ve karaborsa olmadığından fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.

    Buna göre fetva anlamında kişinin yüzde yüz karla bir malı satmasında dinen bir sakınca yoktur.

Deodorant kullanmak abdeste veya namaza zararı olur mu?

       Alkolü içmek bütün mezheplerde haramdır. Ama onunla temizlik yapma veya koku olarak kullanma hususu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Kişinin bedenine sürdüğü veya elbisesine dökülen ya da yüze sürülen kolonya konusu da bunlardan biridir.

     Hanefi mezhebine göre deodorant, kolonya ve benzeri temizlik maddelerini içmek, içki içmek gibi yasak ve haramdır.  Çünkü içinde alkol vardır. Ama bunları süslenmek, güzel kokmak veya temizlikte kullanmak caizdir. (Tıraştan sonra yüze sürmek gibi).

    Aynı şekilde bedene, ele yüze sürülen veya elbiseye dökülen deodorant, kolonya veya sürülen parfümle namaz kılmak caizdir. Çünkü necis ve pis sayılmaz. Bununla namaz kılınması halinde de bu namaz geçerlidir.

      Şafii mezhebine göre ise deodorant, kolonya ve benzeri maddeler içinde alkol barındırdığından necistir. Yani pistir. Bu ve benzeri maddeler necis olduklarından onları içmek haram olduğu gibi onları temizlik ya da başka bir gaye için de olsa kullanmak caiz değildir.    

      Dolayısıyla Şafii mezhebine göre bedene, ele yüze, ya da elbiseye dökülen deodorant, kolonya, parfüm ve benzeri maddeler ile namaz kılmak caiz değildir. Kılınması halinde namaz geçersizdir. Bu namazı yeniden kılmak gerekir.

Günün Ayeti

Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın.

Fussilet 36.

Günün Hadisi

 "Kim Allahın rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar."

Kütüb-i Sitte, 7235

Günün Sözü

Acıların en acısı kendi kendimize çektirdiğimizdir

(SOPHOKLES)

Günün Duası

Ya rabbi bugün beni ve sevdiklerimi hayırsız ve bereketsiz bir kazançtan koru.

Bunları biliyor muyuz?

Hakka’l- yakin nedir? 

     Yaşayarak elde edilen bilgi demektir. Kalp ile sezilip bizzat duyulan ve basiretle müşahade olunarak yaşanmak suretiyle hasıl olan bilgi mertebesidir. Bu bilgi yakîn ifâde eden bilgilerin en yüksek mertebesini teşkil eder.

     Bu yüzden "tatmayan bilmez" denilmiştir. Hakka'l-yakîn mertebesine ulaşan kimselere ehl-i marifet (marifet sahibi) ve arif denir.

Günün Nüktesi

Günaha dalmışa dua edin…

     Hz. Ömer'in huzurunda bulunan müminlerden biri anlatıyor: "Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfus sahibi bir kimse vardı. O adam zaman zaman Hz. Ömer'in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere sordu. 'Falan zat ne yapıyor, artık görünmez oldu?'

     Cemaat şöyle dedi: 'Ey Müminlerin Emiri! O kendini içkiye verdi.'

       Bu sözü duyan Hz Ömer hayli üzüldü ve kâtibini çağırarak, 'Bu adama şöyle yaz: Ömer b. Hattab'dan falan kimseye... Selam sana! Kendisinden başka ilah olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsanı bol olan Allah'a hamd ederim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O'nadır.'

      Hz. Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek, 'Allah'a yönelmesi ve Allah'ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz!' dedi. O zat Hz. Ömer'in mektubunu alınca 'Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul edip, azabı çetin olandır' cümlesini tekrar tekrar okudu ve 'Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaat etmiş' diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti.

        Hz. Ömer o zatın tevbe ettiğini haber alınca sevindi ve şöyle dedi: 'Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah'ın affına güvenmesini sağlamaya çalışınız. Tevbe nasip etmesi için Allah'a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız.'

Sol kulak çınlarsa kötüye yormak mı gerekir?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık