Sayfa Yükleniyor...
Sosyal varlık olan insan, tarih boyunca haberleşme ihtiyacı duymuştur. Bu amaçla çeşitli iletişim yöntem ve araçları icat etmiştir. İnsanlık tarihi kadar eski olan haberleşme faaliyetleri, çağlar boyunca değişik aşamalardan geçerek ve sürekli gelişerek bu günkü yapısına kavuşmuştur.
Bu yöntem ve icatlar ilk olarak beden dili ile başlamış, zamanla duman, davul, güvercin, telgraf ile devam etmiştir.
Radyo ve televizyonun icadıyla iletişimde yeni bir döneme girilmiş, bunların dünyaya yayılması sonucu haberleşme çok hızlı hale gelmiştir.
Bilgisayarın icadıyla da haberleşmede zirveye yaklaşılmış, internetin icadıyla ise canlı ve görüntülü olarak haberleşme mümkün olmuştur. Kıtalararası internet ağlarının kurulması ile birlikte aynı anda tüm dünya ile görüşülebilir hale gelinmiştir.
Kısaca haberleşme ya da haber alma tarihsel süreçte gelişerek günümüzün en önemli kitle iletişim araçlarını ortaya çıkarmıştır. Günümüzün teknolojisi ile de haberleşme ya da haber alma daha modern olmuştur ki buna medya ya da sosyal medya bir başka ifade ile sosyal ağlar denilmektedir.
Günümüzde medyanın ya da sosyal ağların gücü, etkisi ve önemi gittikçe artmaktadır. Yapılan bilimsel bir araştırmaya göre;
* Dünyada 3 milyar internet kullanıcısı var. Bu dünya nüfusunun %42si demektir.
* Türkiyede 40 milyon internet kullanıcısı var. Bu da Türkiye nüfusunun %52si demektir.
* Türkiyede internet kullanma süresi günde 2,5 ila 4 saat. (Bu süre, okuldaki eğitim süresine denktir.)
İnternet, hayatımızın her alanında vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ancak hayatımızdan da birçok şeyi alıp götürmüştür.
Sıcak ve samimi ilişkiler medya ile birlikte ile zayıfladı. Neredeyse sadece bayramlarda ve özel günlerde dost, akrabalar görüşür oldu.
Dahası ailecek yenen akşam yemeğinin ardından samimi sohbetlerin yerini sosyal medya aldı. Medya o kadar hayatımıza girdi ki
* Eskiden bir mahallede bir televizyon vardı. Bugün her evde en az iki televizyon var.
* Eskiden her köyde bir telefon vardı. Şimdi her evde fert sayısı kadar hatta daha fazlası telefon var.
*Eskiden insanların başı edepten dolayı yerden kalkmazdı. Bugün sosyal medyadan dolayı telefondan ya da internetten kalkmıyor.
Artık insanlar, uyandığında günaydın demeden önce akıllı telefonları ile sosyal medya hesaplarını kontrol eder hale geldi.
Yatmadan önce de dua yerine son haberleri okur oldu.
Magazin programları, yarışmalar, diziler, evlilik programları, sosyal medya insanları esir almış durumda.
Kısaca medya ve sosyal ağlar, sosyal varlık olan insanı asosyalleştirmiş durumda. Elbette medya ve sosyal ağların hayatımıza sağladığı yararlar, sunduğu olanaklar tartışılmaz; iletişimi hızlı ve kolay hale getirmesi, dünyayı elimizin altına getirmesi gibi yüzlerce getirisi vardır. Ama bunun yanında internet ve özellikle sosyal medya ağlarının olumsuz etki ve zararları da söz konusudur ki gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Bu olumsuz etkilerden birisi de mahremiyettir. Medya ve sosyal ağlar, maalesef toplumun mahremiyetini, edep ve hayasını ciddi anlamda zayıflatıp dejenere etmiştir. Hala da etmeye devam etmektedir. Eskiden insanlar başkalarının canı ister de alamaz diye yediklerini evde yerken, günümüze geldiğimizde ise yediğimiz içtiğimiz her şeyi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşır olduk.
Bozulan ve zedelenen mahremiyetin, toplumda tekrar korunabilmesi için başta çocuklarımızı yetiştiren ebeveynlere, çocuklarımızı eğiten öğretmenlerimize ve topluma önemli sorumluluklar düşmektedir.
Sosyal medya kullanımı konusunda belki de bizim rotamızı belirleyecek en güzel kriter Allah Rasulü olsa, sosyal medyayı ve kitle iletişim araçlarını nasıl kullanırdı? şeklinde bir düşüncedir. Onun için bu güzel nimeti kullanırken bir Müslümana yakışır şekilde kullanmak ve genç nesillere örnek olmak gerekir. Malcolm Xin ifadesi ile En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.
Dolayısıyla medyayı ya da sosyal ağları kullanırken sorumluluk taşıyan bir Müslüman olarak mahremiyet hususunda nasihatten evvel diğer fertlere iyi örnek olmak gerekir. Sosyal medyada ki her yazımızdan her paylaşımımızdan sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Ayrıca medya ve sosyal ağlar hususunda Müslümanın bir duruşu ve şuuru olmalıdır. Bu alanı ifsat edip mahremiyete, inanç ve ahlaka zarar veren müfsitlere karşı Müslümanın ıslah etme ve temiz kullanma görevi vardır.
Aynı şekilde Müslüman, medya ve sosyal ağları tebliğ aracı olarak da kullanabilmelidir. Yani bu buluşu ve nimeti, emri bil maruf ve nehyi anil münker için kullanabilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Sizin bulunmadığınız yeri, başkaları doldurur.
Bir başka ifade ile Müslüman bulunduğu ortam ve toplumu şekillendirmese, ortam ve toplum onu şekillendirir.
Selam ve dua ile