2

Spikerin futbolcu için pozisyon yarattı demesi dinen caiz mi?  


  • Oluşturulma Tarihi : 24.08.2024 09:27
  • Güncelleme Tarihi : 24.08.2024 09:27

İnsanların kullandığı yaratma sözü Allah’ın yaratmasından farklı anlamda kullanılmaktadır. Futbolda pozisyon yarattı, sanatta güzel bir eser yarattı… gibi sözler buna örnektir. İnsanlar burada ki yaratma kelimesini yoktan var etme anlamında değil de var olana yeniden şekil verme anlamında kullanmaktadır. Bu anlamda kullanıldığı için ve Allah’ın yoktan var etme anlamında ki yaratması şeklinde kullanılmadığından yarattı sözünü kullanmada bir sakınca yoktur. Ama kullanılmasa daha iyi olur. Zira Allah’tan başka hiçbir kimse yoktan var edemez. Her şeyin yaratıcısı o’dur. İnsanlar sadece var olanı keşfeder, icat eder ve yeni bir şekil verir. Nitekim olana şekil verme anlamında yaratma kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de İsa aleyhisselam için de kullanılmaktadır: “İsa elçi olarak gelecek ve şöyle diyecektir: “Size Rabbinizin mucizesi ile geldim. Sizin için çamurdan bir kuş heykeli yaratacağım, sonra ona üfleyeceğim. O, Allah’ın izni ile bir kuş olacaktır. Doğuştan kör ve alaca hastalığına tutulmuş olanları iyileştireceğim. Allah’ın izni ile ölüleri dirilteceğim. Evlerinizde neler yediğinizi ve neleri biriktirdiğinizi size bildireceğim. Bu sizin için tam bir belge olacaktır; eğer inanacaksanız.” (Âl-i İmran, 3/49)

Cinsel İlişki olmadan başkasından alınan spermle hamile kalmak caiz mi?

Çocuk, Allah’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetlerden biridir. Bunun için kadın ve erkeğin çocuk sahibi olmaya çalışması hem bir hak hem de bir zarurettir. Zira evliliğin en önemli amaçlarından birisi neslin devamıdır. Nitekim bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de mealen şöyle buyrulmaktadır: “Göklerin ve yerin mülkü, Hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir. Dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” (Şûrâ,42/49-50). Şüphesiz ki, Allah her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Sebeplere sarılmak ise insanın görevidir. Bundan dolayı çocuk sahibi olmayan ya da olamayan kişilerin çeşitli meşrû yollara başvurarak çocuk sahibi olmaya çalışması en doğal hakkı ve dinen de uygundur. Bu anlamda eşlerin çocuk sahibi olabilmesi için tüp bebek uygulamasına başvurmalarında bir sakınca yoktur. Fakat bu işlemin nikahlı karı koca arasında olması gerekir. Spermi kullanılacak kişi ile hamile kalacak kadın arasında bir nikah yoksa bu caiz değildir. Çünkü bu işlem neslin karışmasına ve bozulmasına sebep olmaktadır. Ayrıca fiili olmasa da nikah olmadığından bir zina söz konusudur. Buna göre, evli ya da bekar fark etmeksizin ki bir bayanın sperm bankasından aldığı spermle hamile kalması dinen caiz değildir.

Duha namazı ne zaman kılınır?

Güneşin doğduktan sonra bir mızrak boyu yükselmesinden, başka bir deyişle güneşin doğmasından takriben 45-50 dakika geçmesinden, zeval vaktine kadar olan süreye kuşluk (duhâ) vakti; bu zaman diliminde kılınan nafile namaza da duhâ namazı denir. Diğer bir ismi de kuşluk namazıdır. Bu niyetle en az iki, en çok on iki rek’at namaz kılmak menduptur. Ancak sekiz rekat kılınması daha faziletlidir. Hz. Peygamber’in kuşluk vaktinde nafile namaz kıldığı ve ashabına da tavsiye ettiği pek çok hadiste geçmektedir.

Günün Ayeti

Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır; kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

En’âm, 6/160.

Günün Hadisi

Her kimin üç kız çocuğu veya üç kız kardeşi yahut iki kızı veya kız kardeşi bulunur; onlara iyi muamele eder ve onların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkarsa o Cennetliktir.

(Tirmizi, “Birr,” 13.)

Günün Sözü

Tarih değil hatalar tekerrür eder.

II. Abdulhamid

Günün Duası

Ya rabbi bugün de beni ve ailemi evimize sağlıklı ve imanlı dönebilmeyi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Kıraat-i Seb’a Nedir?

Yedi kıraat demektir. Yani Kur’ân’ın 7 farklı okunuşu demektir.

Günün Nüktesi

Kısa ve özlü bir cümle…

Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Şam valisi olan ve Hz. Peygamber’in arkadaşlarından olan Sad b. Ebi Vakkas Şam’daki bir camiyi genişletmek ister.

Bu nedenle de caminin civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes arsasının bedelini alır ve isteyerek arsasını camiye devreder. Ancak Şam’da yaşayan bir Yahudi, camiye bitişik olan arsasını satmak istemez. Vali arsasının değerini fazlasıyla verse de Yahudi vatandaş arsasının kamulaştırılmasına rıza göstermez. Bunun üzerine vali arsaya el koyar ve bedelini adama gönderir.

Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu olan bir Müslüman’a derdini anlatır. Sızlanır. Bana zulmedildi, der. Müslüman vatandaş da kendisine, Medine’ye git. Orada halife Hz. Ömer vardır. Derdini anlat. Ömer, son derece adildir, elbette seni dinler, der. Şamlı Yahudi Medine’nin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaşır. Halifeyi sorar. Vatandaşlar bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler. İşte halife bu zattır, derler. Adam Hz. Ömer’in yanına gider. Selam verip yanına oturur. Derdini anlatır. Hz. Ömer adamı dinler. Sonra bulduğu bir deri veya kemik parçasının üzerine şu cümleyi yazar: “Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.” Kısa ve özlü bir cümle. Yahudi bu yazıyı alıp ayrılır. Ama yolda giderken de kendi kendine şöyle konuşur: “Şam’daki idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam ve debdebe nerde, Medine’deki halifede bulunan tevazu nerde. Şam’dakiler şu mütevazı halifeyi ciddiye alırlar mı? Hiç sanmıyorum.” Kendi kendine böyle konuşur. Sonunda Şam’a varır. Doğrusu valiye gitmek de istemez. Çünkü sonuç alamayacağı kanaatindedir. Bununla beraber, mademki yorulup da oralara kadar gittim, bari halifenin şu yazdığı cümleyi valiye vereyim, der. Valinin huzuruna çıkar ve deri parçasını uzatır. Medine’deki halifenin size mesajıdır, der. Vali bu cümleyi okuyunca, sapsarı kesilir. Uzun müddet başını yerden kaldıramaz. Sonra endişe içinde, başını kaldırıp şöyle der; arsanız size geri verilmiştir.

Spikerin futbolcu için pozisyon yarattı demesi dinen caiz mi?  
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık