İman olmadan hiçbir amelin ve hayrın ahirette mükafatı yoktur. Kişi bu dünyada ne kadar iyilik yaparsa yapsın kalbinde imanı yoksa ahirette mükâfatı olmaz. Bu kimse bu dünyada yaptıklarına karşılık bu dünyada mükafat alır. Sağlık, zenginlik, makam gibi. Ancak imanı olmadığından ahirette cennete giremez ebediyyen de cehennemde kalır. Aynı şekilde bu dünyada imanlı olan bir kimse ne kadar günahkâr olursa olsun bu dünyadan amentünün esaslarına inanarak vefat ederse ahirette Allah affetmezse, ya da kendisine şefaat edilmezse cehenneme düşer, cezasını çeker. Ceza bitince de cehennemden çıkarılır ve cennete ebediyen kalmak üzere diğer Müslümanlar gibi koyulur. Çünkü günahkar da olsa imanlı bir Müslümandır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir hadisi Şerifte şöyle buyurmaktadır;” Kalbinde zerre kadar iman olan cennete girecektir.” Buna göre Kur’an-ı Kerim’de de hadisi şeriflerde de böyle bir nass yoktur. Bazı fiillerle ilgili olarak efendimiz yapıldığında kişi cennete giremez diyor. Tabi buradaki kasıt kişiyi tehdit edip gözünü korkutmak ve bu günahlardan uzak tutmaktır. Yoksa ebediyyen kâfir olarak cehennemde kalmak değildir. Nitekim efendimizin buna yakın başka hadisleri var. Mesela; Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız, kendi nefsin için istediğini kardeşin için istemedikçe iman etmiş sayılmasızsıni gıybet, dedikodu yapanlar cennete giremez, kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez. Bütün bu hadislerdeki mana şudur. Gerçek mümin olmaz, kâmil mümin olamaz. Cennete ilk giren kişilerle cennete giremez. Yoksa ebediyen cennete giremez anlamında değildir. Buna göre kumar oynamak, içki içmek büyük günahlardandır. Müslüman kimse bu günahları işlememelidir. Ancak olur ki şeytana uyup bu günahları işlerse günahkar olur imanını kaybetmez. İmanını kaybetmediği için de Allah affetmese cezasını çeker ceza bitince de her imanlı Müslüman gibi cennete girer.
Karı koca boşansa çocuğa bakma hakkı kimin olur?
Hidâne, çocuğun, ehliyetli biri tarafından belli bir süre için alıkonup yetiştirilmesi demektir. Çocuğun yetiştirilmesi anneye ait bir haktır. Ancak anne hukuken bununla sorumlu tutulamaz. Yani çocuğa bakması ve onu yetiştirmesi için zorlanamaz. Fakat çocuğun bakımını üstlenecek başka bir kimse yoksa o zaman anne çocuğa bakmağa mecbur tutulur. Anne boşanıp ayrıldıktan sonra hidâne için babadan ücret talep edebilir. Çocuğun bakılacağı evin kirası babaya aittir. Baba yoksa bunu onun en yakın akrabası öder. Fakat annenin kendi meskeni bulunur da çocuğa orada bakması mümkün olursa ayrıca kira talep edemez. Anne bir yabancıyla evlenince çocuğa bakma hakkını kaybeder. Çünkü bu durumda çocuk aşağılanıp huzursuz edilebilir. Fakat anne, çocuğun yakınlarından olan bir şahısla, mesela amcasıyla evlenmişse bu hak düşmez. Anne yabancı biriyle evlendiği halde bu kişi çocuğun bakımını kabul ederse onu annesinden almak caiz olmaz. Çok kere bir üvey baba, karısının hatırı ve Allah rızası için bir çocuğa akrabasından daha iyi bakabilir. Erkek çocuklar kendi işlerini yapabilecek bir çağa gelinceye kadar annenin yanında kalır, ondan sonra babaya teslim edilirler. Bu müddet yedi, sekiz veya dokuz yaşını tamamlayıncaya kadardır. Uygulamada yedi yaş esas alınmıştır. Erkek çocuklar bu yaştan sonra bir erkek gibi yetişmeye, ilim ve sanat öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu konuda babaları ve dedeleri daha ehildirler. Kız çocukları adet görmeye veya buluğ çağına yaklaşmaya yani erkeklerin ilgisini çekmeye (müştehat olmaya) başlayıncaya kadar analarının yanında kalırlar. Bundan sonra babalarının ve dedelerinin korumasına daha çok ihtiyaç duyacaklarından analarından alınırlar. Bir kimse çocuğunu alıp başka bir yere götürmek isterse anne buna mani olabilir. Çünkü çocuğu terbiye etme hakkı çiğnenmiş olur. Ancak baba istediği zaman gelip çocuğunu görebilir. Bakım hakkı sona ermiş olan çocuğu da anne, istediği zaman görebilir. Kendisi bundan men edilemez.
Günün Ayeti
“Kim hayırlı bir iş yaparsa kendinedir. Kim de kötü bir iş yaparsa kendi aleyhinedir. Sonunda Rabbinize döndürülür, yaptıklarınızın hesabını verirsiniz.” Casiye, 45/15.
Günün Hadisi
Kişi yalancılığı meslek edinince Allah indinde yalancı (kezzâb) diye yazılır. “Buhâri, “Edeb,” 69.
Günün Sözü
Dünya kalbe yerleşince, ahiret kalpten göç eder gider.
Günün Duası
Allah’ım bu yeni yılı bana, aileme, ülkeme, milletime, ümmet-i İslam’a ve de insanlığa hayırlı ve huzurlu eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Dâru’t-Teklif Nedir?
Kulların Allah’ın emirlerini yerine getirmekle mükellef, sorumlu tutulduğu yer demektir ki bu da dünyadır.
Günün Nüktesi
Emanet nasıl zayi edilir…
Ebu Hureyre anlatıyor, “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, yanındaki cemaate konuşurken, bir adam gelerek: “(Ey Allah’ın Resûlü!) Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm konuşmasına devam etti, sözlerini bitirdiği vakit: “Sual sâhibi nerede?” buyurdular. Adam: “İşte buradayım ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm, “Emanet zayi edildiği vakit Kıyameti bekleyin!” buyurdular. Adam, “Emanet nasıl zayi edilir?” diye sordu. Efendimiz, “İş, ehil olmayana tevdi edildi mi Kıyamet’i bekleyin!” buyurdular.”