Hz. Peygamber bir hadisi şerifte suyu üç defa içmekle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Deve gibi bir nefeste içmeyin. İki veya üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin; içtikten sonra da ‘elhamdülillah’ deyin!” (Tirmizi, Eşribe, 13) Sevgili Peygamberimiz, bu hadisi şerifte suyu üç yudumda içmeyi tavsiye etmektedir. Ancak bu bir tavsiyedir. Bunun yanında üç defa içmeyi tesviye eden hadis-i şerifler varsa da, üç yudumdan daha az bir şekilde içmenin haram olacağına dair bir hüküm ve hadis-i şerif yoktur. Dolayısıyla suyu üç defada içmek efendimizin sünneti ve tavsiyesidir. Ancak bunu üç defada içebileceğimiz gibi bir veya iki defada da içebiliriz. Dinen de bunda hiçbir sakınca yoktur.
İbadetlerin yapılması veya ihmal edilmesi açısından eşlerin birbirine karşı sorumluluğu var mı?
İslam’a göre herkes yaptıklarından sorumludur. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değildir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurulmaktadır: “Hiç bir günahkar, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiç bir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz)” buyrulur (Fatır, 35/18). Aynı şekilde İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür” (Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet buna delildir. Buna göre kişi ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde (emr-i bi’l- ma’ruf) bulunmaktır. İnsanın emr-i bi’l-ma’rufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygamber’e de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “ (Önce) en yakın akrabanı uyar” buyurmuştur (Şuara, 26/214). Hadis-i Şerifte de efendimiz, “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlu olduğunuz kişilerden mesulsünüz” buyurmaktadır. Buna göre karı koca birbirinin ibadetinden sorumlu değildir. Taraflardan birisi bu ibadeti ihmal ederse diğeri ona nasihat eder. Ancak bundan dolayı bir günahı olmaz.
Yemin kefaretinde zengin fakir ayırımı var mı?
Yemin eden kişinin fakir ya da zengin olması neticeyi değiştirmez. Bir yemin edilmiş ise ve bu yemin bozulmuşsa onun kefaretini yerine getirmek gerekir. Bu kefareti yerine getirecek kişinin de fakir ya da zengin olması bir şey değiştirmez. Ancak bu kefaretin bir sıralaması vardır. Kişi gücüne göre o sıralamayı yerine getirecektir. Yemin kefaretindeki sıralama da şöyledir: “Köle azad etme, güç yoksa 10 fakiri yedirme yoksa giydirme bu güç de yoksa 3 gün oruç tutmak.” Eğer yemin eden kişi köle azat etme, on fakiri sabah akşam yedirme ya da giydirme gücüne haiz değilse o zaman yeminine kefaret olarak üç gün oruç tutar. Kişi gücüne göre bu sıralamaya uyması gerekir.
Günün Ayeti
İyi işler yapın, çünkü ben her yapacağınızı gözetiyorum. Sebe, 34/11.
Günün Hadisi
Konuşamayan hayvanlar hakkında Allah’tan korkun! Ebu Davud, “Cihad”, 44.
Günün Sözü
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. Balzac
Günün Duası
Allah’ım bugün bana kabirde ve ahirette fayda sağlayacak iş ve ameller nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Ravd-i Mukaddese Nedir?
Hz. Peygamberin Medinedeki mescidinin içinde kabr-i şerifi ile mescidin o zamanki minberinin arasında kalan mübarek mekan, yer demektir.
Günün Nüktesi
Ziyaretin Mükafatı
Resulullah şöyle buyuruyor: ”Bir insan, bir hastanın halini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyaret ederse, ona bir melek şöyle seslenir: ‘Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!’” (Tirmizi, “Birr”, 64.)