2

Televizyondan Kur’an-ı abdestsiz okumak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 17.11.2016 07:59
  • Güncelleme Tarihi :

Abdest başlı başına amaç olan bir ibadet değildir. Belli ibadetleri yerine getirmeyi mubah kılan, kulun bu ibadetlere manen ve ruhen hazırlanmasına ve bu ibadetlerden azami verim elde etmesine yardımcı olan vasıta bir ibadettir.

Abdestsiz olan kimsenin Kabe’yi tavaf etmesi, Kur’an’a dokunması, onu elle tutması caiz görülmez.(Beyhaki, Sünen, I, 87-88) Abdestsiz kimsenin mushafa sadece bakarak ya da ezberden Kur’an okuması caiz görülmüştür. Ancak müminin Kur’an okurken abdestli olması, hatta hayatının her safhasında abdestli olması hem Kur’an’ın bereketinden istifade etmesi, hem de maddeten ve ruhen kötülüklerden arınıp, yapmış olduğu güzel amellerden azami ölçüde verim elde etmesi açısından önemlidir.

Dolayısıyla Televizyondan Kur’an okurken abdestli olmak güzel ve hayırlı bir davranıştır. Ancak abdest olmadan da televizyondan Kur’an-ı okumak ya da dinlemek caizdir. Çünkü abdestsiz de olsa kişi televizyonda Kur’an’a dokunamıyor. Onun için Kur’an’a dokunulmadığından televizyondan kuran okumak caizdir.

Kaza ve kaderin anlamı nedir?

Kader, dini bir terim olarak, Allah'ın ebede kadar olacak şeyleri, bunların zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, nasıl ve ne zamanda olacaklarsa onların tamamını ezelde bilip bu bilgi doğrultusunda takdir etmesine denir. Bu durumda kader Allah'ın ilim sıfatını ilgilendirmektedir. O halde kader, Allah'ın ilmi doğrultusunda, kainatı ve ondaki her şeyi belli bir düzen ve ölçüye göre idare eden ilâhî bir kanundur.

Nitekim bu konuda Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık” ,“Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir”, “Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçü ile indiririz”, “O her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir”, "Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın.”

Kaza ise, Allah’ın ezelde irade etmiş olduğu ve takdir buyurduğu şeylerin, zamanı gelince her birisini ezelî ilim, irade ve takdirine uygun bir biçimde meydana getirmesi ve yaratmasıdır. Bu takdirde kaza, Allah'ın tekvin sıfatını ilgilendiren bir konu olmaktadır.

Öldürülen kimsenin ömrü kısaltılmış mı oluyor?

İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel ne geri alınır, ne de ileri alınabilir. Nitekim Kuran-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyrulmaktadır.“Her ümmet için takdir edilen bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir an ileri, ne de geri alınamaz.” (Araf 34)

Buna göre öldürülen kimse eceliyle ölmüştür. O kimse için bundan başka bir ecel yoktur.

Katil, ölen kimsenin hayatını kısa kesmiyor, onu eceli gelmeden öldürmüyor. Bilakis ölen kişinin ölüm sebebi böyleydi ve vadesi dolduğundan, katil suç olmakla beraber bu fiili işlemektedir.

Günün Ayeti

Azıp dünya hayatını tercih edenlere gelince cehennem onların durak yeridir.

(Naziat, 79/37-39)

Günün Hadisi

“Kim bir ağaç diker de büyüyüp meyve verinceye kadar bakımını yaparsa elde edilen her meyvesi Allah indinde onun için sadaka olur.”

Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 374.

Günün Sözü

Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.

Yavuz Sultan Selim

Günün Duası

Allah’ım insanlara ve bütün varlıklara karşı şefkatli ve merhametli olmayı bana nasip et.

Bunları biliyor muyuz?

Dar’ul- Ukba Nedir?

Dünyada iken yapılan işlerin karşılığının görüleceği ahrettir.

Günün Nüktesi

Bana benden şahit istiyorum

Resûlüllah ile ashabı ile beraber bulunuyordu, bir ara gülümseyerek:

-Niçin gülümsediğimi biliyor musunuz? diye sordular.

Sahabeler, ‘hayır’ deyince, Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurdular ki:

-Kulun, Rabb’ine karşı kendisini müdafaasından ve Allah ile aralarında geçen (şu) konuşmadan ötürü gülümsüyorum.

Kul der ki:

-Sen, dünyada beni zulümden korumadın mı?

Allah Teâlâ:

-Evet, buyurur. Kul:

-O halde ben de yabancı şahidi kabul etmiyorum. Bana, benden şahit istiyorum, deyince Allah Teâlâ

-Peki, senin hesabını kendi azaların görsün ve Kirâmen Katibin de şahit olsun, buyurur ve dili susturularak, azalarına, ‘Konuşun’ denir. Azalar da teker teker yaptıklarını haber verirler. Sonra dili açılır. Adam azalarına, ‘Başımdan defolun, ben sizi korumak için uğraşıyorum, siz ise yaptıklarınızı söylüyorsunuz’ der.

Televizyondan Kur’an-ı abdestsiz okumak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık