2

Trafik kazasında ölen kişi eceliyle mi ölmüştür?


  • Oluşturulma Tarihi : 06.04.2016 08:08
  • Güncelleme Tarihi :

İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel ne geri alınır, ne de ileri alınabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim'de bu konuda şöyle buyrulmaktadır: "Her ümmet için takdir edilen bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir an ileri ne de geri alınamaz." (Araf 34)

Buna göre trafik kazasında ölen kimse eceliyle ölmüştür. O kimse için bundan başka bir ecel yoktur.

Trafik kazası, ölen kimsenin hayatını kısa kesmiyor, onu eceli gelmeden öldürmüş olmuyor. Bilakis ölen kişinin ölüm sebebi böyleydi ve vadesi dolduğundan bu kaza olmuş oluyor.

Buna göre Trafik kazası, cinayet ya da bir başka ölüm şekli kişinin ecelini değiştirmez. Çünkü insanın eceli veya ömrü değişmez. O kişinin o şekilde o zaman öleceği takdir edilmiş demektir.

Zayıflamak için mideye kelepçe takılabilir mi?

İslam dini, insanın sağlığını önemser, sağlığı korumak için de bir takım tedbirleri ve tedavi şekillerini de benimser. Kişinin aşırı kiloları varsa ve bu durum onun sağlığını olumsuz yönde etkiliyorsa tedavi anlamında tedbir olması caizdir. Bu tedbirlerden birisi de mide küçültmedir.

Buna göre kişi zayıflamak ve fazla kilolarından kurtulmak için dahası sağlığının muhafaza etmek için midesini küçültmesinde bir sakınca yoktur.   

Yemeği oturarak yemek farz mı?

      Yemek yemenin adaplarından birisi de oturarak yemek ya da içmektir. Ancak gerek meşguliyetten gerekse başka gerekçelerden dolayı ayakta yemek ya da içmek caizdir. Fakat ayakta yemek içmek caiz olmakla birlikte mekruhtur.

      Buna göre ayakta yemek içmek mekruh olmakla birlikte caizdir. Ancak yemek adabı açısından oturarak yemek ve içmek imkanı varsa ayakta yememek içmemek daha evladır.

Gecelikle kılınan namaz geçerli olur mu?

       Namazın şartlarından birisi de necasetten temizlenmektir. Yani namaz kılacak kişinin elbisesinde, bedeninde ve namaz kılacağı yerde, kan, idrar, şarap, dışkı... gibi namaza engel necasetlerin bulunmaması gerekir.

        Bu anlamda tesettüre uymak ve temiz olmak şartı ile kişi istediği kıyafetle namazını kılabilir. Bunda da dinen hiçbir sakınca yoktur. Bu kıyafet ister pijama, ister eşofman, ister ceket, isterse gömlek olsun fark etmeksizin ki namaz geçerlidir.

       Ancak örf ve adet gereği camiye veya cemaate giden kimsenin en güzel elbiselerini giymesi cemaate saygının bir gereğidir.

      Aynı şekilde gerek evde, gerekse diğer mekanlarda kişi tek başına da olsa namazları temiz ve güzel bir kıyafetle kılması, şüphesiz daha iyidir.

 Mahşer günü Müslüman kimse ilk önce hangi ibadetin hesabını verecek?

       Müslüman kimse ahiret gününde ilk önce namazlar ibadetinden hesaba çekilecektir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet günü ameller arasında önce namazın hesabı verilecek. Bu hesap güzel olursa kul kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa kul hüsrana düştü demektir. Eğer farzında eksiklik çıkarsa Allah:  “Bakın kulumun defterine yazılmış nafilesi var mı?” buyurur. Böylece farzın eksiklikleri nafile (namazları) ile tamamlanır. Sonra bu tarzda olmak üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir.” Buna göre kulun ahiret gününde ilk hesabını vereceği ibadet namaz ibadetidir.

Günün Ayeti

 Yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.

Zümer 3.

Günün Hadisi

 “Sizden biriniz esnediği zaman eliyle ağzını tutsun. Çünkü şeytan onun ağzına girer.”

 Ebû Dâvud, Edeb 89.

Günün Sözü

Edebin ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz, Allah'tan rızık yerine edep isterdiniz.

Hz. Ali

Günün Duası

Allah’ım bugün bana kötü bir haber ulaştırma.

Bunları biliyor muyuz?

Râvi kime denir?

Duyduğu veya gördüğü bir sözü, bir işi, bir olayı başkasına haber veren kimsedir. Hadis ilminde ise, Hz. Peygamberin hadîs-i şerîflerini, metin ve senedi (nakledenleri) ile birlikte aktaran kimsedir.

Günün Nüktesi

Malik bin Dinar’ın Tövbesi…

Malik bin Dinar çok zengin birisiydi. Gününü içki içmek ve dünya keyf-ü sefası ile geçirirdi. Onun iki yaşında bir kızı vardı. Bu kız, bir gün vefat etti. Kızı vefat ettikten sonra, Malik bin Dinar şöyle bir rüya gördü; Kıyamet kopmuş, insanlar haşir meydanında toplanmıştır. O sırada büyük bir yılanın kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü.  Kendisini kaybetmek için mahşerdeki kalabalığın arasına daldı. Fakat yılanın yine kendisine doğru gelmekte olduğunu fark etti. Bunun üzerine, kaçmaya başladı ve yolda ihtiyar, zayıf, kambur bir adamla karşılaştı. Adama:

– Amca, bu yılanı benden uzaklaştır, dedi. Fakat adam:

– Bak sen gençsin, benim ise kuvvetim yoktur, diye cevap verdi.

Malik bin Dinar, yine yılanın üzerine doğru gelmekte olduğunu gördü. Kaçarken, bir ateş gördü ve yılanın dehşetinden kendisini ateşe atmak istedi. Fakat bu arada, bir ses: “Dön, sen ateş ehli değilsin!” dedi. Malik bin Dinar, tekrar ihtiyara:

– Bana yardımcı ol! Dedi. İhtiyar da:

– Bak, şu tepeye doğru git. Orada İbrahim Peygamber vardır. Yanında ise küçük iken ölen müslüman çocukları vardır. Eğer senin küçük çocuğun ölmüş ise belki orada bir çare bulursun, diye yol gösterdi. Malik bin Dinar hemen oraya gitti ve çocukların içinde kızını da gördü. Kızı onu görünce hemen yanına geldi ve yılanı Malik bin Dinar’dan uzaklaştırdı. Malik bin Dinar, kızına:

– Kızım, bu yılan neden kimseye değil de hep bana hücum ediyor? Diye sordu. Kızı:

– Ey baba! Henüz kıyamet kopmadı, haşir meydanına toplanmadınız. Sen rüya görüyorsun. O yılan senin kötü amelindir. Sen nereye gidersen git, o mutlaka senin peşinden gelir, dedi. Malik bin Dinar:

– Peki, o ihtiyar adam kimdi? Diye sorunca, kızı şöyle cevap verdi:

– O ihtiyar adam, senin işlediğin salih amelindir. Onu çok zayıf bıraktığın için senin kötü ameline karşı koyamadı. Ey baba, sen bu hal üzere ölürsen, senin hayatın böyle olacaktır.

Malik bin Dinar uyandığında, yatağın bir tarafta, yorganın bir tarafta olduğunu ve kendisinin yuvarlandığını gördü. Sıkıntıdan ter içerisinde kalmıştı. Bundan sonra, günahları ve keyf-ü sefayı bir tarafa bırakıp ve tövbe ederek Allah-u Zülcelal’e yöneldi. Bu sebepten dolayı, Allah-u Zülcelal’in büyük Evliyalarından oldu.

Trafik kazasında ölen kişi eceliyle mi ölmüştür?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık