Yaptığımız yeminden dönmemizin bir cezası var mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 16.12.2021 07:29
  • Güncelleme Tarihi :
Yaptığımız yeminden dönmemizin bir cezası var mı? yazının resmi

Gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru bir iş değildir. Müslüman yemin etmeye ihtiyaç duymayacak şekilde sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir. Yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, keffâret ödenmesi gerekir. Yeminin kefareti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azat etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peş peşe oruç tutar. Allah, “Allah sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin kefareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.” buyurmaktadır (Mâide 5/89). Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmeyip keffâret vermesi gerekir.

Evden veya bulunduğumuz herhangi bir yerden ölülerimize Kur’an ve dua okuduğumuzda kabul edilir mi?

Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: “Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” (Müslim, “Cenâiz,” 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır. Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden ölüsüne Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır. Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur’anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.

Her günahın bir tövbesi var mı?

İslam dini, itikat, ibadet ve muamelattan oluşan bir inançtır. İtikat kısmının ihlali küfrü diğerlerinin ihlali ise günahı gerektirir. Kişi mürted olmadıkça günah işlemekle dinden çıkmaz. Küfür dışında günah işleyen kişi, imandan çıkmaz. Bu nedenle İslam’da tövbesi olmayan günah yoktur. Allah’u Teala: “Ey iman edenler, samimi bir tövbe ile Allah’a dönün” (Tahrim, 66/8.) buyurarak günah işledikleri halde kişilere iman kelimesiyle hitap etmiştir. Ancak bu durumdaki kimse helalleri ve haramları inkar etmeyecektir. Etmesi durumunda İslam dairesinden çıkar onun tövbesi şahadet getirip yeniden İslam’a dönmesidir. Fakat şunu da bilmek lazım tövbe etmekle kul hakkının sorumluluğundan kurtulmaz. Bunun için hak sahibinin hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir.

Günün Ayeti

İyi bilin ki Allah, hem cezası çok şiddetli olandır, hem de çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Maide, 5/98.

Günün Hadisi

“İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdânını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.”

Tirmizi, “Zühd”, 52.

Günün Sözü

İnsanı ilgi ile dinlemek insana en büyük ikramdır.

Hz. Mevlana

Günün Duası

Allah’ım sen ve kulların benden razı olmadan ruhumu alma

Bunları biliyor muyuz?

Zuhr-i Ahir Namazı nedir?

Son öğle namazı anlamına gelen zuhr-i âhir; Cuma namazının sahih olmaması ihtimalinden dolayı ihtiyaten kılınması kabul edilen öğle namazıdır.

Günün Nüktesi

Büyük Günah…

Nüfey bin Hâris şöyle rivâyet eder:

“Resûlullah bir gün:

«–Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?» diye üç defâ sordu. Biz de:

«–Evet, yâ Resûlallâh!» dedik.

Resûl-i Ekrem Efendimiz:

«–Allâh’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek!» buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve;

«İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak!» buyurdu.

Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için, keşke sükût buyursalar da yorulmasalar, diye arzu ettik.” (Buhârî, “Şehâdât”, 10.)

Yaptığımız yeminden dönmemizin bir cezası var mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık