Allah'ın bize verdiği güzelliklerimizi daha cazip hale getirmek için, taranmak, süslenmek, takı takmak, güzel giyinmek dinen caizdir hatta teşvik edilmiştir.
Ancak Allah'ın yarattığı şekli beğenmemek, ameliyatla değiştirmek, estetik olmak bir nevi modaya uyarak bıçak altına yatmak doğru değildir ve yaradılışı değiştirme anlamı taşır ki bu da dinen uygun değildir.
Ancak sonradan oluşan lekeleri temizlemek için tedavi olmak, merhem kullanmak, makyaj yapmak caizdir. Çünkü bu bir şekil değiştirme y ad estetik olmak değildir.
Her hangi bir sınavdan önce Türbelere gidip dua etmede bir sakınca var mı?
Türbe ve ziyaretler neticede birer mezarlıktır. Mezarlıkları da ziyaret etmek dinen caiz olan ve Peygamberimizin tavsiye ettiği bir husustur. Türbeleri ziyaret etmek, orada dua etmek ya da Kur’an-ı Kerim okumak dinen caiz olan bir davranıştır. Ancak türbelerden yardım veya başarı beklemek dinen uygun değildir. Çünkü yardımı ve başarıyı Allah verir.
Buna göre üniversite sınavı öncesi ya da bir hastalıktan dolayı şifa bulmak için mezarlıkları ya da türbeleri ziyaret etmek caizdir. Burada dua etmek, Kur’an okumak caizdir. Ancak bu mezarda ya da türbede yatandan üniversiteyi kazandırmayı, şifa vermeyi beklemek uygun değildir. Ancak dua ederken ya da şifa dilerken orada yatan zatın hürmetine, yüzü suyu hürmetine diyerek Allah’tan bir başarı ya da şifa dilenebilir.
Yazın sıcaktan dolayı atletle kılınan namaz geçerli olur mu?
Namazın şartlarından birisi de setri avrettir. Yani namazda örtülmesi farz olan beden uzuvlarını örtmektir. Aynı zamanda namaz kılınacak elbise ve yerin de necis olmaması gerekir. Buna göre namaz kılacak kişinin elbisesinde, bedeninde ve namaz kılacağı yerde, kan, idrar, şarap, dışkı... gibi namaza engel necasetlerin bulunmaması gerekir.
Bu anlamda tesettüre uymak ve temiz olmak şartı ile kişi istediği kıyafetle namazını kılabilir. Bunda da dinen hiçbir sakınca yoktur. Bu kıyafet ister atlet, ister eşofman, ister ceket, isterse gömlek olsun fark etmez namaz geçerlidir.
Ancak örf ve adet gereği gerek evde, gerekse diğer mekanlarda kişi tek başına da olsa namazları temiz ve güzel bir kıyafetle kılması, şüphesiz daha iyidir. Ancak atletle kılınan namaz geçerlidir.
Saçı gösteren ince tülbentle kılınan namaz geçerli olur mu?
Kadınların el, yüz ve ayakları dışında kalan bütün bedeni, erkeklerin ise göbek ile diz kapağı (bazı mezheplere göre ise diz altı ) arası avret mahallidir. Buraların, namazda ve namaz dışında yabancılara karşı örtülmesi ve giyilen elbisenin vücut hatlarını belli edecek şekilde dar, tenini gösterecek şekilde ince olmaması gerekir.
Bu şartları taşımayan elbise ile kılınan namaz Hanefi ve Şafii mezhebine göre geçersizdir. Yeniden kılınması gerekir.
Buna göre bayanın saç rengini gösteren ince tülbent ile kıldığı namaz geçersizdir. Yeniden kılınması gerekir.
Günün Ayeti
And olsun ki biz, bu Kur'an'da insanlara, düşünsünler diye her türlü misali verdik. Zumer, 39/27.
Günün Hadisi
Suyu üç nefeste içmek hem insanı suya kandırır, hem mideye ve sağlığa daha faydalıdır. Müslim, “Eşribe”, 123.
Günün Sözü
Mühim olan başka insanların derdi ile dertlenmek. Herkes kendi derdi ile zaten dertleniyor. Malcom X,
Günün Duası
Ya rabbi üzerimde hakkı olan bütün insanlardan razı ol ve onları cennetine al.
Bunları biliyor muyuz?
Dâru’t-Teklif Nedir?
Kulların Allah’ın emirlerini yerine getirmekle mükellef, sorumlu tutulduğu yer demektir ki bu da dünyadır.
Günün Nüktesi
Misafire İkramın Değeri…
Eskilerden biri akşam yemeğini sarayda yemek üzere halifenin davetlisiydi. Hızlı hızlı saraya doğru giderken önüne biri çıktı. Önüne çıkan adama kim olduğunu sordu.
Adam:
- Ben yolcuyum. Buranın yabancısıyım. Aç ve yorgunum, dedi.
O da:
- Ben halifenin davetlisiyim. Gel beraber gidelim, dediyse de,
Misafir:
- Benim halife ile ne işim olacak. Senin bana vereceğin bir tas çorban varsa ver, yoksa bırak, deyince fazla ilgilenmeyip saraya doğru yöneldi.
Davetten sonra dönüşte baktı ki, adam bir kenara kıvrılmış uyuyor. Uyandırmak istemedi ve “Sabah uyanacağı vakitte gelir ve karnını doyururum” diye düşündü, evine gitti, yattı ve uyudu.
O gece bir rüya gördü. Kendisi bir çöldeydi. Yüzünden ışıklar saçılan büyük bir kalabalık ve o kalabalığın önünde de daha nurlu bir zat bulunuyordu.
Bunların kimler olduğunu sordu.
Kendisine:
- Bunlar 124 bin peygamberdir. En önde olan da son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa’dır dediler.
Hemen Peygamberimiz ‘in elini öpmek istediyse de, Peygamberimiz elini vermedi. Ve buyurdu ki:
- Biz, sevdiklerimizden bir tas çorbayı esirgeyenlere elimizi vermeyiz.
Uyanır uyanmaz hemen akşamki yabancıyı bulmak için koştu. O, henüz kalkmış ve yola koyulmuştu. Geri çevirmeye uğraştı ve “Ne olur bir tas çorbamı iç” diye yalvardı. Yabancı adam ısrarlara rağmen kabul etmedi ve şöyle dedi.
- Senin bir tas çorba vermen için illâ da 124 bin Peygamberi seferber mi etmek lâzım? O güçte olmayanlar ne yapacaklar?