Sayfa Yükleniyor...
Gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru bir iş değildir. Müslüman yemin etmeye ihtiyaç duymayacak şekilde sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir.
Yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, keffâret ödenmesi gerekir.
Yemînin keffâreti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azât etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peşpeşe oruç tutar. Yüce Allâh, “Allâh sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yeminlerden dolay sorumlu tutar. Yemînin keffâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle âzât etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemininizin keffâreti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allâh size böylece ayetlerini açıklıyor.” buyurmaktadır (Mâide 5/89).
Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin, bu yeminini yerine getirmeyip keffâret vermesi gerekir.
Namazda Fatiha’yı kalpten okumak caiz mi?
Fatiha’yı namazda dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden veya kalpten okumak okuma sayılmaz, yani böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz.
Namaz kılan kimse fatihayı kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları namazda rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir.
Önceki toplumlarda da namaz ibadeti var mıydı?
Namaz ibadeti, geçmiş peygamberlerde ve ümmetlerde de olan bir ibadettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyrulmaktadır:
“Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.” (Bakara, 2/83.)
“Mûsâ’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi ibadet mahalli yapın ve namazı kılın. (Ey Mûsâ!) İnananları müjdele.” (Yunus, 10/87.)
Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi namaz ibadeti geçmiş toplumlara da farz olan bir ibadettir.
Kul hakkının tövbesi olur mu?
Kul hakkının tövbesi hak sahibi ile helâlaşmaktır. Yani kul hakkı hususunda asıl olan hak sahibi ile helalleşmektir. Diğer günahlar gibi, tövbe etmek kul hakkını silmez.
Hak sahibi hakkını helal etmediği sürece de kişi tövbe de etse bu günah ya da haktan kurtulamaz. Onun için kişinin kul hakkı varsa o ödenmeli ödenme imkanı yoksa helalık dilenmeli. Hak helal edildikten sonra da Allah’a tövbe edilmelidir.
Günün Ayeti
“Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdendir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz”
(Mâide, 5/90)
Günün Hadisi
“Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir”
Tirmizi, “istizan,” 7.
Günün Sözü
“İnandığı gibi yaşamayan, yaşadığı gibi inanmaya başlar.”
Hz. Ömer
Günün Duası
Allah’ım bu yılı hayırla bitirmeyi ve yeni yıla hayır ve huzurla girmeyi hepimize nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Emr-i bi’l ma’ruf nedir?
İslâm’ın hükümleri, genel prensipleri ve emirleri uyarınca yapılması ve söylenmesi gereken her söz ve fiili tavsiye etmektir.
Günün Nüktesi
Hangi mü’min daha Faziletlidir?
Abdullah İbni Ömer diyor ki:
Bir gün Resûl-i Ekrem’in yanında bulunuyordum. Ensardan bir adam gelip selâm verdikten sonra:
- Yâ Resûlallah! Hangi mü’min daha faziletlidir? diye sordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de:
- “Ahlâkı en iyi olan mü’min”, diye cevap verdi.
O zât yine:
- Yâ Resûlallah! Hangi mü’min daha zekidir? diye sorunca:
- “Ölümü en çok hatırlayıp ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapanlar zeki adamlardır” buyurdu.
(İbni Mâce, Zühd 31).