Başkalarının rızası olmadan mallarını ellerinden almak caiz olmadığı gibi, kaybettikleri mal ya da eşyayı alıp sahiplenmek de caiz değildir. Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sahibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere alması başkasının malını gasp etmek hükmündedir. Buluntu eşya konusunda takip edilecek yöntem şöyledir:
Bulunduğu yerde bırakıldığı takdirde telef olmasından korkulan bir şeyi sahibine vermek üzere almak vacip; telef olmayacak şeyleri almak ise mubahtır. Bir kimse bulduğu bir şeyi alırken, onu sahibine teslim etmek üzere aldığına çevresindekileri şahit tutar. Bulunan eşyanın sahibi çıkar ve onun kendisine ait olduğunu ispat ederse eşyayı ona teslim eder.
Buluntu eşya, onu sahibine vermek üzere alanın yanında emanet durumundadır. Bir kusuru olmaksızın bu mal kaybolsa veya telef olsa, sahibi çıktığında bedelini ona ödemekle yükümlü olmaz. Buluntu eşyayı elinde bulunduran kimse bunu malın değerine göre uygun görülen bir süre ilan eder ve bekler. Sahibi çıkmazsa o malı yoksul kimselere sahibi adına tasadduk eder.
Babanın evladına karşı sorumluluğu ölüme kadar devam eder mi?
Baba, çocuklarına rüşte erinceye kadar bakmakla mükelleftir. Çocukları reşit, akil-baliğ olduktan sonra anne ve babanın onlara bakma zorunluluğu yoktur. Ama anne ve baba ihsanından, çocuklarına rüştten sonrada bakmakta ve yardımcı olmaktadır. Hatta iş ve yuva sahibi yapmaktadır. Bu dini bir görev olmasa da Müslüman anne ve babalar kendilerine bir görev ve sorumluluk telakki ederek rüştten sonra da evlatlarına yardımcı olmaktadırlar.
Gusül alması gereken kişinin dua etmesinde bir sakınca var mı?
Gusül alması gereken kişiye namaz kılmak, Kur’an-ı Kerim okumak, tutmak, Kabeyi tavaf etmek... gibi ibadetleri yapmak haramdır. Ama bazı kısa sureleri (Fatiha, Nas, Felak…) korunmak için okuyabilir. Bunun yanında istediği şekilde ve dilde kendisi için veya başkası için de dua edebilir. Cünüp kişi dua edeceği gibi yemek yemesi, yürümesi de caizdir. Fakat yıkanarak bunları yerine getirmek daha doğrudur.
Heykel satmanın dini bir sakıncası var mı?
Dinen haram olan bir şeyin yapılması haram olduğu gibi aynı şekilde onu almak veya satmak da haramdır. Heykelin satımı da yasak olan diğer eşyalar ve bazı gıdalar gibi haramdır. Onun için kişinin heykel üretmesi ya da alım satımı yapması haramdır. Haram olduğu için de kişinin evinin nafakasını bundan temin etmesi caiz değildir.
Resmi boşama dini boşama olarak kabul edilir mi?
Erkeğin veya her iki tarafın beraberce açtığı dava sonucu, mahkemece boşanmış olan eşler, dinen de boşanmış olurlar. Bu boşama da bir bain boşama olmaktadır. Bu bir boşama ile üç olan haklarından birini kullanmış olurlar. Tarafların istemeleri halinde tekrar evlenmelerinde dinen bir sakınca yoktur. Ama bu sefer üç talak hakları olarak değil iki talak hakları kalarak evlenebilirler.
Günün Ayeti
“Huzur bulmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet bağları oluşturması da Allah’ın varlığının delillerindendir.
Rûm, 21/30.
Günün Hadisi
Doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür.
Buhârî, “Edeb”, 69.
Günün Sözü
Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak da kalamaz.
(Oliver Cromwell)
Günün Duası
Ya rabbi beni bugün ve her gün kul hakkından uzak eyle.
Bunları biliyor muyz?
Tağut Nedir?
Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelen ve ibadetten alıkoyan şeytanî varlık ve güçler demektir.
Günün Nüktesi
Allah’tan Kork ve Sabret…
Enes bin Mâlik’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, çocuğunun mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti.
Ona:
“-Allah’tan kork ve sabret!” buyurdu.
Kadın:
“-Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir” dedi.
Kadın, Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Hz. Peygamber’in kapısına koştu.
Özür beyan etmek üzere Hz. Peygamber’e:
“-Sizi tanıyamadım.” dedi.
Hz. Peygamber de:
“-Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır.” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz 32)