Sayfa Yükleniyor...
Büyük konuşma deyimi günlük konuşmalarda sıkça kullanılan deyimlerden birisidir. Ancak bu deyim günlük konuşmalarda bazen büyük söz söyleme şeklinde de kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumunun sözlüğüne göre bu deyimin anlamı; Başkasının düştüğü kötü duruma düşmeyeceğini söyleyerek övünmek anlamına gelmektedir. Bu deyim aynı zamanda Emin olmadan önemli şeyler söyleyerek utanılacak ve pişmanlık duyulacak duruma düşme anlamına da gelmektedir.
Kimi zaman bir öfke, kimi zaman bir kızgınlık, kimi zaman aşırı güven, kimi zaman da bir başka duyguya kapılarak insan bazen büyük konuşma yapabiliyor. Ancak itiraf etmek gerekir ki, yapılan büyük konuşma konuşmayı yapana zarar vermekte ve sonradan pişmanlık duymasına neden olabilmektedir. Bundan dolayı konuşurken temkinli olmak, iyi ölçüp biçmek ve düşüncelerimizi doğru sözcüklerle dile getirmeye çalışmak son derece önemlidir.
Öfke, kin, kibir, gurur, haset gibi duygular insanı büyük konuşmaya sevk eden ve her insanda bulunabilme potansiyeli olan tehlikeli duygulardır. Bu duyguları frenleyebilenler her zaman fayda sağlar ancak bu duyguları frenleyemeyen ve bu yanlış duyguların esiri olanlar maalesef bedelini çok ağır ödemek zorunda kalabilmektedirler. İşte bundan dolayı atalarımız büyük lokma ye ama büyük söz söyleme sözü söylemişlerdir.
Konuşma insanların birbirleri ile yaptıkları iletişim için gerekli ve önemlidir. Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerimin değişik ayetlerinde konuşma üzerinde durulduğunu görüyoruz. Nitekim Kuran-ı Kerimin bir ayetinde Kullarıma de ki: En güzel olan sözü söylesinler (17-53), bir başka ayette yumuşak söz söyleyin (20-44) ifadesine yer verilirken 23. surenin 3. ayetinde de kibirsiz konuşma üzerinde durulmaktadır. Bu kapsamda Peygamber Efendimiz de bir hadisi şerifinde Kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz, bir başka hadisi şerifinde de Bir kimse bir şeyi (asla, kesinlikle, katiyen) yapmam dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır buyurmaktadır.
Büyük konuşma deyimi günlük hayatta anlatılan fıkralara, bilmecelere, hikâyelere, romanlara, şiirlere, şarkılara, türkülere, filmlere, dizilere ve daha pek çok alana konu olduğunu görüyoruz. Şimdi konu ile ilgili bir Nasrettin Hoca fıkrasını sizinle paylaşmaya çalışalım: Bir gün Nasrettin Hoca, akşam yemeğinden sonra eşine; Hanım yarın yağmur yağarsa çatının altında çalışacağım, yağmur yağmazsa çatının üstünde çalışacağım demiş. Ancak araya hanımı girerek büyük konuşma hoca diye uyarmış. Ancak hoca gene aynı şeyi tekrar etmiş Yarın yağmur yağarsa çatının altında çalışacağım, yağmur yağmazsa çatının üstünde çalışacağım demiş. Bunun üzerine hanımı gene hocayı uyarmış ve Hoca büyük konuşma ya nasip de demiş. Tabi hoca sinirlenmiş ve eşine kızmış Be hanım demiş yarın ya yağmur yağacak veya yağmayacak, bunun başka bir ihtimali var mı? Niye bana muhalefet ediyorsun? demiş. Hanımı gene aynı şeyi tekrar etmiş Büyük konuşma hoca, büyük konuşma, ya nasip de demiş. Ancak hoca hanımının bu sözüne çok öfkelenmiş ve söylenerek yatağına girip uyumuş. Bir süre sonra hocanın hanımı da uyumaya başlamış. Ancak sabaha doğru kapı çalınmış. Kapıyı açan hocanın hanımı karşısında Timurun askerlerini görmüş. Askerler hocanın hanımına Çabuk hoca buraya gelsin demişler. Bunun üzerine hanımı hocaya seslenmiş ve hoca yatağından kalkarak kapıya gelmiş. Hocayı gören askerler Hoca sen bizim padişaha hakaret etmişsin, bizimle geleceksin demişler. Askerler hocayı alıp kadıya götürmüşler. Kadı, Timura hakaret ettiği gerekçesi ile hocayı zindana attırmış. Hocanın cezası bitince zindandan çıkarak evine gitmiş. Hocayı kapıda karşılayan eşi, Hoca büyük konuşma diye seni uyarmıştım şimdi anladın mı? Bak ne çatının altında çalışabildin, ne de çatının üstünde çalışabildin demiş. Hoca hatasını anlamış, hanımından özür dilemiş ve bundan sonra büyük konuşmayacağını söylemiş.
Konuşma insanların birbirleri ile iletişim kurmaları için önemlidir. Adabına uygun konuşmak, temkinli olmak, tevazuyu elden bırakmamak ve güzel söz söylemek konuşmada dikkat edilmesi gereken hususlardır. Fakat kin, kibir, nefret ve haset içeren incitici ve rahatsız edici konuşma dinleyenleri küstürmekle kalmaz aynı zamanda konuşmayı yapan için büyük bir pişmanlık ve vicdan azabı yaşamasına neden olabilir.
İnsan zayıf ve geleceği görme kudretinden yoksun yaratılmıştır. Bundan dolayı günlük konuşmalarda kesin konuşmak doğru değildir. Çünkü hiç kimsenin bir dakika sonra yaşayıp yaşamayacağı ve/veya ne durumda olacağını bilecek bilgi ve kudrete sahip değildir. Bundan dolayı sonradan üzülmemek, hayal kırıklığı ve pişmanlık duymamak için konuşma yaparken ve birine söz verirken sürekli ihtiyatlı davranılması ve açık kapı bırakılmasında fayda vardır. Bundan dolayı büyük konuşmanın büyük pişmanlıklara yol açtığını hatırlayarak günlük hayatımızda yumuşak, güzel, gönül okşayıcı ve yapıcı konuşarak hedefimize daha kolay ulaşabileceğimizi ve daha mutlu bir hayat yaşayabileceğimizi aklımızdan çıkarmamamız gerekir.