Sayfa Yükleniyor...
Bugün, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılının ilk ders zili çalmaya başlayacak. Milli Eğitim Bakanlığının mevcut planlamasına göre bu eğitim yılının birinci dönemi 23 Ocak 2017 tarihinde, ikinci dönemi de 09 Haziran 2017 tarihinde sona erecektir.
Okulların açılması ile beraber eğitimle ilgili olan pek çok sektörde ciddi anlamda bir hareketlenme olması beklenmektedir. Ülkemizde aile başına ortalama iki öğrenci düştüğünü varsayarsak bu öğrencilerin okula hazırlanması, okul araç gereçlerinin temin edilmesi, okul kıyafetlerinin alınması, öğrencilerin okul servisine yazdırılmaları konusunda aileleri tatlı bir telaş beklemektedir. Eğer okula başlayacak öğrenci anasınıfı veya birinci sınıfa gidecekse bu telaş biraz daha fazla olacaktır. Fakat ifade etmek gerekir ki, her yıl okulların açılması ile sadece veliler (anne ve baba - aile) değil aynı zamanda öğrenciler, öğretmenler ve okul yöneticileri de aynı heyecanı ve telaşı yaşamaktadırlar.
Eğitim; bir ülkenin kalkınması, milletin refahı, devletin bekası ve ülkenin küreselleşen dünya arenasında kendisine iyi bir yer bulmasında son derece önemlidir. Ayrıca eğitim uzun vadeli olan bir yatırımdır. Bu nedenle bir Çin atasözü der ki; Bir yıllık varlık istersen buğday, on yıllık varlık istersen ağaç, yüz yıllık varlık istersen insan yetiştir. Bir ülkede sürdürülen eğitim faaliyetinin semeresi yıllar sonra alınmaktadır. Ancak verilen eğitim kaliteli ve ihtiyacı karşılayan bir niteliğe sahipse o zaman hedefe ulaşılmış demektir. Çünkü her ülke öğrencilerini eğiterek aslında geleceğini inşa etmektedir. Dolayısıyla bu anlamda eğitim bir ülkenin geleceğini inşa etmesi anlamına gelir. Eğitimin kalitesi ne kadar iyi ise o ülkenin geleceği de o kadar parlak olur. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu durumu açıkça görmekteyiz. Bu bağlamda her ülke kendi gelişmişlik düzeyini daha iyi bir noktaya taşımak için eğitime ciddi anlamda yatırımlar yapmaktadır.
Eğitimin dört ana sacayağı vardır. Bunlar öğretmen, öğrenci, veli ve okuldan oluşmaktadır. Eğitimde istenen sonucun elde edilmesi ve belirlenen hedefe ulaşılması için bu dörtlü sacayağının birlikte ve koordineli bir şekilde çalışması gerekir. Her birisinin farklı görevi olan bu sacayaklarının görevlerini iyi bir şekilde yerine getirmeleri ile eğitimde istenen hedefe ulaşmak mümkündür. Peki şimdi akla şöyle bir soru gelebilir. Acaba eğitimdeki bu sacayaklarından hangisi daha önemlidir?. Bu konuda değişik görüşler vardır. Kimine göre öğretmen, kimine göre veli, kimine göre öğrenci ve kimine göre okul daha önemlidir. Ancak ifade etmek gerekir ki, eğitim sürecinde bu dörtlü sacayağının dördü de önemlidir ve de gereklidir. Dolayısıyla bu sacayaklarının birine önemli diğerine az önemli veya önemsiz diyemeyiz. Ayrıca birisinin yerine diğerini ikame edemeyiz.
İşte bu noktada çoğu zaman yapılan bazı yanlış değerlendirmelere değinmek gerekir. Bu yanlış değerlendirmelerin birincisi velilerle yani aile ile ilgilidir. Bazı aileler çocuklarını okula göndermekle çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirdiklerini ve görevlerinin bununla sınırlı olduğunu düşünüyorlar. Oysa bu düşünce son derece yanlıştır. Aileler çocuklarını okula göndermenin yanında öğrencinin eğitimi ile ilgili olarak çocuğun öğretmeni ve okul idaresi ile yeterli düzeyde iletişim içerisinde olmaları gerekir. Ailenin bu anlamda yapacağı etkili ve verimli iletişim öğrenciye doğrudan yansıyacak ve öğrenci daha başarılı olacaktır. Bu nedenle öğrencinin başarısında ailenin yeri çok önemlidir.
Bunun yanında eğitim sürecinde ailenin öğretmene göstereceği saygı, sevgi ve hoşgörü olayı çok önemlidir. Çünkü öğretmen de bir insandır ve elinde olmadan bazen öğretmen de hata yapabilir. Bu konuda ailenin olumlu düşünmesi ve öğretmen ile iletişime girmesi sorunu kolayca çözecektir. Etkili ve yapıcı iletişim ile bütün sorunların çözülebileceğini unutmamak gerekir.
Ailenin yaşadığı eğitim ile ilgili sorunların çözümünde okul rehberlik servisinden yardım alabileceğini ve bu yardımın ücretsiz olarak bütün okullarda verildiğini vurgulamak gerekir. Ayrıca yapılan bilimsel araştırmalarda; ilgili ve özverili aile çocuklarının eğitim sürecinde daha başarılı oldukları ve bu çocuklarda özgüven duygusunun daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aileler kendi çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamamaları ve çocuklarını tabiri caizse yarış atı haline getirmemeleri gerekir. Hele hele öğretmene baskı yapmak ve öğretmenin eğitim öğretim işine karışmak son derece yanlıştır. Eğer bir paylaşım yapılması gerekiyorsa doğru zamanda, doğru yerde ve doğru şekilde ailenin öğretmene durumu anlatması gerekir. Aileler; kendi çocuklarının başarısını istedikleri kadar öğretmenin de çocuğun başarısını en az ailesi kadar istediğini ve bu konuda çaba harcadığını bilmeleri gerekir.
Ailelerin dikkat etmeleri gereken bir başka konu da okul servis araçları ile ilgilidir. Servis araçları ile ilgili sorun yaşamamak için ailelerin bu konuda iyi bir araştırma yapmaları ve çocuklarını doğru bir servise yazdırmalarının ilerde yaşanabilecek sorunların önceden önüne geçilmesi bakımından önemli olduğunu vurgulamak gerekir.
Çocukların beslenme konusu ailelerin dikkat etmeleri gereken bir başka konuyu teşkil etmektedir. Aileler okula giden çocuklarına beslenme konusunda yardımcı olmaları ve bu konuda da öğretmen ile iletişim halinde olmaları son derece önemlidir. Son zamanlarda obezite ve buna bağlı rahatsızlıklardaki artışlar bu konun ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Eğitimin bir başka sacayağı da öğretmenlerdir. Öğretmenler büyük bir sabır ve fedakarlıkla çalışmaktadırlar. Bu anlamda daha iyi öğrenci yetiştirmek için hem okul yönetiminin hem de velilerin öğretmenlere yardımcı olmaları ve eğitim sürecinde üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri son derece önemlidir. Burada en önemli husus öğretmenlerin veli baskısı altın kalmadan öğrencileri sınava hazırlama şeklinde değil de hayata hazırlama şeklinde bir yol izlenmeleridir. Ayrıca öğretmenlerimizin ezberci bir eğitim yerine düşünen, soran, sorgulayan, araştıran, kendisini yenileyen ve özgüveni yüksek olan öğrenci yetiştirme noktasında çaba göstermeleri gerekmektedir. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolaydır. Herkesin evinde internet, bilgisayar ve akıllı telefon vardır. Bu nedenle öğretmenlerimiz öğrencilere bilgi yükleme çabasına girmek yerine öğrencilere düşünmeyi ve bilgiye ulaşma yolunu öğretmenleri daha önemlidir. Öğretmenlerin dikkat etmeleri gereken bir başka husus; öğrencileri iyi bir insan olarak yetiştirmeleridir. Bu anlamda Almanyada bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şöyle bir mektup gönderirmiş; Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur. Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır. Sonuç itibariyle öğretmenlerden beklenen, bilgi dolu öğrenci yetiştirmekten ziyade öğrenciye gerçek hayatı ve iyi insan olmayı öğretmektir. Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi Cumhuriyet; öğretmenlerden fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirmesini istemektedir. Dolayısıyla öğretmenlerimizin işi kolay değildir. Bu bakımdan öğretmenlerin her alanda desteklenmesi, onlara gereken değerin verilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda yapılacak çalışmaların büyük bir önem taşıdığını belirtmek gerekir.
Bu duygu ve düşüncelerle bu gün başlayan 2016-2017 eğitim ve öğretim yılının; öğrencilerimiz, velilerimiz, öğretmenlerimiz ve ülkemiz için başarılı, hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyor, bütün öğretmen ve öğrencilerimize başarılar diliyorum.