Sayfa Yükleniyor...
Defalarca izlemekten sıkılmadığım ve unutamadığım nadir filmlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Romanını okumadım ama filmi baştan sona heyecanla izledim. Seneler önce izlemiş olsamda film hala ilk günkü gibi aklımda. Tekrar tekrar izleyebilirim. Filmin izleyenleri sarmasının sebebi ise oyuncuların filmde harika oyun sergilemesi. Caviezel , Luis Guzmán ve Richard Harris oyunculukları harika. Filmin sürükleyici bir hikayesi olması sebebiyle izleyenleri sıkmıyor. Filmde mantığa sığmayan noktalarda var ama filmin genel konusu ve kalitesi düşünüldüğünde göz ardı edilebilir rahatsız etmeyecek düzeyde. Kesinlikle izlemeye değer bir film...
Klasikleşen zengin kız fakir oğlan klişesinden etkilenmiş olsa da filmi seyrederken sıkmayan ve nasıl devam edecek dedirten akıcı bir film olmuş. Zaman zaman beklenilen olayların tam tersi ile karşılaşılması filmi ilginç kılıyor. Film de Zeynep Farah Abdullah ile Engin Akyürek uyumunu çok beğendim. Bence filme çok yakışmışlar. Nil Karaibrahimgil’in filme özel yaptığı ‘Kanatlarım Var Ruhumda’ şarkısı filmle çok uyumlu olmuş.
Sıra dışı bir yaşama sahip olan Willy Wonka’nın çikolata fabrikası vardır. Bu çikolata fabrikasını kendisinden sonra bırakabileceği bir mirasçı aramaktadır. Bunun için yarışma düzenler. Wonka 5 adet çikolata ambalajının içine fabrikaya girme hakkına sahip olacak altın bilet saklar. Çikolata alamayacak kadar fakir olan Charlie fabrikaya girmek tüm imkanlarını kullanacaktır.
Hem senaryosunu yazıp hem yönetmenliğini yapan hem de Behçet Necatigil rolünü üstlenen Yılmaz Erdoğan dahil olmak üzere tüm oyunculuklar harika.
Dizi Duffer Kardeşler tarafından kaleme alınmış.
70'li yıllar da geçen film de, iki kardeş olan Hatice ve Hanife’nin hikayesini anlatan film de gidenlerin ve kalanların hikayesi anlatılıyor. Hatice hayallerinin ve aşkının peşinden giderken, ablası Hanife ise tam tersi tutucu ve içine kapanık birisidir. Müzisyen Tarık'ın Hatice'yi keşfetmesi ile başlayan aşkları ve star olma hayalleri ikisini İstanbul’a sürükler. Hanife ise geçmişin hesabını sormak için Hatice'nin kaçtığı evine dönmesini bekler.
Hem senaristliğini hem de yönetmenliğini Çağan Irmak’ın üstlendiği filmde Zeynep Farah Abdullah, Kerem Bursin, Mehmet Günsür gibi isimler yer alıyor.
Dizi, 50 yaşına giren ve orta yaş krizinde olan bir kimya öğretmeni Walter White’ın bir sabah kanser hastası olduğunu öğrenmesi ile başlar. Walter, hayatta sayılı günü kaldığını ve eşi Skyler White’tin hamile olduğunu öğrenmesi üzerine ailesine para bırakabilmek için eski öğrencisi Jesse Pinkman ile uyuşturucuyu üretmeye karar verir. Walter, nasıl karanlık bir dünyanın içine girdiklerini çok yakın sürede anlar.
Brad Pitt ve Cate Blanchett’in başrollerini paylaştığı 2008 yapımı Oscar ödüllü film seyirciye adeta bir kez daha hayatını ve sahip olduklarını sorgulatıyor. Hayatı tersten yaşayan bir adamın öyküsünü anlatan film de 80 yaşında yaşlı bir adam olarak dünyaya gelen Benjamin’in giderek genç ve yakışıklı bir adama dönüşmesiyle hayatının aşkını bulmasının sürükleyici hikayesini izleyeceksiniz. Benjamin Button gençleştikçe büyük aşkı Vaisy giderek yaşlanmaktadır. Filmde sıklıkla yer alan geçmişe dönüş sahneleri adeta o anları yaşıyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
Sevdiklerinizle olan ilişkilerinizi bir kez daha sorgulamanıza neden olacak olan bu film, aynı zamanda gençliğin ve hatıraların kıymetinin ne kadar büyük olduğunu da bizlere kanıtlıyor. Peki siz hayatı tersten yaşamaya başlasaydınız ne yapardınız?
Türkçesiyle “Cinayetten nasıl kurtulurum?”
Orijinal adıyla “Black List”, Türkçe adıyla “Kara Liste” çok zekice yazılmış sürükleyen senaryosuyla bir çırpıda bitirilen diziler arasında yerini koruyor.
Birincisi 1987 yılında yayınlanan ve dünya çapında büyük bir ilgiyle izlenen filmin ikincisinin yıllardır gelmesi bekleniyor ancak bu konuda hiçbir bilgi verilmiyordu ve nihayet tarih açıklandı: 6 Eylül 2024.Tim Burton’ın izleyip de beğenmediğim hiçbir filmi yok. İzleyemediğim de çok az eseri var.Her birinde daha derin daha fantastik bir hikayenin içinde kayboluyorsunuz. En çok sevdiğim filmin hangisi olduğuna karar vermem zaman alıyor.
Çok güzel komedi filmlerimiz ve dizilerimiz var ama ben böylesini henüz görmedim…
Evet, Avrupa Yakası’ndan bahsediyorum. Benim açımdan Türk sitcomunun başyapıtı.
2004-2009 yılları arasında TV’de yayınlanan Avrupa Yakası’nı hala zaman zaman açıp izliyor ve o günlerdeki gibi tekrar tekrar gülüyorum.
Avrupa Yakası, İstanbul Nişantaşı’nda yaşayan Sütçüoğlu Ailesi ve “Avrupa Yakası” Dergisi çalışanları ile onların çevrelerinde gerçekleşen komik olayları anlatıyor. Aslı’sından Yaprak’ına her karakterini severim ancak dizide bir Burhan karakteri var ki. Anlatılmaz, yaşanır…
Avrupa Yakası, kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi, bugüne kadar hala izlemediyseniz önereceklerim arasında ilk sıralarda yer alıyor.
90’lı yılların unutulmaz komedisi: Friends…
Türkçe adıyla “Arkadaşlar.”
Bugün artık bir klasik olarak bahsetmek yanlış olmaz. Çünkü çekildiği yıllardan bu yana hala çok izlenen, hala çok gülünen ve popülerliğini asla yitirmeyen bir Amerikan sitcom dizisi.
Dizi, 20’li yaşlardaki 6 arkadaşın New York’ta yaşadıkları hayatı anlatıyor. Eğlenceli bir arkadaş grubun oluşturan bu 6’lı çoğu zaman güldürüyor.
10 sezondan ve toplamda 236 bölümden oluşan dizinin her bir bölümü 20-22 dakika sürüyor.
Bu dizinin büyük fanları olduğuna ve tekrar tekrar izlediklerine de şahit oldum.
Ben de izledim ve sevdim. Fanıyım diyemem ama oldukça keyifli bir dizi.
Günün stresinden kurtulmak, kafayı boşaltıp biraz gülmek için izlemenizi tavsiye edebileceğim eğlenceli bir yapım.
Modern Family; Türkçe adıyla Modern Aile, bu zamana kadar izlediğim en eğlenceli dizilerdendi. Amerikalı bir ailenin modern yaşam stilinde, toplum geneli için “sıra dışı” sayılan aile ilişkilerinin esprili bir dille anlatıldığı ve çok güldüren bir komedi dizisi.
İzmir’de 31 Temmuz sabahından itibaren grev kararı alan metro ve tramvay çalışanları sebebiyle 2 gündür trafik sorunu yaşanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi devreye otobüsleri soksa da bu çaba yetersiz kaldı. Özel araçlarıyla trafiğe çıkmayı ve taksiyi kullanmayı tercih eden İzmirliler trafiği kitlerken, ulaşımda büyük kriz yaşandı. Saatlerce taksi bekleyen vatandaş işine gücüne geç kaldı. Sokaklar, ulaşım aracı bekleyen insanlara doldu. Araçlar 10 dakikalık yolu 1 saatte gitti. Kısacası İzmir’de grev amacına ulaştı.
Yazın sıcağında bize serinlik sağlayan ağaçlar, ağaçlarımız…
Heyelandan koruyan ağaçlar,
Depremden koruyan ağaçlar,
Ruhumuza huzur veren ağaçlar, ağaçlarımız.
Ağaç-deprem ilişkisi:
Ağaçlar, depremden nasıl korur?
Ağaçların kökleri, toprağın metrelerce altına uzanır ve toprağı bir arada tutar. Yerleşim yerlerine yakın dikilen ağaçlar, toprağı tutarak depremin oluşturacağı hasarı azaltır.
Çünkü maalesef maddi bir takım endişelerle gıdalarda yapılan hileleri, yapılan denetimlerle öğreniyoruz.
Kalabalık ve eğlence dolu sahillerdense, sakin bir gün batımını tercih edenlerdenseniz Çandarlı tam size göre.
Eşsiz doğası, temiz suları ve ekonomik olmasıyla da göze çarpan Çandarlı’ya giderseniz Akvaryum Plajı’na gitmeyi ihmal etmeyin.
Yine Çandarlı’daki Bademli Bölgesi henüz keşfedilmemiş irili ufaklı birçok koya da ev sahipliği yapıyor.
Mavi ve yeşilin birbirine karıştığı huzur dolu Dikili’de yer alan Ilıca Koyu’ndan da şifalı termal su çıkıyor.
Duayen gazeteci Ali Ekber Yıldırım başta olmak üzere İzmir’den branşlaşmaya katkı sağlayan ve tarım ile ilgili köşe yazıları yazan gazeteciler, gazeteci adayı olan gençlere deneyimlerini anlattı. Cumartesi sabahından Pazar akşamına kadar süren etkinlik dolu dolu geçti ve Pazar akşamında Belevi Şen Şeftali’de üretici ile yapılan saha çalışması ile sona erdi.
Farklı üniversitelerden mezun olmuş pırıl pırıl gençler, yaşıtlarının tatile geldiği Selçuk’a eğitim için geldi. Eğitim boyunca her biri tüm panelleri pür dikkat dinleyerek, çalışmaları dört gözle izledi.
Hiçbir yere emeksiz varılmıyor. Attığınız adımlar ne kadar küçük gözükse de sizi hedefinize daha çok yaklaştırıyor ve bu yolda kendinize katacağınız her bir artının siz bugün fark etmeseniz de günü gelince size döneceğinden şüphe yok. Bu yolda eğitime harcadığınız emek de çok önemli. Eğitimsiz hiçbir yere varılmıyor. Bu sebeple bu tatillerini yarım bırakıp eğitime katılan genç arkadaşları gönülden kutluyor ve hayatlarında diledikleri yere varmalarını diliyorum.
Bu haberler dönemsel olarak farklılık gösterir. Bir sene bir uzman bir şey der, öbür yıl diğeri zıttını. Bir beslenme şekli övülür aylarca sonra da bir bakmışsınız aslında bu yöntem çok zararlı.
Özellikle Ege Bölgesi’nde kavurucu sıcaklar olması beklenirken, uzmanlara göre;
11-16 arası, güneşin tam tepede olduğu zamanlar dışarı çıkmak için uygun değil.
Yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanlar ekstra dikkat etmeli.
Dışarı çıkmak zorunda kalanlar ise mutlaka şapka, güneş kremi ve su desteği almalı.
Bazılarını ise siz başka bir şey sanıyorken, İzmirliler için başka bir anlamı vardır o kelimenin.
İzmir’e özgü milföy hamurundan yapılan hamur işi boyozu tatmayan bilmez. Peki gevrek nedir?
Gevrek, tüm dünyada simit olarak bilinen susamlı unlu mamülün adıyken, bomba bir tatlı çeşididir.
Kumru denince sanılanın aksine bir kuş gelmez kimsenin aklına İzmir’de. Şekli, kumru cinsi kuşa benzediği için bu adı alan yine bir hamur işi gelir akıllara.
Herkesin çekirdek diye bildiğine çiğdem der İzmirliler.
İzmirlilerin kullandığı kendine has daha birçok kelime var. Sadece yiyecekler için değil günlük terimlerde de başka illerden olanların anlamayacağı kelimeler mevcut. Araştırırsanız şaşıracaksınız.
Acilin bir kapısından hayati tehlikesi olan kaza geçirmiş yaralı girerken, diğer kapısından kulağı ağrıyan biri giriyorsa burada bir sorun var demektir.
Doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın da en çok şikayet ettiği konular arasında acildeki ‘acil olmayan vakalar’ ve ‘gereksiz ambulans aramaları’ geliyor.
Konu ile ilgili konuştuğum bir 112 çalışanı “karın ağrısına ambulans çağıran var” demişti ve şöyle devam etmişti: “Peki biz o karın ağrısına bakarken ya hayatı saniyelere bağlı bir acil duruma geç kalsak?”
Yanlış acil alarmları hem çalışanlar için bir yük oluşturmakta hem de gerçekten acil olan vakaların aksamasına sebep olabilmektedir.
Toplumumuzun ve bireylerin bu konuda daha çok bilinçlenmesi, daha dikkatli olması, daha çok empati yapması gerekir.
Hastanelerin kabalık, trafiğin yoğun olduğu ülkemizde bireysel olarak üzerimiz düşen görevlerden biri de bu bilinçle davranmak ve bu bilinci çevremize yaymaktır.
Acil servislere ve ambulanslara ihtiyaç duymayacağınız sağlıklı günler dilerim.
Sağlığımız açısından güneşten korunmamız ve su içememiz çok önemli.