Sayfa Yükleniyor...
Belirli bir sürede belirli kişilerle yarışmasak da, Türkiye’de yaşayanlar olarak biz de bir hayatta kalma mücadelesi veriyoruz son dönemlerde. Üstelik sonunda büyük ödül de yok. Elenen kişiler de adil seçilmiyor maalesef.
Gündemimiz malum. Enerji krizleri, petrol krizleri, kıymetli maden kaynak ve fiyatlama sorunları, dövizlerdeki ani fiyat dalgalanmaları, borsalardaki istikrarsızlık ve bunlara bağlı olarak her gün uygulanan ZAMLAR. Faturalar kabusumuz oldu, artan gıda ve temel ihtiyaç fiyatları tüm ülkede karamsarlık ve mutsuzluğa neden oluyor. Hepimiz daha kaygılıyız, agresyonumuz çok yüksek. Çatacak yer arıyoruz adeta. Yaşananların bir şaka, gelen faturaların bir rüya olmasını istiyoruz. Sanki her şey bir anda eski haline dönecekmiş gibi geliyor hepimize ve o günü bekliyoruz gizli bir umutla. Sürekli bu böyle gitmez, bu işin sonu nereye varacak diyoruz ama alışıyoruz da galiba bir yandan. Çünkü çeyrek altın 500TL oldu diye kıyametler koparmıştık, şimdi 500TL ye çeyrek bulsak stok yapacağız. Ki alışmak bence tam olarak bu. Veya kabullenilmiş çaresizlik de diyebiliriz buna. Çaresizce kabulleniyoruz çünkü elimizden bir şey gelmiyor. Farkındayız, bir şarkıdaki gibi görüyoruz, duyuyoruz, anlıyoruz ama konuşamıyoruz. Bir şeyler yapmak istiyoruz, sesimizi duyurmak, itiraz etmek ve hatta isyan etmek istiyoruz ama bunu nasıl yapacağımızı da bilmiyoruz. Kime gideceğiz, kimi kime şikayet edeceğiz bilmiyoruz. Sudan çıkmış balık gibi izliyoruz olanları, birinin bizi acilen tekrar suya atmasını bekliyoruz. Peki bizi suya kim atacak? Ya da atacak mı?
Olaya siyaset katıp, olanların normal olduğunu ve hayatından memnun olduğunu ifade edenler de var tabi. Akıllı telefonun var zenginsin, asgari ücret 4250 oldu hala doymuyorsanız bu devlet size daha ne yapsın diyorlar ve hatta az kuaföre git diyenler var. Şimdi bu kişilere olayın siyasi olmadığını, doymakla beslenmenin aynı şey olmadığını, senenin 2022 olduğunu ve akıllı telefonun zenginlikle değil teknolojik gelişmelerle ilgili olduğunu nasıl anlatacağız? Asıl gündemimiz olması gereken salgın hastalık neredeyse gündemimizin dışında kaldı, geçim derdine düştük, bu önemli detayı fark etmelerini nasıl sağlayacağız? E hani her şeyin başı sağlıktı, sağlıktan önemli bir şey yoktu? Aslında her şeyin başı ekonomi mi acaba?
Hiç aklımıza gelmezdi değil mi 2020-2021’i özleyeceğimiz? Sanki o dönemki parkurlar daha kolaydı. En azından EVDE KAL TÜRKİYE deniyordu bizde evde kalıp ekmek falan yapıyorduk. Un alabiliyorduk, yağ alabiliyorduk, fırını rahatça kullanabiliyorduk. Hasta olmaktan korkuyorduk ama daha pozitif ELEKTRİK alıyorduk doğadan ve insanlardan.
Hastalıktan kurtulup o günlere dönmek hayaliyle, iyi bir hafta sonu geçirmenizi diliyorum..