Kriz Ekonomisi: Fırtınanın İçinde Ayakta Kalmanın Yolları


  • Oluşturulma Tarihi : 19.12.2025 08:55
  • Güncelleme Tarihi : 19.12.2025 08:55

Dünya ekonomisi uzun süredir “kriz” kelimesiyle birlikte anılıyor. Enflasyonun kalıcı hâle gelişi, merkez bankalarının sert faiz hamleleri, enerji fiyatlarındaki oynaklık ve jeopolitik gerilimler… Tüm bu faktörler, küresel sistemi kırılgan bir noktaya taşıdı. Ekonomik göstergeler bazen iyileşiyor gibi görünse de piyasalardaki güvensizlik hâli kimsenin gözünden kaçmıyor. Kriz ekonomisinin en belirgin özelliği öngörülemezliktir. Dün geçerli olan stratejiler, bugün hiçbir işe yaramayabilir. Bu nedenle hem ülkeler hem şirketler hem de bireyler, değişime anında uyum sağlayabilen bir refleks geliştirmek zorunda. Bugün küresel sermaye, belirsizlik karşısında güvenli limanları ararken; gelişmekte olan ülkeler bu tabloyu bir tehdit kadar fırsat olarak da görüyor.

Türkiye de bu sürecin tam merkezinde. Enflasyon baskısı, kur dalgalanmaları ve enerji maliyetleri ekonominin nabzını belirliyor. Ancak kriz ekonomisi yalnızca zorlu bir dönem değil, aynı zamanda yeniden yapılandırma fırsatı sunan bir süreçtir. Üretim modellerinin değişmesi, dijitalleşmenin hızlanması ve yeni enerji kaynaklarına yönelim; Türkiye’nin rekabet gücünü artırabileceği alanlar olarak öne çıkıyor.

Kriz dönemleri aynı zamanda ekonomilerin gerçek dayanıklılığını test eder. Finansal disiplin, ihracat çeşitliliği ve teknolojik dönüşüm gibi unsurlar, ülkeleri hem mevcut çalkantılardan korur hem de geleceğin rekabet koşullarına hazırlar. Türkiye’nin bu alanda attığı adımlar, ekonominin kırılganlığını azaltma çabasının bir parçası. Savunma sanayii, turizm, tarım teknolojileri ve fintech uygulamaları gibi sektörlerde yaşanan gelişmeler, karanlığın içinden çıkan ışık niteliğinde

Ancak şu da bir gerçek: Kriz ekonomisinden çıkış, sabır ve doğru zamanlama gerektirir. Piyasalara güven veren politikalar, mali disiplin ve uzun vadeli yatırım stratejileri bu süreçte hayati önem taşır. Ekonominin istikrarı, yalnızca rakamlardan değil, beklentilerin yönetilmesinden geçer. Son söz şu:

Kriz, ekonomilerin yeniden doğduğu dönemdir. Fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun, hazırlıklı olanlar yoluna devam eder. Türkiye, doğru adımlar ve kararlı politikalarla bu zorlu dönemi fırsata çevirebilecek potansiyele sahip. Yeter ki değişimin yönü doğru okunabilsin.

Önemli bilgilendirme: Bu köşede yer alan değerlendirmeler, dünya ekonomisindeki güncel gelişmeler ve çeşitli olasılıklar çerçevesinde kaleme alınmıştır. Sunulan veriler ve analizler, kesin yatırım tavsiyesi niteliği taşımamaktadır. Her yatırım kararı öncesinde kendi araştırmanızı yapmanız ve profesyonel bir finans danışmanına danışmanız tavsiye edilir.

Kriz Ekonomisi: Fırtınanın İçinde Ayakta Kalmanın Yolları
Göksel Günaltay
Yazarımız Kim ?

Göksel Günaltay