1
Halil El
İlkses Gazetesi Yazarımız

MİGİMAR AVM Yönetim Kurulu Başkanı Halil El

Yazarın Köşe Yazıları

Gençlik ve gelecek: Kaybetmeden son çağrı!

Sokaklarda, okullarda, sosyal medyada herkes aynı soruyu soruyor:

“Bu gençlik nereye gidiyor?”

Kimileri umutsuz…

Kimileri öfkeli…

Kimileri ise kayıtsız…

Ama gerçek şu ki: Bugünün gençliği, yarının toplumunu inşa edecek.

Peki, nasıl bir gençlik?

Hangi değerleri yaşatmalı?

Hangi karakterle temayüz etmeli?

Cemil Meriç’in dediği gibi:

“Her nesil, bir öncekinin mahsulüdür.”

Bugünkü gençliği eleştirirken…

Onları yetiştiren toplum, eğitim sistemi ve aile yapısı aynaya bakmalı!

Çünkü gençlik tükenirse…

Medeniyet de tükenir!

 

SORUN: DUYARSIZ NESİL TEHLİKESİ!

Gözümüzün önünde büyüyen bir nesil var:

• Sorumsuz…

• Duyarsız…

• Tüketim odaklı…

Her şeyin kolayına kaçan…

Emek vermeden kazanmayı hayal eden…

Sorumluluk almayan…

 

Bir baba dert yanıyor:

“Oğlum, bir işin ucundan tut diyorum, yorulmak istemiyor. ‘Para kazanmayı düşünmüyorum, keyfim yerinde’ diyor.”

 

Bir öğretmen anlatıyor:

“Çocuklar artık bilgiye ulaşmak için çaba harcamıyor. Google’a soruyor, üç saniyede öğreniyor ama üç saniye sonra unutuyor.”

 

Bir esnaf iç çekiyor:

“Eskiden çıraklık vardı, çocuklar iş öğrenirdi. Şimdi kimse ‘çalışayım, ustalaşayım’ demiyor. Herkes kolay yoldan zengin olmanın peşinde.”

Peki, böyle bir nesil geleceği nasıl inşa edecek?

• Emek vermeden üretim olur mu?

• Bilgiye ulaşmak yetmez, insanlığın hayrına kullanmak gerek!

• Teknoloji var ama manevi değerler yoksa, o teknoloji insanlığa değil, felakete hizmet eder!

Mücadele ruhu kayboluyor!

Gençlerin


Fırat ve Dicle’nin özlemi GAP tamamlansın, Mardin ovasının bereket hasreti son bulsun!

1975 yılında başlayan ve Türkiye'nin güneydoğu bölgesinin kaderini değiştirecek olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), suyun ve toprağın, Dicle ile Fırat’ın kucaklaşmasının hikayesidir. Yaklaşık yarım asırdır süren bu projenin Mardin ovası sulama bölümünün tamamlanması, sadece bölge halkının değil, tüm ülkenin geleceği adına büyük bir umut taşımaktadır. Yaşamın temeli olan suyu, bereketli topraklarla buluşturarak binlerce yıllık tarım geleneğinin modern çağda da devam etmesini sağlayacak, ulusal kalkınma konusunda kritik bir dönemecin başlangıcı olacaktır.


Kartalkaya'da ateşe yazılan veda

Bir gece…


Keşfini Bekleyen Vaha: Dargeçit

Gelin Dargeçit’e bir bakalım... Mardin’in bu şirin ilçesi, Türkiye'nin en büyük ikinci barajı olan Ilısu Barajı'nın yanı başında. Tarih, kültür, doğa… Üçü de bir arada. Bir yer düşünün ki hem barajıyla hem de sahip olduğu termal kaynaklarıyla, tarihi eserleriyle, doğal harikalarıyla potansiyel dolu. Ancak potansiyel, sadece var olmakla yetinmez; hayata geçirilmeyi bekler.


Göçerlerin Doğayla Dansı Sona Mı Eriyor?

Sabahın erken saatleri… Bir dağ köyünün eteklerindeyim. Rüzgar sert, doğa sessiz… Sessizlikte yankılanan tek şey, hayvanların çan sesi ve uzaktan gelen bir çoban türküsü. Yanımda, yılların yorgunluğunu yüzüne çizmiş bir göçer duruyor. Gözleri uzaklara dalmış. “Artık buralarda eskisi gibi göçer kalmadı” diyor. “Herkes ya şehre gitti ya da hayvanlarını sattı. Biz, direniyoruz ama ne kadar sürecek bilmiyoruz…” Göçerlerin dünyası, modern dünyanın göz ardı ettiği ama aslında köklerimizi yansıtan bir hazine. Ancak bu hazine, giderek yok oluyor. Çünkü göçerlerin yalnızca ayakta kalma mücadelesi değil, hayatta kalma mücadelesi de var. Ekonomik zorluklar, eğitim eksikliği, kültürel kayıplar… Hepsi bu mücadeleyi daha da zorlaştırıyor.

Ekonomik Çıkmazlar

Bir göçerin hayatı, mevsimlerin döngüsüne bağlıdır. Baharda dağlara çıkarlar, yazın ovalara inerler. Ancak artık otlaklar daralmış, yasal düzenlemeler sıkılaşmış. “Hayvanlar aç kalıyor” diyor bir diğer göçer, elindeki çoban değneğini sıkıca tutarak.

Peki, çözüm ne?

Biraz durup düşünüyoruz. Göçerlerin üretimlerini doğrudan tüketiciye ulaştırabileceği kooperatifler kurulabilir. Devlet destekli projelerle hem onların üretim maliyetleri düşürülebilir hem de ürünlerini pazarlama olanakları artırılabilir. Mikro kredi programları, bu tarihi kültürün modern ekonomiye entegre edilmesini sağlayabilir. Ama mesele yalnızca para değil; mesele, göçerlerin yaşam biçimini koruyabilmek.

köşe

Çocuklar ve Gelecek

Göçer çocukları… Her biri doğanın içinde büyüyen


Artık midyat sağlıkta hak ettiği yere ulaşmalı!

Artuklu’ya ikinci Anjiyografi, Kızıltepe’ye Anjiyografi Ünitesi tamam. Peki Midyat’a ne zaman?Mardin’de sağlık yatırımları devam ederken, Artuklu’ya ikinci anjiyografi ünitesinin kazandırılması ve Kızıltepe’ye yeni bir anjiyografi ünitesinin kurulması memnuniyetle karşılanmıştır. Ayrıca, Kızıltepe Devlet Hastanesi’nin ek bina ile 500 yatak kapasitesine ulaşması, sağlık hizmetleri açısından umut verici bir gelişmedir. Ancak, 69 yıl önce temelleri atılan ve Dicle Havzası’nın geniş bir kesimine hizmet eden Midyat Devlet Hastanesi’nde hâlâ bir anjiyografi ünitesinin bulunmaması, büyük bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.


Beyazsu, Karasu’yun akıbetine uğramadan, karalar bağlamadan tedbir alınmalı!

MİDYAT BEYAZSU: DOĞAL MİRASI KORUMA SEFERBERLİĞİ


Kadim kentin yanı başında keşfedilmeyi bekleyen hazine: Gülveren

Midyat, kadim medeniyetlerin derin izlerini taşıyan bir coğrafya… Şehir merkezine sadece 15 kilometre mesafede, Gülveren (Bahvar) Köyü sınırlarında, halk arasında Bahwarke, Bahwarka Xaraba, Mor Hevero, Raste Ali Beleka gibi isimlerle bilinen bir bölge yer alıyor. İçinde kemerler, kaya mezarları, tapınaklar, sarnıçlar, mağaralar ve su kuyuları gibi sayısız tarihi yapı bulunan bu alan, yüzyıllardır keşfedilmeyi bekliyor. Yalnızca bu değil, bu bölgenin hemen yakınında, Midyat’ın yanıbaşında Bağlarbaşı (Arnas), Narlı (Helexe), Barıştepe (Selhe), İzbırak (Zaz) ve Gülgöze (Ayınvert) köylerinde de birçok tarihi yapı ve kalıntılar yer alıyor. Bu zenginlik, bir proje kapsamında ele alınarak arkeopark alanı olarak düzenlendiğinde hem bölgeye hem de ülkemize büyük bir turizm potansiyeli akazandıracak.


Midyat Kültür ve Sanat Festivali: Bir Şehrin Kültürel Uyanışı ve Geleceğe Yön Veren Yol Haritası

Midyat, binlerce yıllık tarihi ve çok katmanlı kültürel dokusuyla Mezopotamya'nın kalbinde yer alan, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kenttir. Son yıllarda düzenlenen Midyat Kültür ve Sanat Festivali, bu kadim kentin kültürel mirasını yeniden keşfetmek ve gelecek nesillere aktarmak adına önemli bir adım olmuştur. Festival, şehrin sanatsal üretkenliğini ve kültürel çeşitliliğini kutlamanın ötesinde, Midyat’ın geleceği için yeni bir vizyon sunmaktadır. Şimdi, bu festivalin potansiyelini daha geniş bir perspektiften ele alarak, Midyat'ın kültürel uyanışını derinleştirecek ve geleceğe taşıyacak stratejik adımlara odaklanmalıyız.

Festivalin Organize Edilmesindeki Başarı ve Geleceğe Dair Çıkarımlar

Midyat Kültür ve Sanat Festivali, şehrin dinamiklerini harekete geçiren ve kültürel mirasın kutlandığı bir etkinlik olarak, Midyat Kaymakamı Sayın Ömer Faruk Özdemir, Midyat Belediye Başkanı Sayın Veysi Şahin, belediye çalışanları, sponsorlar ve emeği geçen tüm gönüllülerin özverili çalışmalarıyla hayata geçirilmiştir. Festivalin başarısında emeği geçen herkesin katkıları çok değerlidir. Ancak, böyle önemli bir etkinliğin sadece bir kutlama olmanın ötesine geçerek, derin bir kültürel ve sanatsal anlayışla şekillendirilmesi gerektiği açıktır. Festivalin sürdürülebilirliği ve etkisinin artırılması için şu stratejik öneriler geliştirilebilir:

Kültürel ve Sanatsal Öğelerin Zenginleştirilmesi: Stratejik Adımlar

Midyat’ın köklü kültürel mirası, yalnızca taş yapılar, kiliseler ve camiler gibi tarihi yapılarla sınırlı değildir; geleneksel el sanatları, uçurtma şenliği, halk müziği, halk oyunları,


Dicle’nin Nazlı Çiçeği: Midyat’ın 100 Yıllık Hikayesi ve Hak Ettiği Gelecek

Midyat Kültür ve Sanat Festivali vesilesiyle Midyat’ta bulunan, “Midyatlı olmak benim için en büyük ünvan” diyen kıymetli dostum Hukukçu A. Haluk Kurnaz’ın bizleri onurlandıran ziyaretinde bu kadim şehri konuşurken bu makaleyi yazma fikri doğdu. Midyat’a ve bölgemize olan derin sevgisi bu düşüncenin temelini oluşturdu. Tam yüz yıl önce... 1924’te Midyat, Mardin’e bağlandı. Düşünün, tam bir asır geçti. Şu kadim şehrin taş sokaklarında zaman nasıl da ağır ağır akıp gitti, kim bilir? Ama taşlar durmadı, Midyat durmadı... Tarih sessiz sedasız birikti bu topraklarda. Kimi zaman hüzünle, kimi zaman umutla baktı Midyat’ın yüzü geleceğe. Bir hazine gibi sakladı tarihini, kültürünü. Fakat artık o hazine açığa çıkmalı, o sessizlik bozulmalı! 2024 yılına gelmişken, Midyat’ın sadece Mardin’e bağlı bir ilçe olarak anılmakla yetinmeyeceğini anlamamız gerekiyor. Midyat’ın 100 yıllık kaderine yön veren, büyük eserlerle geleceği şekillendiren Belediye Başkanı Veysi Şahin, bu kadim şehrin vilayet olma yolculuğuna damgasını vurmuştur. Onun vizyoner liderliği, sadece bugünü değil, asırlık bir ufku inşa eden adımlar atmıştır. Bu toprakların ruhunu, kültürel derinliğini ve tarihi mirasını hisseden Şahin, Midyat’ı hak ettiği noktaya taşımak için kararlı adımlarla yürümüş, dev projelere imza atarak şehrin yeni bir döneme adım atmasına öncülük etmiştir. Şahin’in liderliği, Dicle’nin sularında yankılanan bu çağrıya anlam kazandırmış, Midyat’ın sesini geleceğe


Dargeçit’e Boncuklu Tarla Müzesi kurulsun, turizm potansiyeli ekonomiye kazandırılsın!

Ekonomik ve Sosyal Kalkınma İçin Turizm


Kitap okumak, tefekkür, hayal ve hayret etmenin kapısını açar

İnsanlık, binlerce yıldır bilgi, tefekkür ve hayretle dolu bir yolculuğun içindedir. Bu yolculuğun en kadim ve güvenilir yol arkadaşları ise kitaplardır... Yazının icadıyla birlikte kitaplar, insanlığın en derin sırlarını, en büyük keşiflerini ve en dokunaklı hikayelerini saklamış, onları geleceğe taşımıştır. Kitaplar, evrenin gizemlerine açılan kapılar; her bir sayfa ise gaybın ardındaki sırlara ulaşmak için kullanılan bir anahtar gibidir. Bir kitap okuduğunuzda, sadece kelimelerden ibaret bir metni değil, insanlığın tarih boyunca gaybın ardına sakladığı sırları keşfetmeye başlarsınız.


Cehennem Deresi’ne Gizlenmiş Cennetler: Yarbaşı, Kayı, Çukurlu ve Beğendi

Dicle havzasının ortasında İdil, Midyat ve Dargeçit’i birbirine bağlayan Cehennem Deresinin derinliklerinde, sessizlik dev kayaların omuzlarında yükselir. Ancak bu sessizliği bülbüllerin yankılanan melodileri böler; her yankı, vadinin gizli ruhunu uyandırır. Sanki bu sesler, kayaların kalbine fısıldayan birer şiir, kayaların kollarında yankılanarak geri dönen birer duadır. Vadi, gece karanlığında sessizce nefes alır, bu nefesi yalnızca doğanın melodileri besler. Vadinin adı, zor yolları ve dik yamaçlarından gelir; “Cehennem Deresi.” Yarbaşı köyünden vadiye inmek, altı yüksek araçların zorlu yolculuğu, keskin virajlar ve dik yokuşlarla bezenmiş zahmetli bir serüven gerektirir. Yürüyerek bin metreyi aşmaz belki bu mesafe, ama her adımda doğanın sessiz fısıltılarına kulak verirsiniz. Vadinin en yüksek noktasına çıkıp etrafınıza baktığınızda, doğanın kudretiyle yüzleşirsiniz. Gabar ve Fındık Dağları kuzeyde, Botan Çayı’nın kıvrımları ise doğuda karşınıza çıkar. Baharın taze nefesi, bu büyüleyici manzarayı bir sanat eseri gibi işler, Yüce Mevla adeta dünyanın en büyük çanağını yaratmıştır burada. Vadi, hayatın kadim sırrını saklayan bir kevgir gibidir. Vadinin en alt noktasına vardığınızda, karşınıza dört yüz metre yüksekliğinde ve üç kilometre uzunluğunda yekpare bir kaya çıkar. Bu dev kayanın yüzeyinde, insan elinin izlerini taşıyan mağara evler belirir. Yekpare kayanın tepesinde ise, ‘‘oli’’ adı verilen tek başına bir mağara evi bulunur. Bu devasa kaya, zamanın belleğinde yer


Eğitim taşı mücevhere dönüştürme sanatıdır

Geleceği Şekillendiren en önemli anahtar eğitimdir, bireylerin ve toplumların gelişiminde kilit bir rol oynar. İnsanlığın ilerlemesinde, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmesinde ve toplumların refah düzeyini artırmasında eğitimin etkisi tartışılmaz bir gerçektir.
Hz. Muhammed’in "Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz" sözü, eğitimin yaşam boyu devam etmesi gerektiğini vurgular. Eğitim, hayatın her döneminde, her yaşta önemlidir. Sürekli öğrenme, bireylerin kendilerini geliştirmelerine ve değişen dünyaya uyum sağlamalarına yardımcı olur. Hz. Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözü, eğitimin değerini ve öğrenmenin kutsallığını ortaya koyar. Mustafa Kemal Atatürk, "Eğitim, bir milletin geleceğine yapılmış en büyük yatırımdır" diyerek, eğitimin toplumsal ve ulusal kalkınmadaki kritik rolüne dikkat çeker. Bir milletin geleceğini inşa etmek, nitelikli ve donanımlı bireylerin yetiştirilmesiyle mümkündür. Eğitim, bireylerin bilgi ve becerilerini geliştirerek, onları topluma faydalı bireyler haline getirir. Bu süreçte, eğitim sadece bireylerin kişisel gelişimine değil, aynı zamanda toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına da katkıda bulunur. Aristoteles'in "Öğrenmek, aklın en temel ihtiyacıdır" sözü, eğitimin bireysel anlamdaki önemine vurgu yapar. İnsan, doğası gereği merak eden ve öğrenmeye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Bu ihtiyaç, bireyin zihinsel ve duygusal gelişimini desteklerken, onun hayatla olan bağlarını da güçlendirir. Eğitim, bu temel ihtiyacı karşılayarak, bireyin kendini gerçekleştirmesine olanak tanır. Oprah Winfrey'in "Eğitim, özgürlüğe açılan kapıdır" sözü ise eğitimin bireysel özgürlük ve bağımsızlık üzerindeki etkisini vurgular. Eğitim, bireylerin kendi kararlarını verebilme, yaşamlarını kontrol edebilme ve toplumsal normlara karşı bağımsız düşünebilme yetilerini geliştirir. Bu da bireylerin özgürleşmesini ve kendi potansiyellerini en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlar. Nelson Mandela'nın "Eğitim, karanlık dünyaya açılan bir ışıktır" ve "Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır" sözleri, eğitimin toplumsal aydınlanma ve bilinçlenme sürecindeki rolünü öne çıkarır. Eğitim, toplumları cehalet karanlığından çıkararak, aydınlık bir geleceğe taşır. Bilinçli ve eğitimli bireyler, toplumsal sorunlara çözüm üretebilir ve daha adil, eşitlikçi bir dünya için çaba gösterebilirler. Malcolm X'in "Eğitim, geleceği fethetmenin anahtarıdır" sözü, eğitimin bireylerin geleceğini şekillendirmedeki gücünü anlatır. Eğitim, bireylerin hayatlarında başarıya ulaşmalarını sağlayan en güçlü araçtır. Nitelikli bir eğitim, bireylere fırsatlar sunar ve onları gelecekteki zorluklara karşı donanımlı hale getirir. Bill Beattie'nin "Eğitimin gerçek amacı, insanların nasıl düşüneceğini öğretmektir, ne düşüneceğini değil" sözü, eğitimin eleştirel düşünme yeteneğini geliştirme amacını vurgular. Eğitim, bireylerin dogmalardan bağımsız, yaratıcı ve eleştirel bir şekilde düşünmelerini sağlar. Bu, bireylerin hem kişisel gelişimlerine hem de toplumsal ilerlemeye katkıda bulunur. Eğitim ve bilgi, insana değer katar ve onu yüceltir. Öğretmek ve öğrenmek, en yüce ve değerli eylemlerden biridir.
Sonuç olarak, eğitim hem bireylerin hem de toplumların gelişiminde vazgeçilmez bir unsurdur. Büyük düşünürlerin ve liderlerin sözlerinde de görüldüğü gibi, eğitim bireysel özgürlükten toplumsal kalkınmaya, kişisel gelişimden ekonomik refaha kadar birçok alanda kritik bir öneme sahiptir. Eğitimle aydınlanan zihinler, geleceği inşa edecek en değerli hazinelerdir. "Eğitim, bir milletin geleceğine yapılmış en büyük yatırımdır"


Dicle Havzası cevher dolu işlenmesi için acil çağrıda bulunuyorum!

Sayın Mardin, Şırnak, Siirt, Batman milletvekilleri, Valileri, Dargeçit, Güçlükonak, İdil, Cizre, Hasankeyf, Kaymakamları, Mardin Büyükşehir Belediye başkanı; sizlere, Dicle Havzası’nın eşsiz güzelliklerini ve potansiyelini halkımızın hizmetine sunma çağrısında bulunuyorum.


Fırat ve Dicle’nin Özlemi GAP tamamlansın, Mardin Ovası’nın bereket hasreti son bulsun!

1975 yılında başlayan ve Türkiye'nin güneydoğu bölgesinin kaderini değiştirecek olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), suyun ve toprağın, Dicle ile Fırat’ın kucaklaşmasının hikayesidir. Yaklaşık yarım asırdır süren bu projenin Mardin ovası sulama bölümünün tamamlanması, sadece bölge halkının değil, tüm ülkenin geleceği adına büyük bir umut taşımaktadır. Yaşamın temeli olan suyu, bereketli topraklarla buluşturarak binlerce yıllık tarım geleneğinin modern çağda da devam etmesini sağlayacak, ulusal kalkınma konusunda kritik bir dönemecin başlangıcı olacaktır.


Memleketimizin mesleği tekstil ve hazır giyim, Midyat OSB’de markalaşacak, ülkemizin kalkınma şiirine katkıda bulunacak!

Midyat’ta tekstil ve hazır giyim sektörünün bayraktarlığını yaparak, 1000 KİŞİLİK, JAPON KALİTE BELGESİNE, ULUSLARASI ODİT onayına sahip ilk fabrikayı açan, Mardin Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı olarak; Başta Midyat olmak üzere bölgemizin istihdamına, ekonomisine büyük katkı sağlayan tekstil sektörünün geleceği için, edindiğim tecrübeler ışığında, samimi talep ve önerilerimi paylaşmak için bu makaleyi yazma gereği duydum…        


Midyat’tan Saklı Cennet İdil’e Bir Rota Hikayesi

Yolculuğumuza tarihin tozlu sayfalarından süzülüp gelen bir orta çağ kenti olan Midyat’tan başlıyoruz…


İpek yolu çile yolu olmasın, ülkemizin kalkınma şiirine katkıda bulunsun!

Uluslararası Cizre-Silopi Karayolu (İpekyolu) Türkiye'nin dış dünyaya açılan kapısı niteliğindeki önemli bir ulaşım arteridir. Ancak, yıllardır süregelen yapısal sorunlar ve tamamlanamayan yapım çalışmaları, bu kritik yolun işlevselliğini ve güvenliğini tehdit etmektedir. Bu durum, sadece bir ulaşım sorunu olarak değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınması üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Türkiye'nin ihracata dayalı kalkınma stratejisinde merkezi bir rol oynayan bu karayolu, günlük binlerce aracın geçiş yaptığı bir ana yol olarak öne çıkmaktadır. Ancak, yoldaki çukurlar, bozuk satıhlar ve tamamlanamayan altyapı çalışmaları, sürücülerin ve yolcuların can güvenliğini tehdit etmektedir. Her geçen gün artan trafik kazaları ve maddi hasarlar, sadece bölge halkını değil, aynı zamanda ülkenin dış ticaretini ve ekonomisini de olumsuz etkilemektedir. Uluslararası Cizre-Silopi Karayolu, sadece iki ilçeyi değil, aynı zamanda Türkiye'yi Irak ve diğer Orta Doğu ülkelerine bağlayan önemli bir ulaşım koridorudur. Bu yol, sadece bir ulaşım aracı olarak değil, aynı zamanda ekonomik ve kültürel bağları güçlendiren bir köprü olarak da işlev görmektedir. Ancak, yıllardır süren tamamlanamayan yapım çalışmaları, bu köprünün sağlam ve güvenli olmasını engellemektedir. Bölge halkı ve sürücüler, bu duruma artık tahammül edemiyor. Yıllardır devam eden sorunların bir an önce çözülmesi ve yolun güvenli bir şekilde tamamlanmasını talep etmekteler. Karayolları Genel Müdürlüğü ve ilgili tüm paydaşlar, bu çağrıya kulak vermelidir. Acil önlemler alınmalı ve yapım çalışmaları hızlandırılmalıdır. Bu, sadece bir ulaşım sorunu değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınması üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olan bir meseledir. Uluslararası Cizre-Silopi Karayolu'nun tamamlanması, Türkiye'nin dış dünya ile olan bağlarını güçlendirecek ve ülkenin kalkınma şiirine daha fazla katkıda bulunacaktır. Bu nedenle, yapım çalışmalarının bir an önce tamamlanması ve yolun güvenli bir şekilde hizmete açılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.


Siyaset ve Siyasetçi

Siyaset, toplumun kolektif yaşamını düzenleyen, bireyler ve gruplar arasındaki ilişkileri yöneten ve ortak kararların alınmasını sağlayan bir sanat ve bilim dalıdır. Ancak siyasetin yalnızca kurallar, yasalar veya yönetim biçimleriyle sınırlı olduğunu düşünmek, onun çok katmanlı doğasını göz ardı etmek olur. Gerçek anlamda siyaset, derin bir hizmet anlayışı, müzakere ve münazara becerileri, empati, hemhal olma ve diğergam olma yeteneği üzerine kuruludur. Siyaset, bireylerin ve toplumların geleceğini şekillendirirken, aynı zamanda adil, ilkeli ve emin olmayı gerektirir.


Mardin’nin Gizli Hazinesi Dargeçit, Keşfedilmek İçin Sabırsızlıkla Bekliyor!

Dargeçit, Türkiye'nin güneydoğusunda, Mardin ilinin büyüleyici bir beldesidir. Ilısu Barajı'nın yanı başında yer alan bu kasaba, Türkiye'nin en büyük ikinci barajına komşu olmasıyla bilinir. Ancak Dargeçit'in gerçek cazibesi, sadece bu coğrafi özelliklerle sınırlı değildir. Tarih, kültür ve doğanın eşsiz bir harmonisini barındıran bu topraklar, ziyaretçilerine keşfedilmeyi bekleyen derin ve zengin bir hikaye sunar. 


Adaletin ışığında toplumsal uyum ve aidiyet

PEYGAMBERİMİZİN ÖĞRETİLERİ, BİLGELİK DOLU ATASÖZLERİ
Adalet, toplumun vicdanının sesidir ve bu önemli kavramı anlamak için hem Peygamber Efendimizin öğretileri hem de bilgeliği içeren atasözleri rehberimizdir. Düşünürlerin derin bilgeliği ve Peygamberimizin öğretileri, adaletin toplumun temel değeri olduğunu ve sosyal barış ile aidiyetin nasıl bütünleştiğini anlatır.


Müze Kent Midyat Sizi Çağırıyor!

Mücevher Kutusu Midyat, Mezopotamya'nın kucaklayıcı topraklarında tarih kokan bir şehir olarak öne çıkıyor. Sokaklarında dolaşırken, geçmişin nefesini hissediyor, taş evler arasında adeta bir tarih anı defterini açıyorsunuz. Kahve ile sarının dans ettiği sokaklar sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda binlerce yılın anıları ve öykülerle süslü, büyüleyici bir labirent oluşturuyor. Midyat Konukevi, tarihle iç içe bir dünyaya kapı aralıyor. Mezopotamya'nın derinliklerinden yükselen hikâyeleri duvarlarına işleyerek ziyaretçilere geçmişin dokusunu hissettiriyor. Midyat'ın kültürel mozaiği, sokaklarında farklı renkler ve dokularla tanışmanızı sağlıyor. Her dilin, her inanışın izini sürmek mümkün ve el sanatları bu çeşitliliği özgün detaylarla süslüyor. Midyat, gelenek ve modernitenin muazzam bir uyum içinde kucaklaştığı bir şehir. Sokakları adeta zamanın dansını gösteriyor. Şehrin mimari zenginliği, camilerin, kiliselerin ve tapınakların muazzam bir uyum içinde varlığını sürdürmesiyle göz alıcı bir tabloya dönüşüyor. Bu mekanlar, sadece taş değil, aynı zamanda hoşgörünün ve birliğin ta kendisi olarak yükseliyor. Her bir taş, zamanın izini taşırken Midyat'ın büyülü masalına katkıda bulunuyor. Sokaklarında kaybolurken, her anı yaşamaya yönelik bir keşif sizi bekliyor. Midyat, hoşgörü ve birliğin, kültür ve tarihin coşkulu bir halaya dönüştüğü bir simge. Bu şehir, ziyaretçilerine unutulmaz bir hikaye anlatıyor, sadece geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair ilham verici bir resim sunuyor. Midyat'ın kültürü ve tarihi, sadece taşın ötesinde bir hikayeyi ifade etmiyor; aynı zamanda bir yaşam felsefesini, sevgi ve saygının birleştirici gücünü gözler önüne seriyor. Tarihsel miras, Midyat'ın kalbinde sonsuz bir sevgi ve kucak açma duygusuyla yaşamaya devam ediyor, bu eşsiz şehir her bir ziyaretçisine tam anlamıyla büyülü bir deneyim sunuyor.


İlim ve bilinç ışığında mükemmel eğitim: İnsanlık ve evrenin keşfi

Eğitim, bir bireyin sadece bilgi kazanmasını değil, aynı zamanda bir bilinç kazanmasını da hedeflemelidir. Unutmayalım ki, "Ya eğitimde mükemmel olacağız ya da köle olmaya talim edeceğiz."