Sayfa Yükleniyor...
Anaokuluna başlama süreci, bazı çocuklarda hızlıca tamamlanırken, bazı çocuklarda da çok zorlu olur. Her okula başlayan çocuk aynı tepkiyi göstermez. Anaokuluna başlayan çocukların zaman ve uzaklık kavramı tam oturmadığı için, ilk kaygıları bu yönde olur. Peki anne babalar olarak bu süreçte neler yapmalıyız ya da nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle çocuğa anaokuluna başlayacağını bir iki ay gibi uzun bir süre öncesinden söylememek gerekiyor. Bekleme kavramı olmayan çocuk bu süreci korkuya ve kaygıya dönüştürüyor. Hemen çocuğumuzla bir empati yapalım. Evimize ne kadar uzaklıktayım? Annem beni alacak mı? Bu çocukları tanımıyorum. İhtiyaçlarımı kime söyleyeceğim, yardım ederler mi? Ev kuralsız bir yerdi. Her şeyi kuralla yapacak olmak sıkıcı.
Çocuğumuz bu soruların cevaplarını yaşayarak öğreneceği için kaygıları da yüksek olmaktadır. İlk gün okulda 12 saat kalmak, annenin onu ne zaman alacağını saat üzerinden göstermesi, öğretmenle tanıştırıp, nasıl yardımlar isteyeceğini anlatması çıkacak sorunları azaltabilmektedir. Bu yüzden aylar öncesinden bu korkuları çocuğumuza yaşatmayalım. Tabiki okuldan oyunlardan öğretmenlerden bahsedelim. Ama gideceksin, mecbursun gibi dayatmalardan kaçınalım.
ADAPTASYON SÜRECİ
Daha önce okula gitmemiş bir çocuk için, bireysel farklılıklara uygun olarak alışma süreci farklılık gösterebilir. Ancak, bu durumun geçici olduğu düşünülerek, anne ve babanın kararlı bir tutum içinde olmaları gerekmektedir. Kaygıları da yüksek olmaktadır. Öncelikle anneler kaygılarını kesinlikle çocuklarından gizlemeli. Daha önce anaokuluna gitmiş çocuklarda, uzun tatil sonrasında okula dönüş güç olabilir ama, okul tanıdıkları bir yer olduğu için, burada yaşanan kaygı daha kısa sürede atlatılabilmektedir. Taviz vermeden eski düzeni içinde çocuğun anaokuluna gidip gelmesi sağlanmalı ve çocuğun evde kalmasına izin verilmemelidir.
Çocuğa ilgisiz olmak ya da aşırı derecede ilgi göstermek, çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimini geciktirmekle birlikte öğrenme ve uyum sorunlarını yaşamasını kaçınılmaz kılmaktadır.
İLK GÜNLER
Okul Öncesi Eğitim, çocuklarımızı ilköğretim hayatına hazırlayan önemli bir süreçtir. Küçük yaşta okul ortamı ile tanışan, yaşına uygun bilgileri öğrenen, sorumluluk bilincini kazanmış, paylaşmayı öğrenmiş çocukların ilköğretime daha rahat başladıkları, özgüvenlerinin daha yüksek olduğu ve okumaya daha hevesli olduğu bilinmektedir.
Okulun ilk günleri hem çocuklar, hem de aileler için zorludur. Bu nedenle okulun ilk 1. ayını alışma süreci olarak görmekte yarar vardır. Bu süreç içinde ailenin kararlı olması, kuruma ve eğitmenlere güven duyup, işbirliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. Anne baba olarak bu güveni çocuğumuza aşılamalıyız.
Okula başladığında çocuğun alışması gereken birçok konu vardır. Anne-babadan ayrılma; aslında çocuğun duygusal ve psikolojik olarak anne-babaya olan bağımlılığını yenebilmesidir. Yani okulda kendi yemeğini yemeyi, ayakkabısını giymeyi, kıyafetlerini değiştirmeyi, oynadığı oyuncağı kaldırmayı, tuvalete gitmesini, dişlerini fırçalamasını yapabilmesi gerekmektedir. Bu nedenle önce anne-baba olarak, çocuğunuzu evde bu sorumlulukları kendi başına yapabilmesi için teşvik etmelisiniz. Çünkü evde bunları anne-babadan isteyen çocuk, okulda da öğretmeninden ister. Ancak ilk günler öğretmenini tam olarak tanımadığı için çekinebilir. Bu da çocuğun kafasında şu soruların oluşup, okula gelmek istememesine neden olur:
Ya ayakkabımı giyemezsem? Ya yemeğimi yedirmezlerse aç kalırsam?
Oyuncaklarla oynamama izin vermezlerse? Ben, annem olmadan ne yaparım?
Bu güvensizliği çocuklar dile getiremezler, bu nedenle sabahları huzursuzluk çıkarırlar. Bunu önlemek için önce çocuklarımıza, evde kendilerine yetmeyi öğretmemiz gerekir! Kendine yetebilen çocuk, okula geldiğinde, Ben kimseye bağımlı değilim, kendi kendime yetebilirim, okul beni endişelendirecek bir yer değil hissini yaşar.
Okul ortamı birçok derslikten, oyun odalarından ve tuvaletlerden, yemekhaneden, bahçeden oluşur. Çocuklar ilk aylarda tanımadıkları büyük bir ortamda kaybolmaktan korkabilir, okulu tanımadıkları için güvensiz hissedebilirler. Bunun için aileler çocuklarına, her fırsatta öğretmeninden bahsetmeli, öğretmeni ile arkadaş olduklarını söylemelidir. Anne-babasının, öğretmeni ile arkadaş olduğunu duyan çocuk, demek ki öğretmen iyi birisi, ona güvenebilirim, o beni korur hissini yaşar. Zamanla çocuklar nerede, ne zaman oynayacaklarını, hangi odaya ne zaman gideceklerini öğrenirler ve bu kaygılar yok olur.
Çocuklar, aile içinde esnek kurallarla büyürler. Özellikle çok korunmuş, her istediği yapılmış, ağlayınca anne-babayı pes ettirmiş çocuklar doğal olarak her ortamda isteklerinin hemen karşılanmasını talep ederler. Okul ortamındaki düzenin kurulabilmesi için kurallara ihtiyaç vardır. Bu kurallar küçük öğrencilerimizi sıkmadan, onlara zorlama yapmadan öğretilir. Ancak çocuklarımızın bu kuralları içselleştirebilmesi için en az 1-2 aya ihtiyacı vardır. Bu dönemde çocuk yemek zamanı lego oynamak isteyebilir, buna izin verilmeyince de, okulun sıkıcı bir yer olduğunu düşünebilir. Bu nedenle aileler, okula başlayan çocuklarının artık büyümüş olduğunu bu nedenle, okuldaki gibi yemek zamanında yemek, oyun zamanında oyun oynaması, uyku zamanında uyuması gerektiğini öğretmelidir. Çocuğun düzenli bir hayata alışması, anne-babalar için de rahatlatıcı olacaktır.
Okul ortamına alışmada başka bir etken de, diğer çocuklardır. Bu kadar çok yaşıtı ile daha önce bir araya gelmemiş olan küçük öğrencimiz, kendisini korunmasız hissedebilir; çünkü diğer çocukları henüz tanımıyordur.
Bu çocuklar bana kötü davranır mı? Oyuncağımı alırsa ne yapmalıyım?
Kim bana daha uygun oyunlar oynuyor? Onlarla nasıl arkadaş olacağım ki?
Bu tip soruları olan çocuk, yine duygularını ifade edemediği için topluluk içinde sıkıntı yaşayabilir. Öğretmenine yapışabilir, ya da saldırgan davranabilir. Zaman içinde çocuklar, birbirlerini tanıyacaklar ve oyun arkadaşlarını seçeceklerdir. Paylaşmayı ve oyun kurmayı öğreneceklerdir. Buna yönelik evde çocuğunuza okuldaki arkadaşlarını anlatması için teşvik edebilir, sevdiği arkadaşlarına evde resim yaptırıp hediye ettirebilirsiniz.
Tüm bu etkenleri göz önüne alıp küçük çocuğumuzun okula başlamasında yaşadığı sıkıntıların aslında normal bir süreç olduğunu düşünüp okula devam etmesi için kararlı olmak gereklidir.