Sayfa Yükleniyor...
Tarih tekerrürden ibaret derler ama hiç kimse kusura bakmasın bu sefer tekerrür etmeyecek. Hatırlarsanız 1999'da Bülent Ecevit skandal bir kışkırtma yaparak Meclis kürsüsünün etrafına solcu milletvekillerini toplatarak alkışlar eşliğinde milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın yemin etmesini engellemişlerdi. TBMM'de dün yeni anayasanın 3., 4., ve 5. maddeleri görüşülürken yüzde 25lik CHP'nin milletvekilleri kürsüyü işgal ettirerek yasama faaliyetlerini zorbalıkla engellemeye çalıştılar. Yüzde 49 oy alan bir partiye hayat hakkı tanımayan CHP, ülkeyi kendi yönetmeye kalkıyor itiraz eden milletvekillerini de dövüyor, tekme atıyor, boğazına sarılıyor. Hatta AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, CHP'li bir milletvekili tarafından bacağından ısırıldığı için hastaneye gidip aşı olmak zorunda kaldı.
Başta dedim ya bu sefer tarih tekerrür etmeyecek diye.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Külliyedeki muhtarlar toplantısında:
Eğer egemenlik kayıtsız şartsız milletinse Meclis'in çalışma üslubu belli. Gelirsin söyleyeceklerini o kürsüde söylersin ondan sonra yerine oturursun... Kusura bakmasınlar artık bu ülkede bu aldatmacaları tutacak bir millet yok. Herkes yerini haddini bilecek. Cumhurbaşkanı bu sözleri suret-i haktan görünmeye çalışan CHP'lilere demek istiyor ki; artık ne yaparsanız yapın sarı öküzü teslim alamayacaksınız. Sarı öküz hikayesini bilirsiniz. Merak edenler için ben hatırlatayım;
Bir zamanlar bir yerde bir öküz sürüsü yaşarmış. Geniş otlaklarda otlanıp günlerini gün ederken yakınlarındaki ormanda yaşayan bir çakal sürüsünün saldırısına uğramışlar. Birlik olup çakalları yenmişler. Çakallar yara bere içinde kaçmak zorunda kalmışlar. Öküzlerde biraz yara almış ama kıymetsiz.
Çakallar pes etmemiş, tekrar saldırmışlar. Sonuç aynı Öküzler birlik olup bu saldırıya da defetmişler.
Çakallar yıllarca saldırmış ama sonuç değişmemiş. Sonunda çakallar toplanıp bir plân yapmış ve uygulamaya koymuşlar.
Plân gereği bir temsilcilerini öküzlerin bilge reisine göndermişler.
Çakalların temsilcisi, sureti haktan görünerek öküzlerin reisine yaklaşmış ve demiş ki:
Bak öküz kardeş; biz sizinle yıllardır savaşıp duruyoruz. Siz de zarar görüyorsunuz biz de. Aslında bizim sizinle bir alıp veremediğimiz yok. Çok da ortak yönümüz var. Aynı dağda yaşıyoruz, aynı ırmaktan su içiyoruz, aynı güneşin altında güneşleniyoruz. Bizim tek problemimiz sarı öküzle. Sarı öküz bizi sürekli tehdit ediyor, tahrik ediyor, saldırıyor. Biz bu yüzden size savaş açtık. Bize sarı öküzü verin, barış imzalayalım. Siz de geniş otlaklarınızda özgürce karnınızı doyurun.
Öküzlerin reisi çakalların iyi niyetine inanmasa da reisliğin gereği olarak sürüyü toplamış ve teklifi iletmiş.
Sarı öküz bunun bir tuzak olduğunu söyleyerek inanmayalım savaşalım diye feryat etmeye başlamış. Reis de aynı şeyi söylemiş ama hiçbir öküzü ikna edememiş. Yardımcısı başta olmak üzere Verelim sarı öküzü demişler. Hatta bazıları çakalların haklı olduğunu, sarı öküzün aslında yaptığı yanlışlar sebebiyle bunu hak ettiğini söyleyecek kadar ileri gitmiş.
Anlayacağınız, rahat, huzur ve menfaat vaadi öküzlerin başını döndürmüş.
Sonunda sarı öküzü harcamışlar, çakallar afiyetle karınlarını doyurmuş.
Aradan biraz zaman geçmiş, çakalların temsilcisi öküzlerin reisini tekrar ziyaret etmiş.
Bak öküz kardeş demiş. Ne zamandır barış içinde yaşıyoruz. Siz de biz de zarar görmüyoruz. Dünya nimetlerinden dilediğiniz gibi istifade ediyorsunuz. Ama şu benekli öküz, tıpkı sarı öküz gibi bizi tehdit etmeye başladı. Benekli öküzü vermezseniz barış bozulur, hepimiz zarar görürüz.
Öküzlerin reisi sürüyü tekrar toplamış, teklifi iletmiş, bunun bir oyun olduğunu da söylemiş ama yine kimseye anlatamamış derdini. Sürüdekiler, Sarı öküzü verdik, benekliyi de verelim ne çıkar demişler. Daha önce sarı öküzün verilmesini isteyen benekli öküz sıra kendisine gelince feryat etmeye, savaşalım demeye başlamış ama kimseye dinletememiş.
Benekli öküz de harcanmış.
Bir süre sonra aynı teklifle, sureti haktan görünen çakal tekrar gelmiş, Bak öküz kardeş diye söze başlamış.
Tahmin edeceğiniz üzere sonuç aynı.
Öküzler birer birer tükenmeye başlamış. Öküzlerin reisi yardımcısına bile bunun bir oyun olduğunu anlatamamış. Sonunda geriye bir reis öküz kalmış, bir de yardımcısı.
Ve çakal tekrar çıkagelmiş. Bu kez yardımcını istiyoruz demiş.
Yardımcı öküz bağırmaya, Savaşalım, vuruşalım, yılmayalım diye feryat etmeye başlamış.
Öküzlerin reisi yardımcısına dönmüş ve demiş ki: Biz bu savaşı sarı öküzü verdiğimizde kaybettik!
Yani CHP'li milletvekillerine demek istiyor ki; 1999'daki kürsü işgali tekerrür etmeyecek.
Çünkü artık güçlü irade var.
Çünkü artık güçlü Türkiye var.
Çünkü artık güçlü bir lider var.