Sayfa Yükleniyor...
Amatör kavramı, bir işi para kazanmak için değil, zevk için yapan kimse için kullanılır. Antik olimpiyatlarda şampiyon olan sporcu defne dalı ile ödüllendirilmişti. Daha sonraları zeytinyağı, şarap gibi değerli hediyelerle de ödüllendirilen şampiyonlar temsil ettikleri kent ve devletlerin adlarıyla anılarak tarihe geçmişlerdir. Eski Yunanlılar, sporu erdemli yurttaşlar yetiştirmek için bir araç olarak görmelerine karşın Romalılar sporun eğlence yönüne önem vermişlerdir. Roma’nın MS 393 yılında Hristiyanlığı kabul etmesi ve Romalıların olimpiyatları ilkel dini bir tören olarak kabul etmeleri, imparator Theodosius’un olimpiyatları yasaklaması ile sessizliğe karışmıştır. İnsanlığın ve sporun karanlık çağı olan ortaçağda spor yasaklanmıştır. Modern olimpiyatlardan sonra Jim Torpi, 1912 yılında olimpiyat oyunlarında şampiyon olarak madalya kazanır. Daha sonra para karşılığı top oynadığı tespit edilince madalyası geri alınır. Modern olimpiyatlarda bu tutum ve davranış günümüz sporunda devam edebilseydi belki “amatörlük”kavramı sporculara korunabilirdi.
Profesyonellik kavramı ortaya çıktığında işten para kazanan, meslek edinen, kazanç sağlayan, işin uzmanı gibi bazı değerleri içinde barındırır. Günümüzde belki de “ spor erdemini” ve “ spor ahlakını” kaybetmemize neden olan profesyonellik kavramının değişmesidir. Endüstriyel sporda artık milyon dolarların havada uçuştuğu, yüksek meblağlar ile oyuncuların transfer edilip görsel bir izleyici şölenine dönüştüğü bir pazar alanı olmuştur. Özellikle futbolda büyük takımlar, küçük yaşlardan itibaren altyapıda yetişen, becerileri iyi olan oyunculara çok yüksek ücretler ödüyor. Bu sporcuların 14 yaşında menajeri olabiliyor, henüz ön ergenlik döneminde olan çocukların bir anda profesyonelliğe adım atması da birçok sorunu beraberinde getiriyor. Sporcunun oyun, eğlence ve sosyal yaşamı profesyonelliğe geçmesiyle azalıyor. Sporcu, 14 ve 18 yaş arasında Ergenlik öncesi ve sonrası gençlik yıllarında çok yoğun antrenman ve maç yoğunluğu yaşıyor. Menajeri, genç sporcuların sosyal yaşamlarına doğrudan müdahale ettiğinde arkadaşlarıyla yeterli vakit geçiremeyen sporcunun kişilik oluşumunda psiko sosyal sorunlar yaşayabiliyor.
Amatör spor haftası olarak belirlenen 7-13 Ekim arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından birçok ilimizde çeşitli etkinlik ve turnuvalar ile kutlandı. Amatör sporların değeri ve altyapıların önemi bir kez daha vurgulandı. Amatör sporların sadece bu hafta değil, her zaman gereken önemin verilmesi ve sporun toplumun tabanına erişebilmesi için gerekli ihtiyaçların karşılanması gerekir. Amatör sporlar için yerel yönetimlerin, gençlik ve spor bakanlığının destekleri önemlidir. Amatör sporun ayakta kalabilmesi için kolektif bir yardımlaşma ve dayanışma olmalıdır. Çocukluğumuzda, mahallenin arsalarında çamurlara bata çıka yuvarlanıp gazozuna oynadığımız kıyasıya maçlar hiçbir zaman unutulmaz. Neredeyse sokağın her köşesinde oynadığımız maçlar çocukluk hayali ve eğlencesiyle hep güzel anılarda kalmıştır. Postmodern toplumlarda bireyler, apartman kültürü ve AVM yaşamını benimseyerek birbirlerine karşı yabancılaşma sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Şehirlerimiz de her yerin apartman ve beton yığını olmasından dolayı çocuklarımız da kendilerine bir oyun, yaşam alanı bulmakta zorlanabiliyor. Amatör sporları teşvik etmek istiyorsak, “herkes için spor sloganı” ile hareket ediyorsak eğer mahallelerde gerekli altyapı ve tesisleşmeyi de sağlamalıyız.
Sporun amatörce yapıldığı dönemler sadece anılarda kaldı. Kapitalist sistem içerisinde bireylerin yaşam mücadelesi hız, rekabet, kazanma hırsı ve birbirini eleyerek öne geçme gibi yarışmaya dönüşmüştür. Sistem, her kulvarda kişileri yarıştırıyor. İlkokuldan, yükseköğrenime kadar sınavlar sürekli yarışma halindedir. Kazanan ilerleyecek, kaybeden unutulup gidecek. Hayatta spor gibidir, bazen kazanırız, bazen kaybederiz. “Önemli olan neyi kaybettiğin değil nasıl kaybettiğindir.” Hayatta kalmak için nasıl mücadele ediyoruz, neler üretiyoruz, ne yapıyoruz? bu soruları acaba kendimize sorup kendi muhasebemizi hiç yaptık mı? Sporun ya da hayatın neresinde olursak olalım bir ressam, bir sinemacı, müzisyen işini profesyonel olarak yapsa bile işten keyif alarak “amatör ruh” ile yaptığında yaşama dair bir değer üretir. Spor da ve yaşamda “amatör” ruhu kaybetmemek dileğiyle. Sevgiyle…