Sayfa Yükleniyor...
Önce edebiyat sözcüğüne bakalım. Sözcük anlamı (Türk Dil Kurumu) Ar. edebiyat; olay, düşünce duygu ve imajların dil aracılığı ile biçimlendirilmesi sanatı, yazın, literatür… Çehov; “Büyükler ve çocuklar için ayrı ilaç var mı, dozlar değişir yalnızca.” demiş. Çocuk edebiyatı her şeyden önce belirli yaş grubuna hitap eden bir edebiyattır. Bu edebiyatın dozu doğru ayarlandığında bireylerin içinde bulunduğu ve ileriki yaşamında ruhunu tedavi edecek, kişilik gelişimine yardımcı olacak ilaçlar olduğunu kimse yadsıyamaz “Çocuk Edebiyatı” kavramı ortaya çıktığı günden bu yana tartışılıyor. Çocuk edebiyatı çocuklara çocuğu, çocukluğu anlatan bir edebiyat değildir. Çocuk okuduğu kitapta ya da yazardan kendisini çocukluk tan çıkarmasını, kendi dünyasını görmesini ister. Dolayısıyla çocuk edebiyatında çocuk; bilgisi, kültürü, duyarlılıkları keşfetmeyi bekler. Çocuğu çocuğa anlatan, onu küçümseyen edebiyat olamaz. Çocuk edebiyatı; dili, anlatımı, biçimi ve incelikliyle edebiyatın içinde yeni bir türdür. Dil ve anlatım çocuk edebiyatında çocuğa göreliğin derecesini belirlediğini söyleyebiliriz.
Yazar olarak âlemi cihan olsanız, dil, anlatım ve resimle hitap ettiğiniz yaş grubunun seviyesini yakalayamazsanız o yayın havada kalır ve okuyucusuyla buluşamaz, buluşsa da okunmaz. Dilde, anlatımda sadelik önemlidir. Çocuğun anlayamadığı sözcükler ve sözcük öbekleri onu okumaktan soğutabilir. Dil çocuğun anlama seviyesine göre olmalıdır. Gerçeği ya da düşleri konu alan anlatımlarda, çocuğu anlatımla özdeşleştirebilen, çocuk duyarlılıklarını yanıtsan edebiyat çocuk edebiyatıdır. Çocuk edebiyatında derin ruh çözülmelerine yer verilmemelidir. Yazılan şiir, öykü, roman, masalda anlatım ve dil anlaşılır olmalıdır.
Batıda aydınlanma çağında ve sonraki dönemde çocuk edebiyatında uzun bir süre didaktik anlayış hâkimiyetini sürdürdü. Yayınlanan her türlü çocuk kitabı, aydınlanmanın bir ürünü olarak istendik bireyler yetiştirilmesi içindi. Çocuk gerçekçiliği göz ardı edildi. Batıda yirmi birinci yüz yılın ilk çeyreğinden sonra bu anlayışın yerine çocuk gerçekliğine dayanan ve onları birey olarak gören düşünceler yayılmaya başladı.
Bir ürünün çocuğa göre olup olmadığını, onun dili, kurgusu ve anlatımı belirler. Anlatıma uyumlu bir dil, okuyucuya zevk vererek okunandan tat almasını sağlar. Yazar çocuk duyarlılığını ne kadar yakalarsa yakalasın, anlatışında kullandığı dil uygun değilse, o eserin çocuk edebiyatı içinde yer alması tartışılır. Dil ve anlatım; çocukların yaş gruplarına göre değişkenlik gösteren “dilsel, mantıksal, müziksel, vücut kinestetiği, içe dönük, kişiler arası” zekâ türlerine göre olmalı. Çocuk kitapları hangi yaş grubuna hitap ediyorsa, o yaş grubunun dili, algısal, duyusal, zihinsel gelişimi göz önünde bulundurulmalıdır. Onlara güven duyma, sevilme, başarılı olma, bir gruba kabul edilme, sevme, liderlik vb. duygulara yer verilirken didaktik olmaktan kaçınmalı. Çocukların da yorum yapabilen, özgürce düşünen, kendini, başkalarına gereksinim duymadan ifade edebilen birer bireyler oldukları gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca çocukların hayal gücünü geliştirici, kişilik gelişimine yardımcı olmalı, fiziksel ve resimleme yönünden de iyi örnekler sunulmalı. Türkçenin güzellikleri ve gücü çocuklara verilen bu iyi örneklerle okuma alışkanlığı ve sevgisi kazandırılacağı unutul mamalı. Çocuk edebiyatı ve yayınlarının çocuklara sunulurken nitelikli olmasında yazar, çizer ve yayıncıya büyük görevler düşmektedir.