Sayfa Yükleniyor...
Türk Dili Tetkik Cemiyeti 12 Temmuz 1932’de kuruldu. ‘Birinci Türk Dil Kurultayı’nı 1932, 26 Eylül-6 Ekim tarihleri arasında yaptı. 1934’te yapılan kurultayda “Türk Dili Araştırma Kurumu”, 1936’daki kurultayda ise adı, bugünkü “Türk Dil Kurumu” olarak değiştirildi. 26 Eylül tarihi Dil Bayramı olarak kutlanmakta.
Türk dilinin yabancı sözcüklerde temizlenmesi 1935’e kadar sürmüş. Dilimize yerleşmiş sözcüklerin dilden atılması işleminden bu tarihte vazgeçilmiş. Atatürk’ün ölümünden sonra da öz Türkçe akımı sürekli tartışılan bir konu olmuştur.
Dil bir ulus için önemli bir unsur, o ulusun kimliğidir. Kimine göre de dil edebiyattır. Dil olmadan edebiyat olmaz. Edebiyat dili, bilim dilinden ya da günlük hayatta konuşulan dilden farklıdır. Yazar coşkusunu, heyecanını ve yaratma isteğini farklı dille oluşturur, edebiyata yansıtır.
Ulus olarak, son yıllarda dil birliğinin bozulduğu bir sürece girdik. Görsel, yazılı, işitsel, her türlü iletişim araçları da bu çürümeyi hızlandırmakta. Elbette ki her ulus en iyi kendi diliyle yazar, çizer, konuşur, var olma özelliğini, düşüncesini anlatır.
Ne yazık ki caddeler, sokaklar, tabelalar yabancı sözcüklerden geçilmiyor.
Dil, sürekli değişim ve gelişim içindedir. Önemli olan dilimizi kaybetmeden dilin gelişmesini sağlamalıyız.
Ulusların bağımsızlığını devam ettirmesinde dilin önemi yadsınamaz. Önceliğimiz dil birliği olmalı… Siyasilerin gerekli gereksiz kullandıkları kalıcılık (beka) sorunu sözcüğü var ya…Asıl kalıcılık (beka) sorunu dilimizde, daha da geç kalınmadan dilimizi kaybetmemek için önlemler alınmalı.
Atatürk, 2 Eylül 1930’da Prof. Sadri Maksudi (Arsal) Bey’in ‘Türk Dili İçin’ adlı kitabının iç kapağına, “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” yazmıştır.
“Dil bir milletin şerefidir. Şerefini koruyan milletler dünyada ciddiye alınır. Dil olmazsa kültür olmaz. Kültür olmazsa kimlik, olmazsa haysiyet şeref olmaz. Batı dillerinde gönül sözcüğünün karşılığı yoktur” diyen Dr. Oktay Sinanoğlu, “Dil gönlü yüzdüren gemidir. Dil gidince gönlün gider” diyerek dilin kültür mirasının en önemli parçası olduğunu dile getirmiştir.
“Türkçem Benim Ses Bayrağım” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi, dilimizi önemseyen, edebiyatımızda dili bayrak gibi göndere çeken şair ve yazarlarımız yapıtlarında ilmek ilmek işlemişlerdir.
Yazılı ve görsel her türlü yayında Türkçe kullanmaya özen gösterilmeli, yabancı sözcükler kullanılmamalı, Türkçe sözcükler kullanılması özendirilmeli. Bürokrasiye, yazarlara, çizerlere, yayıncılara, sanatçılara, sunuculara önemli görevler düşüyor. Birinci önceliğimiz dil olmalı.
26 Eylül’de birçok şehrimizde Dil Bayramı kutlandı. Dil bayramınız kutlu olsun.