2

İnsan Yaşadığı Yere Benzer


  • Oluşturulma Tarihi : 20.09.2023 06:33
  • Güncelleme Tarihi :
İnsan Yaşadığı Yere Benzer

Boynu bükük duruyorsam eğer

İçimden öyle geldiği için değil

Ama hiç değil

Ah güzel Ahmet abim benim

İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Toprağını iten çiçeğe

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine…

(Edip Cansever/Mendilimde Kan Sesleri)

“İnsan yaşadığı yere benzer.” Ne de güzel söylemiş Edip Cansever. İnsan yaşadığı yere mi benzer, yaşadığı yer insanı kendine mi benzetir, sorgulanmalı…

Kentlerde yaşam, modernleşmeyle başlayan süreçte kabuk değiştirmeye başladı. İnsan yaşamını biçimlendiren çevrenin çok boyutlu bir yapısı vardır. Eğitim düzeyinin çevre üzerinde, çevrenin de eğitime katkıları olduğu bir gerçek.

Doğuyoruz, doğduğumuz yerde ya da başka bir yerde büyüyoruz, yaşıyoruz ve bütün canlılar gibi ölüyoruz. Toplumsal düzene katkı koyarak ya da katkı koymayarak yaşıyoruz.

Her biri farklı bir coğrafi bölgenin sınırları içerisinde doğup büyüyen, sonra, yaşadığı yere sığmayan, ekmeğini, işini, aşını ya da emekliliğini kentlerde arayanların buluştuğu kent İzmir.

İzmir, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine bağlı, çağdaş, cumhuriyetin değerlerine sadık, kendine özgü bir kent... Belki de İzmir’i İzmir yapan bu değerler...

Eşinle, çocuklarınla, sevgilinle ya da bir dostunla kordonda yürümeyeceksen, Pasaport’ta, Asansör’de ya da Güzelbahçe’de bir balıkçı barınağında, körfeze karşı balık rakı yapmayacaksan, Kemeraltı’nın mistik kokusunu alıp Agora’nın, Efes’in, Pergamon’un, tarihine dokunmayacaksan, Şirince’de şarabın kokusunu almayacaksan, İzmir’de ne işin var?

Kendisinden önceki nesillerinden farklı bir coğrafyada yaşayan insan, doğal olarak yeni çevresiyle, son derece karmaşık ilişkiler içinde bulunabilir. Yeni bir hayat kurma çabası sürecinde karşılaşacağı güçlükler, farklı kararlar almasında “çevre psikolojisi” etkilidir.

İzmir’e gelenler, ülkenin hangi beldesinden, köyünden ya da kentinden gelirse gelsin kısa bir süre sonra kendine özgü yaşam biçimi, insan ilişkileri olan İzmir’in havasını solur, yavaş yavaş kentin kimliğine bürünür.

İzmir’in dokusuna uyum sağlayamayanlar da yaşadığı sokak, semt, mahallede geldiği yerin kültürünü yaşatmaya çalışır.

Adil Demir Sitesi’nde yaşayanların hemen hemen hepsi Türkiye kırsalından ya da başka kentlerin kültürünü alıp ev sahibi, kiracı olarak gelmişler. Kırsaldan gelenlerin birçoğu geldikleri zaman ne kentli olabilmiş ne de köylü. Köy, kent kültürü arasında kalan site sakinleri hasletlerini, düşlerini, kaygılarını, acılarını, sevinçlerini, sokak düğünlerini yaşadılar. Anadolu kasabası izlenimi uyandıran site, 1990 sonrası arabesk kültürden kopuşlarla İzmirli olma kimliğine her geçen gün biraz daha yaklaştı. Her şeyin ilacı olan zamanla, kente entegre oldu, sıradanlaştı.

Site yönetiminin, site sakinleriyle siteyi daha da güzelleştirme çabası içine olmaları, özveriyle çalışmaları sonucunda, site, her geçen gün daha da seçkinleşmekte.

29400 metre karelik bir alanda zeytin, çınar ağaçlarının gölgesinde havuzu, parkı, çocuklar için basket, futbol, voleybol sahası, çocuk bahçesi gibi sosyal tesislerinin olduğu, metroya, otobana yakınlığı, İzmir’in hiçbir bölgesine ulaşım sorunun olmadığı, Bornova’da adından söz ettiren, bölgeye adını veren bir site Adil Demir Sitesi…

Savaştepe köprüsünden geçen trenler / Sel olur İzmir’e akar / İzmir’in denizi kız, kızı deniz / Sokakları hem kız hem deniz kokar. (Atatürk’e Ağıt şiirinde Cahit Külebi)

İnsan Yaşadığı Yere Benzer
İlhan Soytürk
Yazarımız Kim ?

İlhan Soytürk