Sayfa Yükleniyor...
Atasözleri kültürümüzün bir parçasıdır. Bizi, bize anlatır.
“Ekmeği ekmekçiye ver bir ekmek de üste ver” işi ehline vermeyi en güzel açıklayan bir söz...
Adam kayırmacılık, senin-onun- benim adamım olmak, özel ve hizmet sektöründe kalitesizliği, birçok sorunu beraberinde getirir. Genelde iş emanet ehline verilmez de ehil olmayana emanet edildiği için sorunlar yaşanır.
Liyakat Arapça kökenli bir sözcük olup bir kişinin görev ve sorumluluğu üstlenebilmesi içi gerekli yeterlilik, bilgi, beceri ve temel değerlere sahip olması anlamı taşır. Bir kimsenin bir işi başarabilmesini sağlayan nitelikli, layık ve yeterli olmasıdır. Verilecek ücret ne olursa olsun her iş uzmanına yaptırılmalı.
Liyakat özellikle iş dünyasında önemli bir kavram... Bir pozisyona veya unvana gelmeden kişisel ilişkiler, kişinin işi iyi yapabilme kapasitesi göz önünde bulundurulmalı. Liyakat sistemi sağlandığında kurumlar daha verimli çalışır.
Liyakatsiz kişilere iş yaptırmak genellikle birçok soruna yol açar. Bu durum verimliliği, içeriği düşürebilir, hatta geri dönülmez zararlara neden olabilir. Böyle birinin bir görev üstlenmesi her şeyi olumsuz etkiler. İşi bilmeyen kişi daha çok hata yapar. O kişiler, plansızlık ve kargaşaya, verim kaybına, kalite düşüşüne, iş yükünün artmasına, sürecin kaotik hale gelmesin neden olur.
Bu kişilerle çalışmak çeşitli zorluklara ve sıkıntılara yol açar. Bu durum ekibin içindeki uyumdan her şeyin kalitesine kadar birçok alanda olumsuzluklara neden olabilir.
Liyakatsiz olanlara organizasyon yaptırılması, etkinliklerin ve katılımların zayıf olma riskini büyük ölçüde artırır. Organizasyonun tüm adımlarını ayrıntılı şekilde yapmakta zorlanır. Aceleyle eksik kalmasına neden olabilir.
Organizasyon yaparken zaman yönetimi, liderlik gibi önemli unsurlar gerekir. Organizasyonun kalitesi, başarısı, yönetim ve yürütülmelere dayanır.
Yaşamın içinde, her anında, her alanında liyakat olmalı, olmak zorunda…
Ben yaptım oldu, en iyi bu şekilde olur, bundan güzeli olmaz, eksiklerimiz oldu ama gelecek sefer daha iyisini yaparız gibi savunma mekanizmaları geliştirerek kendi becerisizliklerini görmezden gelir liyakatsiz kişiler.
Kitap Fuarı ehil insanların organizasyonunda olsaydı daha mı farklı olurdu sormak gerekir.
İZKİTAP’ın yaptığı fuarcılık organizasyonunda katılımcısından, ziyaretçisine kadar kimse memnun olmadığı bir kez daha görüldü. İZKİTAP can çekişiyor, her yıl katılım bir önceki yıla göre azalıyor. Bir örnek vermek gerekirse bu yıl okul yayıncılarının katılmayışını, katılan firma sayısının azlığını sorgulamak gerekir. Zararla kapattığı bir fuara yayıncının neden gelmediği sorgulanmalı.
Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi kitap fuarları kitap satışlarının yapıldığı yerler değil. Oralarda fuarlar kitap, yayın tanıtımı için yapılır. Bizde tam tersine, yayıncı ürettiği kitapları kitap fuarında satmak için fuarlara katılır. Okuyucu da bu pazarlamadan yararlanmak, bazı etkinlikleri dinlemek için gelir. Yayıncılar da okuyucular da İzmir Fuar alanındaki organizasyondan memnun değiller. Bu organizasyonu yapanlar bunun farkında değiller mi, farkındaysalar neden gerekli önlemler alınmaz koskocaman bir soru işareti. Zamanında yeterli tanıtımın yapılmaması, ulaşım zorluğu gibi sorunların giderilememesi Kitap Fuarı organizasyonunun kan kaybetmesine neden oluyor. Her yıl bir önceki yılı aratıyor. İzmir gibi bir metropol bunu hak etmiyor.