Söz Demi - Hayyam


  • Oluşturulma Tarihi : 04.10.2023 05:36
  • Güncelleme Tarihi :
Söz Demi - Hayyam yazının resmi

Türklerde meyhane kültürü yoktur. İstanbul’un fethiyle birlikte Osmanlı’ya meyhane kültürü Bizans’tan geçmiş. Şarap satma ehliyetine sahip olan, şarabın yanında balıkla veya etle pişirilen veya baklagillerden hazırlanan yemekler servis edilen içkili mekânlar. Osmanlı’nın her döneminde içkinin yasak olmasına rağmen fetih sonrasında, gayrimüslimlerin kültürü haline gelen meyhanelere belli yaptırımlar yapılsa da yine de tavizler verilmiş.

Günümüzde tavernalara meyhane dense de meyhane kültürüyle taverna kültürü aynı değil. Tavernada genelde yüksek volümlü müzikler, gürültü kirliliği, abur cubur yiyeceklerle içki içilen yerlerdir.

Meyhane kültürü farklıdır. Meyhanelerde genelde soğuk meze türü yemeklerle başlanır, işini bilen barba (meyhaneci) acele etmeden masaya mezelerini sunar. Meyhanede genelde rakı veya şarap içilir. Rakı içmenin de adabı vardır. Aydın Boysan’ın söylemiyle “Sallanan masada içilir ama sallanan adamla içilmez.” Rakı güneş battıktan sonra, yavaş yavaş, muhabbet eşliğinde içilir. Masada yaşça en büyü kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri kaldırılmaz.

Meyhane yenilip içilen yer değildir. Meyhanede herkes birbirini tanır. Muhabbet anında biri şiir okur herkes onu dinler, şarkı söyleyen olursa herkes onu dinler.

Metin Akpınar, “Meyhanede şerefsizlik olmaz, neden ilk kadeh şerefe kaldırılır bilir misiniz? Bu sofrada konuşulan bu sofrada kalır. Herkes birbirini yarın satmaz, sarhoş olmak için içki içilmez, sohbet muhabbet için içilir” der.

Ekonomik koşulların gittikçe zorlandığı günümüzde birçok ilde olduğu gibi İzmir’de işletmeler içeceğini kendin getir, usulüyle müşterilerine hizmet vermekte. Buna direnen ve hala meyhane olarak kalabilen İzmir’de çok az işletme var. Akla gelenler Eşrefpaşa’da eskiden Akif baba olarak bilinen Meyhane 1923, Mithatpaşa’da Nihat Baba’nı yeri olarak bilinen Tulumbalı Meyhane, Kahramanlar’da Dargeçit, Basmane’de Hayyam...

Hayyam, Basmane’de altı masalık küçük bir mekan. Bakmasını bilen gözler için gerçek bir meyhane. Hayyam’a girdikten sonra bir eve gelmiş hissi uyandıran, salaşlığının yanında insanı cezbeden havası var. Meyhane, işte bu dedirten bir mekan. Sanki kırkı yıllık dost evindeymiş hissine kapılırsınız. Hayyam popüler bir meyhane değil, iyi ki popüler değil, doğallığını koruyabilerek meyhane geleneğini sürdürebilen yerlerden birisi. Garsonu, ocakçısı, komisi olmayan Hayyam’da Barba, işini bilen Nihat Usta mezeleri önünüze azar azar getirir, abur cubur şeyler sunmaz. Hayyam’da tüm mezeler damakta iz bırakan, böyle olmalı dedirten bir lezzete sahip. Favası, piyazı, karışık ot tabağı, patlıcandaki yoğun is ve köz tadı üst seviyede bir lezzet deneyimi sunar, beyin tabağı ayrı bir lezzet.

Ara sıcak kapsamında pirzolası, köftesi, Arnavut ciğeri ana yemek olarak her biri ayrı lezzet.

Hayyam’da masalar birbirine çok yakın olmasına rağmen kimsenin diğer masadakileri rahatsız etmeden sohbet edebildiği bir mekan. Mide ve beyin keyiflendikten sonra masalar arasında doz aşılmadan karşılıklı paslaşarak güzel sohbetler olur. Demokratik bir ortamda, evrensel ve kişisel fikirler ortaya getirilir. Boşalan kadehlere muhabbet eşlik eder. Tüm bunlar yaşanırken kendi halinde bir barba olan Nihat Usta da bazen bu hoş sohbete kadehiyle eşlik eder.

Makul seviyede duyulan müzik sesi, muhabbetin koyuluğunda kaybolur, bir iki nefeslik susuşlar sırasında inleyen nameler tekrar gün yüzüne çıkar, anasonun buğuna karışır.

Hayyam, içkiye tahammüllü olan, içmesini, sofra adabını, paylaşmayı bilen, egoist olmayan, beyinsel alışveriş yapabilenlerin içtiği bir meyhane. Meyhaneden öte bir dost meclisi.

Anasonunuz çoğalsın…

Söz Demi - Hayyam
İlhan Soytürk
Yazarımız Kim ?

İlhan Soytürk