2

Yeni Yüzyıla Girerken Cumhuriyet


  • Oluşturulma Tarihi : 01.11.2023 06:09
  • Güncelleme Tarihi :
Yeni Yüzyıla Girerken Cumhuriyet

Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde, ilelebet yaşaması için köklü değişimlere gerek vardı. Mustafa Kemal Atatürk, yaptığı devrimlerle bu topraklarda bilme inanan, akılcı, özgür düşünen yurttaşların yaşadığı bir ulus yaratmak istedi.

Sınıf farklılıklarını ortadan kaldırdı (ağalar, beyler, varsıl, yoksul) kanun önünde kadın ve erkeğin eşitliği, din ve devlet işleri birbirinden ayrılması, devlet yönetiminin tek kişinin kararlarına bağlı olmaması için çok partili sisteme geçişle yasama, yürütme, yargıya göre kararlar alınması için yasal değişiklikler yapıldı.

***

Cumhuriyetle yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü, dilekçe hakkı, konut dokunulmazlığı, basın özgürlüğü hakkı gibi haklar anayasayla güvence altına alındı. 

Dış politikada yürüttüğü denge siyaseti de cumhuriyetin kazanımları arasındadır. Akılcı, barışçı politikayla uluslararası camiada saygın bir yer edindi genç Türkiye Cumhuriyeti…

Milletler Cemiyeti’nin bir Temmuz 1932’deki toplantısının tek gündem maddesi vardı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyetine Katılma Biçimi.” Katılma prosedürü bir yana bırakılarak örgüt tarafından Türkiye Cumhuriyeti üyeliğe davet mi edilecek, yoksa diğer ülkeler gibi başvuru dilekçesi vermesi mi istenecekti?

***

Gazi Mustafa Kemal, “Başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılırız.” dedi. Milletler Cemiyeti, “Başvurma zorunluluğunu” uygulamaktan ilk kez vazgeçti ve 43 üyenin oybirliğiyle, Türkiye’nin topluluğa davet edilmesine karar verildi.

Üye devletlerin delegeleri Türkiye’nin davet edilmesini savunan coşkulu konuşmalar yaptılar. Genel Sekreteri Sir Eric Drummond, Milletler Cemiyeti’nde alınan davet kararını Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a gönderdiği bir mektupla bildirdi. Bu davet üzerine Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne katılmayı kabul etti. Yıl 1932.

***

Türkiye Cumhuriyeti devleti sıradan bir devlet değildir. Yıkılmış, parçalanmış yok olmuş, sömürge devlet olmaya yüz tutmuşken imparatorluk, o imparatorluğun küllerinin üzerine kurulmuş ulus bir devlettir Türkiye Cumhuriyeti. Kurucusu da Mustafa Kemal Atatürk. Yüzyılın dâhisi, ön görüleriyle birçok mazlum ülkelerin bağımsızlığına kavuşmasına örnek olmuştur. Zaman içinde cumhuriyetin temel değerlerinden sapmalar olsa da çatlak sesler çıksa da Atatürk’ün sözüyle “memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.” Tüm bu koşullar altında yurttaş olarak laik, çağdaş, ulus devletler seviyesine çıkmamız için Mustafa Kemâl ve arkadaşlarının bize kazandırdığı cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılında, cumhuriyet sevdalıları, büyük bir coşkuyla cumhuriyetin yüzüncü yılını kutladı.

Şu unutulmamalı ki bugün bir makamda, yönetiminde söz sahibi olanlar bunu cumhuriyete ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu.

***

Cumhuriyet, cumhuriyet gibi yaşamamızı ister. 

Bu ülkede, kentte, kasabada yeri ve zamanı gelince cumhuriyetin kazanımları üzerine söz söyleyen yöneticiler, belediyeler, parti başkanları, partililer… Her yıl, içi boşaltılmış, kısır döngü, kuru sözlerle yapılan cumhuriyet kutlamalarının dışında bu yıl, daha görkemli kutlamalar yapıldı, bu görmezden gelinemez ama Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve cumhuriyetimizin kazanımlarına yaraşır büyüklükte ulusal, uluslararası camiada, Birleşmiş Milletlerde, ses getirecek, bir kutlama ya da bir anıt yapıldı mı sormak isterim? Yapıldı da haberimiz mi olmadı? Birçok yurttaş gibi bu aymazlık beni de derinden yaraladı.

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Yeni Yüzyıla Girerken Cumhuriyet
İlhan Soytürk
Yazarımız Kim ?

İlhan Soytürk