FETÖnün darbe girişiminden sonra maalesef yeni yeni kahramanlar ilan edilmeye başlandı. Doğu Perinçekler, İlker Başbuğlar vs. Dünü çok çabuk unutuyoruz. Dünden bir türlü ders almayı beceremiyoruz. Yeni bir düşmanımız olurken hemen eski düşmanlarla dost olma yolu birileri tarafından açılıyor.
FETÖnün Türkiyede hakkına girmediği kimse kalmadı. Solcusundan, sağcısına, milliyetçisinden, dindarına, sivil vatandaşından üst düzey devlet yöneticilerine kadar bu kalleş örgüt herkesi mağdur etti ve bununla birlikte İslamı, Müslümanları lekeledi ve maalesef bu leke çok çabuk geçecek gibi de değil. Biz İslama tehdit diye, kafa kesmeleriyle, insan yakmalarıyla bilinen IŞİDi, Hizbullahı konuşurken şimdi karşımızda İslamın ve Müslümanların izzetine, onuruna, haysiyetine IŞİDten daha çok zarar veren ve maalesef İslama zulmeden yeni bir terör örgütü var, FETÖ.
Ama FETÖ ortaya tüm pislikleriyle çıktı diye bu ülkede başta Müslümanlar olmak üzere kendileri dışında her kesimi yok sayan Kemalistleri yeniden kahraman ilan etmeyelim. Bakıyorum günlerdir yeniden Kemalizm ruhu bir şekilde topluma aşılanmaya çalışılıyor ve buna bizim mahalle sessiz hatta neredeyse destek verecek.
Halk TVde birileri çıkıp Recep Tayyip Erdoğan Kemalistlere dua etsin, biz olmasak darbe başarılı olacaktı diyecek kadar yüzsüzleşebiliyorlar. Hangi Kemalisti darbeye karşı özellikle ilk günlerde meydanlarda, tankların, tüfeklerin karşısında gördük? İzmirde bile bunlar sokağa çıkmadı. 81 ilden her kesimden insan meydanlardayken, Doğu ve Güneydoğuda istisnasız tüm Kürtler darbeye karşı gece gündüz sokakları inletirken biz nerede kaç Kemalisti gördük?
Temmuz direnişinde bu ülkenin sahici sahibi olan halkın kanı sokaklara dökülmüşken, tanklara, tüfeklere, hainlere karşı bir varlık-yokluk mücadelesi veriliyorken sahil ve plajlarda sadece Kemalistlerin ayak izleri vardı. İstanbulun bazı semtlerinde 15 Temmuz gecesi sadece onlar tanklara selam durdular. Eminim ki; Allah muhafaza darbe başarılı olmuş olsaydı ertesi gün sokağa çıkıp Yaşasın ordu, en büyük asker bizim asker sloganlarını da onlar atacaktı.
Çünkü onların vatan, millet diye bir dertleri yok. Onların bu milletin namusunu, izzetini, onurunu, dinini düşündükleri yok. Onlar için AK Parti ama özellikle Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığından daha önemli bir şey yoktur ve Erdoğanın devrilmesi, milletin gönlünden silinmesi için her yol mubahtır. FETÖden sonra belki FETÖ kadar onlar Makyevelizmin Türkiyedeki bir diğer temsilcileridir.
Bu örgütle mücadele kapsamında OHALin vermiş olduğu olağanüstü yetkilerle TSKda çok tarihi ve hayati reformlar yapılıyor. Bu reformlar Türkiyenin hem sivilleşmesine hem de daha çok demokratikleşmesine elbette çok ciddi katkılar yapacaktır. Ama her şeyden önemlisi halk belki bu vesile ile hak ettiği yere çıkabilecek yani ülke sathında olduğu gibi devlette de hâkimiyet vasfını yeniden elde edecektir. Fakat bundan rahatsız olan FETÖnün Ergenekon davalarında mağdur ettiği kişiler var. Balyoz davalarında FETÖnün kurbanı olmuş kişiler bu reformlara karşı çıkıyorlar.
Her darbeye öncülük, liderlik eden ordunun halk iradesine karşı meşru olmayan gücünün bu şekilde bertaraf ediliyor olması onların da canını FETÖ kadar yakmış durumda. Erdoğanın, TSKnın başkomutanı olması ve TSKnın Cumhurbaşkanlığına bağlanması tavsiyesi onların canını çok sıkmış gibi görünüyor.
Geçenlerde bir TV programında konuşan eski Genelkurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ çok moralsizdi. FETÖ darbesine karşı çıkıyor ama ağız tadıyla bir 12 Eylül yapamayacak mıyız? dercesine de hayıflanıyor. Belki kendileri zamanında AK Partiye karşı darbe yapamadıklarından, ordu içinde kendileri FETÖnün darbesini yediklerinden dolayı o hevesleri kursaklarında kalmış ve şimdi ağız ucuyla 15 Temmuzu kınamakla birlikte 15 Temmuzun başrollüğünü FETÖye kaptırdıkları için de belli ki ayrıca rahatsız olmuşlar ve her yere mesaj vermekten, hala silah bizde demeyi ihmal etmiyorlar.
Ergenekon ve Balyoz belki de söylendiği gibi masum ve haksız davalar değil. Aslında iyi bir okuma yapıldığında TSK içinde yıllarca süren bir Kemalizm ile Gülenizmin (FETÖ) güç ve hegemonya mücadelesi vardı. Cumhuriyetin varisliğine ve bekçiliğine soyunan Kemalizm yaklaşık 50 yıl sonra yani 1970lerden itibaren ordu içinde yeni bir rakiple karşılaşacaktı ve bu rakip yani FETÖ AK Parti iktidarına kadar zaten kök salacaktı.
Ordu AK Partiyi ve Recep Tayyip Erdoğanı tasfiye etmeden önce kendi içinde bir tasfiye ve savaşa girişti. Ya Kemalistler FETÖyü yenecek ve asırlık hegemonyasını sürdürecekti ya da FETÖ kumpaslarla Kemalizmi ordu içinde yenecek ve taht mücadelesine girişecekti. Yani eminim ki Kemaliz başarılı olsaydı Ergenekon ve Balyoz belki daha şiddetli gelecekti. Ama FETÖ başarılı oldu ve onların Ergenekonu ve Balyozu gerçekleşti.
Onun için 15 Temmuz sonrası evet Ergenekon ve Balyoz sanıkları konuşup FETÖ tehlikesini anlatsınlar ama lütfen onların bir kez daha aba altından sopa göstermelerine de müsaade etmeyelim. Evet, FETÖye karşı mücadele en sert şekliyle devam etsin ama yeni Çetin Doğanlara da izin vermeyelim. Türkiyenin Donald Trumpu sayılacak Perinçekzadeleri başkahraman yapmayalım.
Bir musibet bin nasihatten evladır ama biz nice musibetleri atlattık. 15 Temmuz inşallah milat olur ve içerden yeni bir musibetle karşı karşıya kalmayız. Çünkü başta ABD ve AB olmak üzere tüm uluslararası güçler ilke kez Türkiyeye karşı bu kadar net tavır aldılar ve artık açıktan Türkiyeye karşı pozisyon alacaklar. Yani karşımızda bu kez gerçekten çok azılı bir düşman var.
Bu kez gemileri çok sağlam yakmamız lazım. Gemileri yakıp Büyük Kumandan Tarık Bin Ziyadın ifadesiyle Arkamızda düşman gibi deniz, önümüzde deniz gibi düşman var demeliyiz. Düşmanın silahı, teçhizatı boldur ve bizim için ancak sabır ve sadakat kalmıştır. Allah ülkemizin ve halkımızın yardımcısı olsun.