Asıl İşimize Bakmalıyız!


  • Oluşturulma Tarihi : 25.11.2016 09:25
  • Güncelleme Tarihi :
Asıl İşimize Bakmalıyız! yazının resmi

 

Türkiye’de şu an acayip şeyler oluyor. Çoğu kez hızına yetişemediğimiz bir gündemimiz var. Türkiye AB ilişkileri sürekli bir kriz içerisinde.  Cumhurbaşkanı’nın “Şanghay Beşlisi’ne de katılabiliriz” şeklindeki ifadesi eski bir tartışmayı yeniden başlatmış oldu. Sınırımızda sürekli yeni gelişmeler ve doğrudan bizi etkileyen sonuçlar doğmakta. Diğer yandan Halep’te son yılların en büyük katliamı yapılıyor ve bu hususta Türkiye kamuoyu hayret verici bir sessizlik içinde. HDP’li siyasetçilerin görevden alınma ve tutuklanma işlem ve süreci devam ediyor. 

Ayrıca hafta içinde Türkiye’nin son yıllarda yaşamış olduğu çok ciddi ama bir o kadar da mübalağalı tartışması olan “erken yaşta evlenip hapse giren” bireylerin mağduriyetini gidermek için AK Parti tarafından Meclis’e verilen yasa tasarısının en son hükumetin geri adım atmasıyla iptal edilmesi derken bakalım önümüzdeki günlerde belki bu yazıya dâhil edemediğim daha neler olacak!

Öncelikle Hükumeti tebrik etmek lazım. Çünkü yapılan bir hatadan sonra gelen eleştirileri dikkate alarak geri adım atmak, muhatapları dinleme basiretini göstermek erdemdir. Bunun her önemli mes'eleyi çözmede akl-ı selim davranmamıza vesile olmasını temenni edelim. Hatada ısrar etmek yeni hatalar meydan verecektir. Zaten Cumhurbaşkanı’nın da uzlaşılması yönünde bir talimatı olmuştu. Bunlar iktidar ile muhalefet arasındaki diyalog zeminin kuvvetlenmesi için önemli fırsatlar. 

Şunu ifade etmek lazım; muhalefet yine birçok olayda olduğu gibi bu son yasa tasarısı tartışmasında da olayı çarpıtmasını ve kamuoyunu yanıltmasını bildi. Bu yasanın içeriğinin çok doğru olduğu anlamına elbette gelmiyor. Fakat muhalif kanalların yaptığı özellikle “tecavüz meşrulaştırılıyor” söylemi adeta bir iftiraydı. 

AK Parti iyi niyetle yaklaşmış olduğu bir hadiseyi maalesef önce kendisinin kamuoyunu aydınlatamamasınayasa tasarısının anlaşılmayan, net olmayan ve farklı yerlere çekilebilecek diline sonra da muhalif kanalların art niyetine kurban etti. Belki çözüm bekleyen bir sorun; ama böyle bir çözüm, çözüm olmayacağı gibi beraberinde yeni sorunları da doğuracağı ihtimaldi. 

Neyse ki kısa zaman için uzlaşılması sayesinde bu hatadan dönüldü. Şimdi Türkiye’nin çözmesi gereken daha önemli mes’eleleri var. Sınırımızda yaşana gelişmeler gibi, Doğu ve Güneydoğu illerimizde kayyum atanan tüm belediyelerin halka hizmet edip etmediklerinin takip edilmesi ve denetime tabi tutulması gibi. Bölgede PKK ile girişilen çatışma sürecinin doğurmuş olduğu yıkım ve tahribatın en kısa zamanda giderilmesi ve sosyo-ekonomik sorunların çözülmesi gibi. Bölgede her açıda çok ciddi problemler ve eksiklikler kendini belli ediyor. 

HDP’li belediyelerin yaratmış olduğu yatırımsızlık ortamı ve beraberinde gelen hendek girişimi halkın hayatını zorlaştırmakla beraber şehirlerin tüm tarihi, kültürel ve sosyal mirasını da yok etti. Burada devletin tez zamanda hem merkezi idare ile hem de atadığı kayyumlarla yerel yoldan halkın yanında olduğunu göstermesi lazım. Halk ve hayatları yeni bir boşluğa atılmamalı. Görevden almaların ve kayyum atamalarının ideolojik bir politikanın değil, hizmet etmemenin ve terör örgütüne yardım ve yataklıkta bulunmanın bir neticesi olduğu pratikte gösterilmelidir. 

Kürt mes’elesinin sosyal anlamda tamamen çözülmesi ve bitmesi için gerekli olan 2 ortamdan biri olan ‘halkın HDP ve PKK’dan çok net bir şekilde uzaklaşması ve onlara karşı cephe alması’ gerçekleşmiş durumda. Devletin de halka sahip çıkarak bunu daimi hale getirmesi lazım. İkinci ortamda elbette anayasa değişikliği ve bunun usulüne göre ve var olan gerçekleri göz ardı edilmeden yapılması şeklinde olacaktır. 

Yapılacak yeni anayasa bugün ve gelecek için olacağı kadar aynı zamanda geçmiş için de yapılmak ve geçmişe hitap etmek zorunda. Çünkü mevut ve eskimiş tüm anayasalar Türkiye’nin kemikleşmiş sorunlarını oluşturdu ve büyüttü. Her bir anayasa mevcut problemleri çözmek yerine derinleştirdi. Bu nedenle yapılacak olan yeni anayasa 90 yıllık kronikleşmiş mes’eleleri çözmesi gerektiği gibi bundan sonra herhangi bir geniş çaplı probleme de alan açmaması lazım. Eğer eski sorunları çözmeyecek ve yeni sorunlar doğuracaksa kim eliyle ve nasıl yapıldığının da bir kıymeti kalmayacak ve eski anayasalardan da farkı olmayacaktır. Bu anayasanın gerçek manada halk anayasası olması lazım. Türkiye için yeni bir nefes olması gerekiyor ki ilerlerken takılmadan ve duraksamadan gidebilelim.

Asıl İşimize Bakmalıyız!
İsimsiz Köşe
Yazarımız Kim ?

İsimsiz Köşe