Bir Öldüğümüzde Bin Doğuyor muyuz?


  • Oluşturulma Tarihi : 14.10.2016 07:51
  • Güncelleme Tarihi :
Bir Öldüğümüzde Bin Doğuyor muyuz? yazının resmi

PKK siyasi cinayetlere başladı ve ardı ardına da devam ediyor. Bölgedeki herkesi hedef haline getirmiş durumda. Kendine muhalif olduğunu düşündüğü veya kendisinden farklı düşünen herkesi öldürmekten zevk alan ve vahşiliğiyle her geçen gün yeni bir nam elde eden PKK “bu şekilde özgür ve bağımsız Kürdistan’ı kurabileceğini sanıyor!”

AK Parti’nin tüm mevcut ve eski yöneticileri, üyeleri hatta seçmeninin tamamı şuan bölgede PKK’nın baskısı ve tehdidi altında. Evet, 40 yıllık Kürt mes’elesinin PKK tarafından getirildiği son nokta burası. Bir zamanlar devletin Kürtlere yaşattığı ne varsa şuan PKK yaşatıyor. Değişen devlet bu kez PKK’ya karşı bunun mücadelesini yani Kürtleri ona karşı koruma görevini bir şekilde sürdürüyor.

Zaman değişti de Kürtler için pek bir şey değişmedi. Kürt olmak her zaman suç oldu. Kendi tercihleri olmayan milliyetleri, dilleri, kültürleri hep onlara “ayak bağı” oldu. Sonra PKK diye bir örgüt çıktı. Onlara gelecek ve huzur vaat etti. Devlete karşı onları kendine mecbur bıraktı. Aksi durumda ne mi olacaktı? Çocukları kaçırılacaktı, çocukları, eşleri öldürülecekti. Malları yağmalanacak, evleri, köyleri yakılıp yıkılacaktı.

Peki, bunların hiçbiri olmadı mı? Hepsi oldu hatta fazlasıyla. PKK Kürtlere, bize asırlık cehennemler yaşattı ve hala yaşatıyor. Yıllarca devletin zulmü ile PKK’nın şiddeti arasına sıkışan Kürt biçare kaldı, kendine, çocuğuna, evine, yurduna, diline, kültürüne, inancına bigâne kaldı.

Doğu’da yaşamak çok güzel ama hiç kolay değil. Orada her şeyi göze alabilenler yaşayabilir. Kumsallarda, sahillerde, rezidanslarda, İstanbullarda, adalarda, yaylalarda haberleri okuyup “aman canım Kürtler de PKK’yı desteklemeseydi, onlar da hep hain bunu hak ediyorlar” demek inanın çok kolay ama hiç sahici ve dürüstçe değil.

Bir gençlik PKK tarafından yok edildi. Bir nesil inancından, kültüründen, geçmişinden ve geleceğinden kopartıldı. Kürt’ün en illet afyonu şuan PKK olmuş durumda. Ama bu halkı onların elinde korumak ve almak için kim ne yaptı sorusunu sormak da hakkımız olmalı. Hangi STK hangi çalışmayı yaptı? Hangi cemaat-cemiyet-tarikat gençlerin elinden tuttu? Hangi holding, şirket oraya bir yatırım yaptı? İş yerime zarar gelecek korkusuyla Doğu’ya bir çivi çak(a)mayan patronlar her gün çocuklarını PKK’ya kaptıran dahası canlarını öne süren ve kendi ırzlarını, dinlerini koruma mücadelesi veren Kürtlere “PKK’dan niçin korkuyorsunuz”dersi vermekteler.

Sabah akşam lüks araçlarla gezenler, bir mekandan diğerine korumalarla geçiş yapanlar; her akşam evin giderken acaba şimdi ensemden bir kuşunla vurulur muyum korkusunu yaşayan ve çoğu kez kapısında, çocuklarının gözü önünde vurulan Kürt’e “korkma, yanındayız” derler.

Evet, bunlar orada yani ora denilen, ora yapılan Doğu’da bir kişi öldüğünde güya “bir ölür bin doğarız” diyenler aynı zamanda. Orada bin de öldük, milyon da öldük henüz bir bile doğmadı, doğurmadı kimse!

Vatanseverlik güzel ama sahici ve samimi olanı daha güzel. Milliyetperver olmak hoş ama ayrım yapmadan herkesi kapsayanı daha hoş. Sevmek, sevilmek çok harika ama Kürt’ü de içine aldığında daha harika. Mertlik iyi bir şey ama düşmana karşı kanıtlandığında daha anlamlı olur. Ölüm güzel ama güzel ölenleri anlamak, acıya, zulme karşı mücadele ederken ölenleri anlamak ayrı güzel.

Ne geldi aklıma biliyor musunuz? Vatanseverlikte zorunlu Doğu görevi getirilse de kimin ederi nedir görsek? Ya da bu görevde samimi vatanseverleri ve mücadele edecekleri görsek diyorum? Hani bir ölünce bin doğsak diyorum? Fena mı olur?

 

Bir Öldüğümüzde Bin Doğuyor muyuz?
İsimsiz Köşe
Yazarımız Kim ?

İsimsiz Köşe