Celal Bayar’ı Dinliyorum Ağzım Açık!


  • Oluşturulma Tarihi : 07.10.2016 09:28
  • Güncelleme Tarihi :
Celal Bayar’ı Dinliyorum Ağzım Açık! yazının resmi

İsmet Bozdağ’ın kaleminden ‘Bir Darbenin Anatomisi’ adlı kitapta Celal Bayar ile yapılan konuşmaları okuyorum. Celal Bayar’ın Adnan Menderes’in sağ kolu ve fikir arkadaşı olduğu söylenir. Kendisi de son anda ipten dönmüştür. 27 Mayıs darbesinin en önemli görgü tanıklarından biri de hiç şüphe yok ki Celal Bayardır.

Celal Bayar bu kitaptaki konuşmalarında çok ilginç bilgi ve kanaatler paylaşıyor. Kimisi yeni duyduğumuz veya hiç gündemde olmayan şeyler, kimisi ise 'Celal Bayar gibi biri bunları nasıl söyler’’ diye inanmak istemediğimiz ve hayret ettiğimiz cümleler. C. Bayar’a göre 27 Mayıs darbesi bir ihtilal değildir. Bunu ihtilalin kelime manasından yola çıkarak ifade ediyor ve ekliyor ihtilal olabilmesi için; ‘’mevcut devlet statüsünü temelinden değiştiren bir fikrin olması lazım.’’ Bir tefekkür kaynağı ve bu tefekkür kaynağının beslendiği bir halk tabanı olmalı. İktidara kendi fikrini uygulamak, devlet-vatandaş münasebetlerini yeniden çizmek gerekir ihtilalde. Celal Bayar’a göre 27 Mayıs’ta bunların hiçbiri yoktu. Bunu kısmen kabul ettiğimizi ifade edelim. Evet, bir ihtilal değildi. Aslında ihtilal olmaya yakındı. Halk hareketi olmaması veya halk desteğinden yoksun olması ve siyasal-sosyal yapıya etki etmekle beraber kökünden değiştir(e)memiş olması ve aynı zamanda ekonomik sisteme pek müdahale edememiş olması Celal Bayar’ı haklı çıkarabilir.

Aynı kitapta Celal Bayar 27 Mayıs’ın aynı zamanda bir ‘’hükümet darbesi’’ olmadığını da savunuyor. Yine kelimenin yani hükümet darbesinin manasından hareket ederek bu kanaatini belirtiyor. 27 Mayıs cuntasının ‘’kimseye karşı olmadığını ve iktidara oturmaya da gelmediğini’’ beyan eder. Bu satırları okurken Celal Bayar’ın Adan Menderes’in ‘’kimseye karşı gelmediler’’ diye savunduğu kişilerce idam edilmesini unuttuğunu veya önemsemediğini düşündüm. Ne demek hükümet darbesi değil? Yine Menderes ile birlikte Hasan Polatkan’ı ve Fatin Rüştü Zorlu’yu kim ne için idam etti? Hükümet darbesi dediğimiz şey; devletin emrindeki resmi kuvvetlerden herhangi birisinin mevcut hükümeti devirmesi ve iktidara el koyması değil midir? İhtilalden ayrılan tek yanı halk hareketi veya halk destekli olmamasıdır. Devamında 1961 anayasasının 27 Mayıs darbesinin bir ürünü ve düşüncesi olduğu tezini de kesinlikle reddediyor. Bunu söylerken dayanak noktası da şu: ‘’ Türkiye’de Osmanlı’dan kalma bir gelenek vardır. Bu gelenek şudur; devlet yönetimine hem ordu hem de medreseler(bugünkü üniversiteler) şerik olmaktadırlar. 1924 devrim anayasası da bu şerikliği bilfiil ortadan kaldırmış olmasına rağmen 1960’a kadar bilkuvve devam etmiştir.

Şimdi gelelim ilginç bilgilere. 27 Mayıs darbesini yapan subaylar darbe gününün sabahı üniversiteyi temsil eden bir ‘’Profesörler Kurulu’nu’’ davet etmişler, yani öteki ortağın düşüncesini merak etmişlerdir. Üniversiteli profesörler darbeye onay verip desteklemişler. Asıl amaçlardan birinin de 1924 anayasası ile etkileri ortadan kaldırılan üniversitenin bu darbe ve anaysa ile yeniden eski gücüne kavuşma isteği. Buraya kadar her şey tamam. Ama Celal Bayar 1982 anayasası ile kurulan YÖK sayesinde her şeyin yoluna girdiğini ve üniversitelerin YÖK çatısı altında bilim için çalıştıklarını ifade ediyor ve ekliyor; ‘’üniversiteler artık devlet yönetimine karışmıyorlar.’’ Ama 27 Mayıs’ın ürünü olan ve 12 Eylül ile beraber varlığını daha da güçlendiren, etkisini artıran MGK gibi bir kurula bir eleştiri getirmiyor. Aynı zaman medrese kültüründen gelen üniversitelerin hangi darbeyi yaptıklarını da bilmiyoruz!

27 Mayıs darbesi için herhangi bir intikam ve hesap sorma duygusunun olmadığını çok net bir şekilde ifade ediyor. ‘’Benim şahsen kimseden sorulacak bir hesabım yoktur’’ sözleriyle doğrusu Adnan Menderes’e nasıl bir yol arkadaşlığı yaptığını gösteriyor.

Celal Bayar’ı Dinliyorum Ağzım Açık!
İsimsiz Köşe
Yazarımız Kim ?

İsimsiz Köşe