Cinayetler ve Bir AK Parti Eleştirisi...


  • Oluşturulma Tarihi : 05.12.2015 09:59
  • Güncelleme Tarihi :
Cinayetler ve Bir AK Parti Eleştirisi... yazının resmi

    Tahir Elçi’nin öldürülmesi üzerine son 10 yılın önemli bir geçeği yüzümüze çarptı. Acı bir hakikati hatırlattı bize. Hrant Dink cinayetinin failleri dışında toplumu sarsan ve etkileyen, toplum içinde ayrılığı, kini ve öfkeyi artıran bireysel ve kitlesel cinayetlerin failleri bulunamadığı gerçeği.

    Tartışılmaya dahi lüzum görmeden şunu herkes kabul etti ve ediyor. AK Parti dönemi Türkiye’de her anlamda değişim rüzgârlarının estiği ve gerçek manada devlet olabilmenin adımlarının atıldığı ve Türk siyasi tarihinin son 90 yılındaki en başarılı dönemi olmuştur. Gerek ekonomide, gerek sosyal ve kültürel hayatta gerek iç siyaset ve dış politikada.. Her konuda Türkiye’yi diplerden alıp yükseklere çıkaran AK Parti’nin acaba yaşanan özellikle Kürt coğrafyasını ve Kürt halkını hedef alan saldırıların failleri konusundaki karnesi ne durumda? 

    Yaşanan her olayda söylem üzerinden ve medyanın da mübalağa, hatta maksimum sabır ve tahammül sınırını aştıran ama reel dünyada bir karşılığı olmayan ‘sözde hedef’ belirleme, milletin vicdanını yaralıyor. Şunu kabul edelim ki; herhalde son yıllarda olduğu kadar irili ufaklı ‘komplo teorilerinin’ üretildiği başka bir siyasi dönem yaşanmadı Türkiye’de. Evet, komplolar gerçek olduğu için komplo teorileri vardır. Fakat var olan komployu ortaya çıkar(a)madığınız sürece sözü edilen komplo teorilerinin de bir anlam ifade etmeyeceğini hatırda tutmak lazım.  

    Devletin vazifesi yaşanan hadiselerin faillerini bulup önce yargı karşısına çıkarmak, adalet çerçevesinde gerekli cezai işlemler yapıldıktan sonra bunu en ince teferruatına kadar olmasa bile genel hatlarıyla kamuoyuyla paylaşmaktır. Başka nasıl milleti ikna edecek, rahatlatacaksınız? Karşılıklı suçlama ve hedef göstermelerle nereye kadar halkın ve önde gelen insanların (Tahir Elçiler’in..) güvenliği sağlanabilecek?

    Gerçekleri konuşabilmek ve halka gerçekleri aktarmak varken; mesela, AK Parti öncülüğündeki devlet neden uzunca bir süredir HDP ve PKK’nın katliamların faili ve sorumlusu suçlamalarına maruz kalıyor? Ya da şöyle soralım: PKK ve YDG-H’ın katliamlarının sorumlusu ve faili neden devlet olur? ‘Katil devlet veya katil AK Parti, katil Erdoğan’ diyenlere kızmak yerine gerçek katiller bulunup yargı önüne çıkarıldığında bu suçlamaların bir anlamı kalmayacak ve iddia, iddia sahiplerinin ellerinde patlayacaktır. Fakat süreç aksi şekilde işlendiği ve devlet ‘yapması gerekeni’ yapmadığı için de bu kez halkın ‘haklı tepki ve eleştirisiyle’ karşı karşıya kalıyor. Devletin kendilerini ve yaşananları ciddiye almadığı, güvenliklerinin sağlanamadığı, halka gerekli bilgiler verilmediği ve bunun neticesi olarak halkın örgütlere mahkûm edildiği en büyük tepki ve eleştirilerdir.

    Devlet, üst üste yaşanan olayları aydınlatmak için üstüne düşeni yap(a)mayınca bu kez bu olayların gerçek failleri olan örgütler ve şahıslar bu durumu koz olarak kullanıp kendi yaptıklarını devlete yıkabiliyorlar. Halk, belli bir süre sonra artık yaşanan kargaşalarda devletten çok devlet karşıtı iddia ve suçlamalara inanır hale geliyor.

    En yeni olaylardan başlayıp geriye doğru bir okuma yapalım. Mesela kısa bir zaman içinde Tahir Elçi olayının faillerinin bulunup bulunmayacağı AK Parti ve devlet için önemli bir sınav olacaktır. Ama 10 Ekim Ankara olayının üzerinden neredeyse 2 ay geçmesine rağmen hala her şey karanlık ve her şey muallak. Failler bulundu mu? Hayır, ama söylem olarak birileri suçlu! Suruç olayının sorumluları bulundu mu? Belli değil, çünkü kamuoyuna bir açıklama yapılmadı. Peki, 5 Haziran HDP’nin Diyarbekir mitingindeki patlamanın failleri? Onlar da bulunamadı. Biraz daha geriye gittiğimizde 2011 yılında Şırnak Uludere (Roboski) olayının failleri devlet içinden olmalarına rağmen bunun bir faturası çıkarılabildi mi? Bu da koca bir maalesef! 34 can ve beden paramparça olmalarıyla ve ailelere ödenecek 70 bin liralık tazminatla olay kapandı. (Tazminat da henüz ödenmedi)

    Evet, bu yazı bir AK Parti eleştirisidir. Çünkü AK Parti bu konuda halka güven vermediği ve halka doğruları anlatmadığı sürece halk da toplumsal olay ve olgular karşısında doğruları konuşmaya ve doğrudan yana olmaya cesaret edemeyecektir. Tahir Elçi olayının failleri bulunamadığı zaman artık Tahir Elçi gibi; PKK’nın hendeklerine karşı çıkan cesur sesler çıkamayacaktır. Tahir Elçi de ‘hendekleri kapatın veya PKK’yı eleştiren öldürülür’ sözü yerine ‘PKK bir terör örgütü değildir sözü ile hatırlanır olacaktır.’  Devletin polisinin yanında devlete güvenen kişilerin katlediliyor olması halkın güvenini zedelemekten başka bir netice doğurmuyor. Medyanın kişileri ‘bir cümleleri’ üzerinden hedef göstermesine ve yargının medyanın bu haberlerinden hareketle önemli kişileri gözaltına almasından halk artık rahatsız olacaktır. (Tahir Elçi’nin yaşadıkları)

    Bu durum AK Parti’nin faili bulunabilecekken faili meçhul olan cinayetler konusunda karnesinin çok zayıf olduğunun göstergesi. AK Parti’nin bu anlamda kendisini düzeltmesi ve bir an önce halka devlet güvenini sağlaması lazım. Aksi takdirde bu ‘zaafiyetten’ beslenenler daha çok olay ve cinayet gerçekleştirir. Failleri belli olmasına rağmen devlet bunu ispatlayamadığı ve failleri yakalayamadığı için her zamanki gibi devlete kalır. Sonra Katil Devlet, ,katil AK Parti ve katil Erdoğan…

Cinayetler ve Bir AK Parti Eleştirisi...
İsimsiz Köşe
Yazarımız Kim ?

İsimsiz Köşe