Son dönemlerde gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekse Başbakan Ahmet Davutoğlu kendilerine yakın medyadan ve yazar-çizer takımından ciddi manada bir zarar görüyor ve onların yaratmış olduğu risklerle karşı karşıya kalıyor. Bu yazar ve çizer takımı tüm yazarlar değil tabi- tamamen menfi duygu ve düşüncelerle sözde Erdoğan ve Davutoğlunu destekliyor görünseler de aslında herhangi bir sorun ve kaotik ortamda, riskli bir ortamda Erdoğan ve Davutoğlunu ilk terk edecek olan da bunlar olacak.
Bakın biz bunun en iyi örneklerini 7 Haziran seçimleri sürecinde gördük. AK Parti iktidardayken, herhangi bir tehlike yokken yağlamalar, ballamalar ardı sıra gelirdi. Ölme pahasına bunlar hükumeti savunurlardı. Paralel yapıyla en iyi onlar mücadele ederdi. HDP ile de PKK ile de
Fakat 7 Haziran sürecine AK Partinin büyük oranda oy kaybedeceğini tahmin edenler, tek başına iktidarın riske gireceğini ve başka partilerin koalisyon ortağı olma ihtimalini görenler daha seçim öncesi saf değiştirmiş, boy boy eleştiri yazıları yazmaya, yıllardır görmedikleri hata ve sorunları görmeye başlamışlardı.
Yani gemi biraz su aldı diye gemiyi ilk terk edenler zamanında en çok menfi duygu ve düşüncelerle destekleyenler olmuştu. Bir sorun vardı, onlar Erdoğan ve Davutoğlu için başta paralel yapı olmak üzere hiçbir tehlike ve tehdide karşı sokak yani halka kadar samimi, kararlı ve destekçi olmadı. Sonuç birçoğu silinmeye mahkûm oldu ve olacaklar.
Bugün de aynısı yaşanıyor. Üstelik ortada bir seçim ve kaybetme ihtimali olmamasına rağmen. Çünkü söz konusu ülke ve millet değil, kendi bulundukları konumu daha da garantiye almak. Bunun için Ahmet Davutoğlunu hedef alarak Erdoğan sözcülüğü yapmaktalar. Çok anlamsız ve saçma ama Erdoğanı Davutoğlundan korumaya çalışıyorlar. Ya da Erdoğan üzerinden ve çoğu kez Erdoğan adına Davutoğlunu hedef gösterip eleştiriyorlar. Hatta yol ve kapı gösteriyorlar. Yazılarıyla birilerine talimat verip kimin ne hale gelmesi gerektiğini belirliyorlar.
Bakın TRT eski haber ve spor müdürü ve Star Gazetesi yazarı Nasuhi Güngör 4 gün önce bir TV kanalında ne diyor: Davutoğlu Dışişleri Bakanı olarak çok önemli hizmetler gördü. Türkiyenin Suriye ile de Rusya ile de devam eden ve niye hala devam ettiğini anlamadığım gerginlikle ilgili hala çözüm üretilemiyor. Türkiye bu ikili yapıyı kırmak zorunda. Ve açık söyleyeyim Sayın Ahmet Davutoğlu ile artık bu mesele devam edemeyecek bir hale gelmiştir. AK Parti kendine yeni bir yol aramak durumundadır.
Evet, Nasuhi Güngörün bu cümlelerinden ama özellikle son iki cümle olan Ve açık söyleyeyim Sayın Ahmet Davutoğlu ile artık bu mesele devam edemeyecek bir hale gelmiştir. AK Parti kendine yeni bir yol aramak durumundadır ifadelerinden iyi niyet aramak mümkün mü? Bu açık açık oturduğunuz yerden yüzde 49,5 ile iktidara gelmiş olan başbakana yol ve kapı göstermek, biz seni istemiyoruz demektir. Bunu demek kimin haddi ve yetkisi olabilir? Sizin yapmanız gereken yapıcı eleştiriler yapmakken bu cümleleri kullanma hakkını size kim veriyor? Cümleleri ve satırları ile başbakanı siz mi tasfiye etmeye kalkışıyorsunuz? Üstelik tasfiye etmek isteyen onca şer odağı varken (Zaten Star Gazetesi de ertesi gün Nasuhi Güngör ile yollarını ayırdı ya da kovdu.)
Ahmet Davutoğlu muhalefetin Erdoğanı eleştirmesine ve hakaret etmesine karşın Erdoğanın ses çıkarmaya tenezzül etmediği zamanlarda devreye girip onu en iyi şekilde savunuyorken birilerinin ısrarla paranoyaklaşacak duruma gelircesine ikisinin arasına nifak tohumu ekmesi ve bunu yapanların bu camianın insanları olması hakikaten büyük bir talihsizlik.
Kendi kişisel hırs ve çıkarları için korkularını besleyen, büyüten ama aynı zamanda destek veriyormuş gibi görünen bu medya anlayışından, yazar anlayışından hem cumhurbaşkanının hem de başbakanın bir an önce kurtulması lazım. Yapıcı eleştiriler yapan, hakkı tutup kaldıracak ve hakikati korkmadan yüzlerine söyleyecek kişilere ihtiyaç var.
Sosyal medyada güzel bir söz okumuştum. Ağanın köpeği öldüğünde bütün köylüler yas tutar. Fakat ağa öldüğünde kimse yas tutmaz.
Biliyorum Erdoğan da Davutoğlu da ağa ifadesiyle elbette anılamazlar, amaç misal vermek. Ama şuan olan tablo ikisinin ama özellikle Erdoğanın kişilikleri ve makamlarına saldırı olduklarında birileri üzülüyor gibi görünse de bu saldırılar Allah muhafaza başarılı olunsa bu üzülenlerin büyük bir kısmı çoktan saf ve düşünce değiştirmiş olacaklar.
Hâlbuki lazım olan tetikçilik yapmak veya yol göstermek değil, Müslüman Müslümanın aynasıdır misali yanlışı söylemek, doğruyu göstermektir hak olan. Ama maalesef tam tersi bir istikamet söz konusu. Bu da Erdoğan ile Davutoğlunun kendi kardeşleriyle yeni zor imtihanı olsa gerek.