Türkiye içinde FETÖ ile mücadele kapsamında çok ciddi çalışmalar yapılıyor. FETÖnün tüm finans kaynaklarının Türkiye ayağının kısmen çökertildiği söylenebilir. Aynı zamanda İnsani kaynak sağlamak için açtığı kanallar da bir bir kapatılıyor. Zaten Yıllarca muhabbet fedaileri diye anılıp, daha sonra yaptıkları hainliklerle, satılmış ruhlarıyla her an lanetlenen bir kitle haline gelerek itibarlarını da tamamen kaybettiler. Fakat bunların hepsine rağmen şuan hala FETÖ ile mücadelede ciddi anlamda yetersiz durumdayız. Hala bürokraside, askeriyede, emniyette, iş dünyasında dokunulmamış binlerce FETÖ elemanı mevcuttur. Özellikle bunun siyasi ayağına zamanında bir müdahale edilmezse ileride yeni sıkıntılar doğurabilir.
Türkiye içinde yapılan mücadele ve müdahale elbette sonuna kadar devam edecek ve bunlar yakın zamanda Türkiyeden silinip yok olacaklardır. Ama şunu da bilmeliyiz ki, artık onların merkezi, anavatanı Türkiye değil. Şimdilik ABD gibi görünse de neresi olduğunu da tam olarak bilmiyoruz. Bu yapı yurt dışında hala çok güçlü. Türkiyede kaybettiklerini yurtdışında yapacakları artı mesailerle kısa zamanda tekrar elde edebilirler. Bundan dolayı biz mücadele ayaklarını çoğaltmak zorundayız. Burada hepimize görev düşüyor fakat asıl görev yine devlette.
Yurtdışında özellikle Afrika ve Asya ülkelerinde FETÖye çok ciddi bir sempati var. Bu coğrafyaların tüm ülkelerinde yüzlerce okul, üniversite, kültür dernekleri, vakıfları ve iş merkezleri var. Aynı şekilde bulundukları ülkelerin hükumetleri-devletleriyle de çok sıkı ilişkileri söz konusu.
FETÖnün bir uyanıklığı var ki, doğrusu hem Afrikalıları, hem de Asyalıları derinden etkiliyor. O da; FETÖnün onlara karşı Amerika ruhu ve söylemi ile gitmesi. Bu coğrafyalar asırlardır yapılan sömürünün etkisiyle Amerika veya Batı mührünün olduğu her şey onlara çok cazip gelir. FETÖ de bu mühürle donatıldığı için bu ülkeleri daha çabuk etkileyebiliyor. Doğal olarak bu insanların çoğu FETÖ ile Türkiye arasında bir seçeneği tercih etmek durumunda kalırlarsa çoğunluğu FETÖyü seçecektir. Çünkü FETÖnün gerçek yüzü oralarda henüz ortaya çıkmış değil, aynı zamanda eğitim, kültür ve din maskeli çalışmaları, fakir çocuklara burs vermeleri, onları kendi okullarında okutmaları bu halk kitlelerini kendilerine daha çok bağlayabiliyor.
Türkiye mücadelenin bir ayağını çok daha hızlı bir şekilde yurt dışına genişletmeli. Sağlam bir diaspora ile bu çalışmalara hız verilebilir. Elçiliklere bu anlamda çok fazla iş düşüyor. Bu yapılıyor ama herhalde kendimizi haklı olarak gösterme noktasında FETÖnün çok gerisinde kalıyoruz. Aynı zamanda başka devletlerle yapılan görüşmeler sonucunda kapatıldığı söylenen okulların kapanmadığını daha sonra öğreniyoruz.
Şöyle ki; Mesela Endonezyada FETÖ okullarının ilk açıldığı yıl 1995. Yenbu Eğitim Vakfı (Yayasan Yenbu Indonesia) adlı bir vakıf tarafından Pasifik Ülkeleri Sosyal ve İktisadi Dayanışma Derneği (Pacific Countries Social and Economic Solidarity Association-PASIAD) adlı Türkiye kökenli ve Endonezyada faaliyet ofisi bulunan FETÖ kuruluşunun işbirliğiyle Depok şehrinde Pribadi Bilingual School açılıyor. Endonezya yasaları nedeniyle okullar doğrudan PASIAD tarafından açılmamış, bu iş için Endonezyalılarca kurulan Yenbu vakfını kullanmışlar ve PASIADı eğitim işbirliği kuruluşu olarak göstermişler. Ardından yıllar içerisinde bu okulların sayısı dokuza çıkıyor ve her birinin ilk orta ve lise kısımları var. Bu okullardan dört tanesi yatılı pozisyonda.
Daha sonra FETÖ ile mücadele kapsamında Türk Büyükelçiliği ile Endonezya devleti arasında bu okulların kapanmasına yönelik yapılan görüşmeler neticesinde bu okulların kapanması kararı alınıyor. Fakat yine FETÖ yine bir oyun oynayarak bu okullarını kâğıt üzerinden Endonezyalı vatandaşlara satıyor. Fakat satın alan kişiler de bu ülkelerdeki yerli, işbirlikçi FETÖCÜler. Mülkiyeti ve isim hakkı FETÖde olmadığı halde kurumlar hala FETÖnün kurumları ve oralarda FETÖnün propagandasına devam ediliyor. Bu sadece bir örnekti ve bunun gibi yüzlerce olay var. Devletin buna dikkat etmesi gerekir.
Yine yurtdışından Türkiyeye gelmiş, Türkiye bursları ile okuyan ve her imkâna sahip yabancı öğrencilerin devlet lehine yetiştirilmesi ve gittikleri ülkelerde FETÖ ile Devlet ayrımını yapmaları, FETÖnün bir terör örgütü olduğunu ve başta Türkiye devleti ve halkı olmak üzere tüm ümmete zarar verdiklerini anlatmaları sağlanabilir. Bu konuda da maalesef ciddi eksiklikler var. Türkiyede şuan öğrenim gören ve yaşayan birçok yabancı öğrenci hala ama onlar çok iyi insanlar ve sizin dilinizi öğretiyorlar, Müslümanlığı öğretiyorlar deme safhasında ve gerçeklerden fersah fersah uzaktalar. Özellikle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına çok iş düşüyor.
Son olarak da Türkiyede tanklara, silahlara, kurşunlara karşı çok sağlam ve başarılı bir mücadele verirken maalesef basın yayın anlamında, görsel ve yazılı bilgi sunma adına başarılı olamıyoruz. Derdimizi, haklılığımızı, ne yaptığımızı ve nasıl bir bela ile mücadele ettiğimizi dışarıya anlatamıyoruz. Bu alanlarda uzmanlarımız, iyi kalemlerimiz yok ve FETÖnün bir yazarı, bir entelektüeli bir makalesiyle çoğu kez kendi örgütlerini haklı çıkarabiliyor. Türkiyede şuan liberaller bu vazifeyi yürütüyor ve bizim derdimizi yabancı dillerde, sağlam analiz ve makalelerle dışarıya anlatmaya çalışıyorlar. Ama o da yeterli değil ve bu boşluk da tez zamanda doldurulmalı.
Haklılığımızı kanıtlamak zorundayız. Özellikle devletlerden çok dünya halklarına FETÖnün tehlikesini hem halk dilinde hem de akademik düzeyde anlatmamız gerekiyor. Aksi takdirde onlar kendilerini anlatacaklar. Buradaki tüm mücadeleler, emekler zayi olabilir. Aman dikkat