Pariste yaşanan terör saldırısı ve bu saldırıda 129 kişinin öldürülmesi ile birlikte maalesef bir kez daha İslamafobia ve Müslümanlara karşı ırkçı saldırılar gündeme geldi. Şu çok net ki; Müslümanlar Avrupada bundan sonra eskisi kadar rahat olamayacaklar. Artık insanların birçoğu Müslüman olduğunu saklayacaktır veya saklamak zorunda kalacaktır.
İslam eskiye göre çok daha şiddetli bir şekilde terör dini ve Müslümanlar da terörist olarak tanımlanacaklardır. Elbette bunu kendi yarattıkları terör ve barbarlık kendilerine sıçradığında kahraman kesilen Batı dünyası yapacaktır. Fakat biz Müslümanlar acaba şu soruyu kendimize sorabilecek miyiz? Bu şiddet ve terörde ve bu barbarlıkta bizim hiç mi suçumuz yok?
Evet, Batı dünyasının Filistin başta olmak üzere tüm Müslüman coğrafyasında yaşanan savaş ortamının sebebi olması ve bu durumu seyretmesi özellikle Müslüman gençlerin siyasi radikalizmle birlikte dini fanatizme sarılmasına sebep oluyor. Ama bu tek başına İslamın terör dini olarak algılanmasına yetecek bir gerekçe midir? Biz IŞİDin bir batı oyunu olduğunu ve Batının derin güçleri tarafından bölgeye servis edildiğini iddia etsek bile bugün IŞİDE destek veren milyonlarca Müslümanı ne ile açıklayacağız? Bu insanların IŞİDe destek vermesini ABDnin Irak işgalinde yapmış olduğu zulüm ve barbarlıkla anlatsak bile Müslümanların ölümlere ve öldürmelere sevinecek hale gelmesini nasıl izah edeceğiz? Hangi ayet veya hangi hadislerle?
Kendi aramızda onlarca dini hizip ve cemaatlere ayrılmışken, her biri ayrı bir düşünce ve felsefe ile hareket ediyorken ve hiçbirinin de ortak bir Kurani metot veya düzeni yokken bu çıkmazdan nasıl çıkacak ve bu kirden nasıl arınacağız?
IŞİDin, El Kaidenin veya diğer sözde İslami örgütlerin İslam ile ilgilerinin olmadığını ve onlara itaat edenlerin gerçek Müslüman olmadıklarını iddia ederken; gerçek Müslümanlığın nasıl olduğunu ve gerçek İslamın ne olduğunu nasıl anlatabileceğiz? Gerçek İslam hangisi ve gerçek Müslüman kim? Biz mi? IŞİD mi? Biz mi? El Kaide mi? Biz mi? Selefiler mi? Biz mi? Boko Haram mı? Biz mi? Onlar mı? Biz mi? İçi temizciler mi? Yoksa her şey ben ile Allah arasında diyenler mi? Biz mi? Elhamdulillah Müslümanım ama diyenler mi? Peki, biz kim ve ne oluyoruz? Kelime-i tevhidi sadece La! Allahtan başka ilah yoktur şeklinde anlayıp, adaleti, eşitliği, hakkı ve hukuku, sevgiyi, merhameti, şefkati, infakı ve dostluğu kendi içimizde pekiştirmezsek evet işte o zaman daha çok IŞİDLER çıkar. Onlar çoğaldıkça biz de bunlar Batının oyunu der kendimizi avuturuz.
Batı dünyasının coğrafyamızda inşa ettiği adaletsizliği ve merhametsizliği, birbirimize düşman olmayı öyle çok benimsedik ki; bunların yok olması işimize gelmiyor ve maalesef ömrünü uzatan biziz. Onlar kendi vazifelerini yapıyorlar da, biz kimin vazifesini yapmaktayız? Biraz düşünülmesi gerekiyor.
Sosyolojik ve psikolojik olarak Kürtlerin hal-i pür melali de aslında yukarıda özetlediğim tabloyla benzer. Müslümanların genelinden Kürlerin özeline indiğimizde de aynı manzara karşımıza çıkmakta. Kürtler de Müslümanların kahir ekseriyeti gibi terör ile anılmıyorlar mı? Peki, buna en çok kim sebep oldu? Devlet diyelim. İttihatçılar diyelim. Jön Türkler diyelim. Türk milliyetçileri veya şovenistleri diyelim. Beyaz Türkler diyelim veya JİTEM ile beyaz Toros müteahhitleri. Ama PKKnın hiç mi suçu yok? Jön Kürtlerin, Kürt ittihatçılarının, Beyaz Kürtlerin, Kürt milliyetçi veya şovenistlerinin buna hiç mi etkisi yok? IŞİD İslamın ve Müslümanlığın değil, barbarlığın ve terörün temsilcisi diyen PKK-HDP bölgede sekülerizmi yayma mücadelesini neyle açıklayacak?
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde HDPnin kullandığı öz yönetim ile özgür kimliğe sloganı için halk belediyeleri yönetme yetkisini yani özyönetimi onlara vermesine rağmen, bunlar hendek kazarak ve kazdıkları hendeklere Kürtleri gömerek hangi özyönetimi veya özerkliği istiyorlar? Bölgenin tüm yerel yönetimleri HDPnin elindeyken ve özyönetimin tüm şart ve imkanları hazırken hendek kazmalarla, halkı ve devleti, halkı ve polisi sokaklarda karşı karşıya getirmek ve daha sonra katil devlet naraları atmak hangi özyönetimi sağlayacak? Rojava devriminden sonra sağlanan özyönetimle birlikte Rojavadan kaçan Kürt halkının elde ettiği özyönetimin aynısı mı olacak? Yoksa Mesut Barzaninin inşa ettiği, Peşmerge güçlerinin muhafaza ettiği özerk yönetim mi olacak? Buna karar verilmeli ve eğer birincisinde ısrar ediliyorsa vazgeçilmelidir. Aksi durumda nasıl ki, IŞİD Müslümanların ahından kurtulamayacaksa PKK ve HDP de Kürtlerin vebalinden kaçamayacaktır.
Evet, bir taraftan radikal ve fanatik sözde dini örgütlerin pençesinde boğuşan ve bunu fırsat bilip daha çok oyun oynayan Batı dünyası karşısında ezilen Müslümanlar, bir taraftan PKKnın hendeklerinde ölüme mahkum edilen, hendeklerdeki özyönetime razı ve ikna edilen Kürtler.
IŞİDin Müslümanlara yaptığını konuşmadan Batının yaptıklarını eleştirmek veya PKKnın Kürtleri sürüklediği hali görmeden devleti suçlamak olsa olsa acziyet olur. Bu acziyet de Ortadoğuda sonu gelmez hüsranların ayak sesleridir.
Artık düşünme ve akletme zamanı gelmedi mi?