Yeni Bir Çözüm Süreci İçin IRA Örneği


  • Oluşturulma Tarihi : 09.04.2016 08:10
  • Güncelleme Tarihi :
Yeni Bir Çözüm Süreci İçin IRA Örneği yazının resmi

    Dünyanın birçok ülkesinde özellikle etnisite ve “din” temelli mes’eleler mevcut ve her mes’ele beraberinde bir terör örgütü de doğurmuş durumda. Yani sadece Türkiye’nin bir Kürt veya PKK mes’elesi yok.

     Britanya’nın bir IRA’sı mevcut (Irish Republican Army, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu) ya da İspanya’nın ETA’sı (Euskadi Ta Askatasuna) Yine Kolombiya’nın FARC’ı (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halk Ordusu) vs.

     Fakat Kürt mes’elesine ve PKK ile benzerlikleri, ortaya çıkışı ve yaşanan tarihsel süreç bağlamında işimize en çok yarayacak olan şüphe yok ki Kuzey İrlanda mes’elesi ve IRA’dır. Demokrasi gibi bir meşruiyetinizin olduğu ama bu meşruiyeti belli kitleler için rafa kaldırdığınızda nelerin olabileceği ve hangi acı gerçeklerle karşı karşıya kalınabileceğini görmemiz açısından Kuzey İrlanda ve IRA önemli bir emsaldir. Onun için IRA’yı tarihsel süreç içindeki gelişiminin Kürt ve PKK mes’elesine benzerliği nedeniyle bugün yeniden konuşmak ve Mübarek Cuma anlaşmasına nasıl geldiklerini çok iyi okumak gerekiyor.

     Neydi Kuzey İrlanda (Ulster) mes’elesi? Kökleri İrlanda’ya egemen olan 8. yüzyıl İngiltere’sine, İrlandalıların insanlık dışı muamele gördükleri, kendi topraklarında esaret hayatı yaşadıkları, sürüldükleri, inançlarının, kültürlerinin yasaklandığı dönemlere kadar gider. Hatta 1846-1854 arasında “Patates Kıtlığında” 1 milyon İrlandalı öldüğünde bol gıda stoku olan İngilizler bunu seyretmişti. Bu mes’ele 19. yüzyıla kadar tüm acımasızlığıyla devem etmekle beraber İngiliz siyasetinin “lanetli sorunu”ydu.

      1916 yılındaki Paskalya başkaldırısının ardından gelen baskı döneminde, İrlandalı Gönüllüler, IRA (Irish Republican Army, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu) çatısı altında örgütlenip mücadeleye başladılar. 1921’de Katolik Güney İrlanda, İrlanda Bağımsız Devleti adıyla özgürleşti ama Birleşik Krallığa bağlı kalan Protestan Kuzey, çatışmalar içinde kaldı. Bunlar sivil halk hareketlerini yaygınlaştırdılar. Tek bir şey istiyorlardı. “Eşit haklara sahip olmak.” Aynen Kürtlerin Devletten istediği gibi... Bu eşit hak talepleri bizde de olduğu gibi şiddetle bastırılınca bu kez karşı şiddet doğuyordu. En nihayetinde 1960’lı yıllara gelindiğinde onların silahlı örgütleri olan ama yüz yıldır pasif bir direniş sergileyen IRA bu kez uzun yıllar sönmeden yanacak olan ve her an patlamaya hazır bir volkana dönüştü.

    Peki, en sonda ne oldu? Teröristlerle de, IRA’nın siyasi kolu olan yani bizdeki HDP olan Sinn Fein ile de İngiliz hükumetleri sürekli müzakere etmek ve bu mes’eleyi masada halletmeye karar kıldılar. Bizim temellerini 2009’da attığımız ama maalesef 2,5 yıl süren Çözüm Sürecini onlar gayri resmi olarak 1920’li yıllarda başlatmış olsalar da ilk resmi görüşmelerin temelleri de 1994’te karşılıklı konuşmaya karar vermeleriyle başlamış oldu. Netice itibariyle 1998 yılında Mübarek Cuma anlaşması (Good Friday Agreement) imzalandı ama şu var ki; bu anlaşmaya hiç de kolay gelinmedi. Bizim Türkiye’de bahane edip de masayı devirdiğimiz “yol kazalarının, nazlanmaların, hataların, eksiklerin ve inatlaşmaların” kim bilir kaç mislini onlar yaşadı. Ve bugün bile hala her şeyi yüzde yüz çözebilmiş değiller. Ama en azında artık “konuşma, tartışma, müzakere ve istişare kültürleri” yerine oturmuş durumda.

    Burada Kuzey İrlanda’yı ve IRA’yı baştan sona anlatmaya çalışmıyorum. Sadece yüzeysel olarak mes’eleyi Kürt mes’elesine benzerliği nedeniyle anlattım ve çözüm için bir yol aranacaksa IRA önümüzde bir rehber olarak durmalı diyorum.

     Biz muhtemeldir ki, son 1,5 asırlık devlet geleneğimizden ve sürekli mağlup olma kaygımızdan olsa gerek böylesi önemli kadim ve kronikleşmiş mes’elelerin çözümü için çok sabırsız davranıyoruz.  Asırlık problemleri 1-2 yıl içinde çözelim istiyoruz. Çözüm süreci ilk yıllarında başarılı olmadı mı, bozalım tekrar silaha, şiddete ve çatışmaya dönelim istiyoruz. Şu da gerçek ki, bizim PKK gibi bir şansızlığımız var, galiba bizde PKK değil de IRA olsaydı belki çözüm daha kolay olurdu. Çünkü salt pragmatist, Makyavellist ve anlamsız bir ideoloji ile hareket eden PKK’nın çözüme yanaşmaması ve silahı elinden bırakmaması doğal olarak devleti de hep daha sert ve silah sever hale getirmiştir. Ama sanki “papaza kızdık diye orucu bozmamız” da yarınlarımızı tehlikeye atıyor.

     Devletin on yıllardır (AK Parti dönemi büyük oranda hariç) içine girdiği telaş, tedirginlik, sabırsızlık ve her şeyi sallapati mantığıyla yapma ama başarısız olma yöntemi halk arasında da her yeni çözüme karşı çıkma gibi menfi bir davranış şeklini alıyor. Bu Türkler için de geçerli, Kürtler için de.

     IRA’nın eski militanlardan şimdinin saygın parti lideri Gary Adams’ın dediği gibi “savaş sonsuza kadar kimse ötekini yenemeden sürüp gidebilirdi.” Sonuçta kazanan kimse olmadığı gibi şiddetle kaybeden milyonlar mevcuttu.

    Biz de,  IRA’nın siyasi kolu olan Sinn Fein kadar örgütle arasına mesafe koyamamış olsa bile HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’tan böyle bir cümle duymak isterdik. Ama zat-ı şahaneleri “seni başkan yaptırmayacağız” demekten ve o ülke senin, bu ülke benim saman altından su yürütmekten başka bir iş yaptığı yok.

    Ez cümle; bizim çözüm sürecini en azından IRA benzeri yeni bir çözüm süreci başlatmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Biliyorum bunu dedim diye ben de vatan haini ilan edilirim yakında ama aksi durumda uzun vadede “bu savaş sonsuza kadar sürüp gider ve kimse ötekini bitiremeden…”

Not: IRA mes’elesinin en net fotoğrafı Yıldız Ramazanoğlu’nun bu yazısında, ilgilenmek isteyenler için http://www.serbestiyet.com/yazarlar/yildiz-ramazanoglu/irlandanin-cozum-surecinden-can-alici-notlar-132938

 

Yeni Bir Çözüm Süreci İçin IRA Örneği
İsimsiz Köşe
Yazarımız Kim ?

İsimsiz Köşe