11.08.2021 Tarihli Bilirkişi Kaosu (Bilirkişi Kirliliği) adlı yazımda adı geçmemesine rağmen Av. Sunu AĞI mai adresime mesaj gönderdi. Bu sebeple banka, banka vekili ve bilirkişi üçlüsü hakkında bilgi vermekte yarar görüyorum. Banka aleyhine dava açmak isteyen herkesin bilirkişi kaosu hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Hukuki prosedür şöyledir.
Banka vekili alacaklarının hesaplanması için mahkemeden bilirkişi görevlendirilmesini talep etmekte, Hâkim de bankacı kökenli bir bilirkişiyi sadece bankanın talep ettiği alacağı hesaplamakla sınırlı bir şekilde görevlendirmektedir. Bankanın haksız olduğu ve evrak tahrifatı yaptığı kesin bir şekilde belgelerle delillerle kanıtlanmış olsa dahi banka aleyhine sunulan deliller bilirkişi marifetiyle ya gözardı edilmekte ya da delil karartma yoluna gidilmektedir.
Mahkemece tayin edilen bilirkişinin alacağı ücreti taraflar eşit miktarda ödüyorlar. Bilirkişinin aslında her iki tarafın da bilirkişisi olması gerekir. Fakat maalesef öyle olmuyor. Bilirkişi sadece banka, banka vekili ile görüşüyor. Bilirkişi, sonuçta bir bankacı olduğundan tamamen banka lehine bir rapor hazırlıyor. Hakim de bunu kabul ediyor. Banka aleyhine dava açan vatandaş, etkisiz eleman, konu mankeni olarak kullanılıyor. Avukat Suna Ağı bu sistem içinde yer almıştır. Bana gönderdiği mesajda ısrarla bilirkişi kaosunu ve kirli ortamı savunmuş, bilirkişi ile ilişkisini de anlamadığını belirtmiştir. Bankadan ve ortamdan nemalandığı için böyle davrandığını düşünüyorum.
Bu sistem içinde bir kısım avukatlar, banka, banka vekili ve bilirkişi üçgeninde sonucu baştan ayarlanmış kurgulu bir senaryo içinde garantili dava kazanıp, övünüyorlar. Böylece kendilerinde vatandaşa tepeden bakma hakkı görüyorlar. Vatandaşı bürolarına bilgi vermek için çağırıyorlar. Fakat kimse merak etmesin biz işin aslını açıklıyoruz. Vatandaşı uyarmalı ve bu garabet durumdun kurtarmalıyız. Sorumlular da bunun cezasını ve tazminatını mutlaka ödemelidir.
Önceki yazımdaki yaşanmış bir anımı tekrar anlatmakta yarar görüyorum. Duruşmada, ben, haklılığımı kanıtlayan delil sunsam da dikkate alınmadığını; çünkü bilirkişi sadece banka alacakları ile sınırlı görevlendirildiği için adil yargılamanın mümkün olmadığını söyledim. Bunun üzerine Hâkim lehte ya da aleyhte fikir beyan etmedi. “Ben muhasebeci değilim” dedi. Ben de “reddi hakim” dedim. Hakim hemen salonu terk etti. Bu sırada bankanın vekili olarak Av. SUNA AĞI da duruşmada hazır bulunuyordu. Sayın Hakim ile daha sonra görüştük, aslında arkadaşım da olan Hakim üzgün bir şekilde “ben en iyilerinden biriyim, bana bunu neden yaptın?” dedi. Evet, en iyilerdendi; çünkü hemen mahkeme salonunu terk etmiş kirliliğe ortak olmamıştı. Doğrusu ben içim burkularak gereğini yapmıştım. Yanlış ortamın kurbanı bu değerli Hakimin ahı yerde kalmamalı.
Evet, hukuk adına hukuksuzluk yapılmaktadır Tüm TC vatandaşlarımın bu durumdan haberdar olmalarını istiyorum. Değerli okuyucularım bu konuda akıllarına takılan soruları, mail adresime mesaj göndererek sorabilirler. Konu gerçekten çok önemlidir. Hukukçular, basın, medya, vatandaş katılımlı etkili bir KAMUOYU oluşturmalıyız. Hukuk devleti normları hepimiz için önemlidir, Haklar emek vermeden, kolay kazanılmıyor. Bu konularda halkı bilinçlendirmek bizim görevimiz.