Birçok çoklu zekâ türü yazılmış ve söylenmiştir. Fakat genel anlamda üç boyutlu bir çeşitleme yapmak gerekirse zekâ türlerini de üç ana başlık altında toplayarak:
i) Matematik Zekâ
ii) Sosyal Zekâ
iii) Duygusal Zekâ
şeklinde özetleyebiliriz. Bu üç boyutlu yaklaşımda bilimsel formatın ideal yorumu sonlu sonsuzluk kavramı saklıdır. Fakat bundan daha öncelikli ivedi olarak tespit etmemiz gereken ön versiyon çoklu zekâ türleri vardır.
i) Pozitif Zekâ (Sevgi Zekâsı)
ii) Negatif Zekâ
Türlerini belirlememiz ve paylaşılmakla tükenmeyen yegâne ikili ilim-sevgi sentezini oluşturmak için Pozitif Zekâyı (Sevgi Zekâsı) tercih etmemiz gerekmektedir. Bu önkoşul seçimimiz o kadar önemlidir ki her şeyi değiştirir farklılaştırır. Sevgi zekâsını oluşturabilmemiz için, kalbin fonksiyonlarını olumlu yönde (pozitif) harekete geçirmemiz gerekmektedir.
Bu konuda yaşanmış bir örnek vermek istiyorum. İzmir’e ilk geldiğim yıl bir eğitim Uygulama Okulu İş Merkezi’nde görev yapmıştım. Daha sonra bu okulun muadili Ahmet Şefika Kilimci Uygulama Okulu, İş Eğitim Merkezi’nde görev yaptığım sırada okulda dikkatimi çeken en önemli şey, daha önce görev yaptığım okuldakine benzer canhıraş bağırma seslerinin olmayışı idi. Birbirlerinin muadili okullar olup, her iki okulda da orta ağır engelli öğrenciler olmasına rağmen okulda kriz ve bağırtı olmadığını, sanki daha hafif, sakin engelli öğlenciler olduğunu söylediğimde meslektaşlarım oldukça şaşırmışlardı. Şimdi daha iyi anlıyorum ki bu okulda sevgi zekâsı seçimi daha baskındı ve olay bundan kaynaklanıyordu.
Aynı türde ve durumda olan iki ayrı saksıdaki çiçeklerden birini, güzel sözlerin söylendiği, sevgi dolu, huzurlu bir ortamda, diğerini ise küfürlü, argolu sözlerin sarf edildiği diğer bir ortamda büyütmeye devam ettiğimizde sevgi ortamında büyüyen çiçek kuşkusuz diğerinden daha parlak, albenili ve güzel olacaktır.
Biz eğitimciler olarak kâinat oluşurken, ilk atom ve moleküllerin sevgi sevgi diye dönerek hareket ettiklerini varsaymak ve bu zerrelerden sevgi çağlayanları oluşturma görevi üstlendiğimizi kabul etmek durumundayız. Sebebi sevgi boyutunda bir isteğe dayanmadan hiçbir şeyin oluşmadığını da fark etmemiz, hareket alanımızı, yöntem ve metotlarımızı iyi belirlememiz gerekir