İnsanı Tanıma ve Tanımlama-2
İnsanın yapısal ölçütlerini anlayarak onu kendi frekansında ve zemininde yorumlayamazsak, varsayabileceğimiz hiçbir eğitim sistematiğinde, düşünme sanatını elde etmiş bir insanı ve öğrenciyi ürün olarak elde edemeyiz. Bir eğitimci, kendisi de bu olayı yaşamalı ve en iyi bir şekilde temsil etmelidir. Eğitim, teori ve pratikte, beşikten hayatımızın sonuna kadar sürdürmemiz gereken bir olay olarak algılanmalı ve uygulanmalıdır. Bir bebek ve üniversite öğrencisi birlikte eğitim yapmaz, fakat Okul öncesi çocukları eğitenler, bütün öğretmenler ve akademisyenler daha çok bir araya gelerek koordineli bir şekilde çalışmalıdırlar.
Düşünmeyi öğrenme sanatını yaşamak ve aktarmak durumunda olan bir eğitimci, önce kendisini ve yapısal hamurunu tanımalı, iyi bir iç özümleme ve etütle kendini iç âleminde sorgulamalı, yorumlamalı ve kendini öyle deklare etmelidir. İnsan hayatının bir sınav özelliği taşıdığı düşünülürse önce eğitimci sınav kâğıdını iyi doldurmalıdır. Çok kere amaçlanan öğrenci merkezli bir eğitim için öncelikle insan realitesi tanımlanmalı ve eğitim olgusu bunun üzerine yapılanmalıdır. Eğitimci, madde-mana sentezinden oluşan iki aşamalı yapısını; akıl, irade, iyi ve kötü unsurlardan oluşan terkibini tanıyarak ve diğer insanların da aynı oluşumdan meydana geldiğini dikkate alarak kendini iyice akort ettikten sonra dış dünyaya açılmalı ve sunumlarını yapmalıdır.
Anlaşıldığı gibi, tamamen kendine özgü bir özellikte verilen düşünme yeteneğini sanatsal bir boyutta yaşamak ve yorumlamak isteyen insan ve (veya) bir eğitimci, önce kendini tanımak ve yorumlamak zorundadır. Aslında düşünmeyi öğrenme sanatı insanın kendisinde özellikte yapısal hamurunda saklıdır. İdeal manada düşünmeyi öğrenme sanatını icra eden bir eğitimci, kendini tanıyan ve en iyi şekilde ifade edebilen bir şahsiyettir. O, artık kendi mesleki sanatının gerektirdiği doruklarda ve şahikalarda yaşamakta olup, bunu öğrencilerine de hissettirebilmektedir. Yaşayan ve bunu aktaran bir eğitimci, toplum mühendisliği dalında gerçek bir sanatçıdır.
Düşünmeyi öğrenme sanatı, pratikte eğitim olgusunun zirvesini teşkil eder. Balık tutmayı öğretmenin, kişiye kasalarca balık ikram etmekten daha geçerli ve faydalı olduğu gibi, öğrenciye düşünmeyi öğretmek de, bir sürü bilgi yükünü vermekten çok daha iyidir. Öğrenciye arama ve keşfetme zevkini aşılamayız. Bu formasyonu edinen her öğrenci bilgiye ve daha ileri kaynaklara ulaşmayı kendiliğinden isteyecektir.