Konuyla ilgili kısa bir anı
Yazmaya karar vererek ilk defa daktilomun başına oturduğumda, ciddi bir çaresizliği tüm benliğimde hissettim. Açıkça söylemek gerekirse yazdıklarımı beğenmiyordum. Çünkü yazı formatı içinde kelime zenginliği ile konu bütünlüğünün bir arada olması gerekiyordu. Bu gerekli tezatı çözmek ve uygulamak ise gerçekten çok zordu.
Tam ümidimi kesmiş, çaresizlik içinde kıvranırken harika bir şey oldu. Öyle bir olay gerçekleşti ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan bir ara saate baktığımda beş saatten fazla bir süre geçtiğini fark ettim. Bu arada yanıma yığılan yazdıklarımı, sanki yabancı birinin yazdığı yazılar gibi hisseden bir ruh haliyle tekrar tekrar okudum. Bu olay, yazı hayatımın başlangıcı olarak hafızama kazındı.
Fikir jimnastiğini, konumuza uygun bir şekilde alıntı yaparak, spor kavramında önemli bir yeri olan kültürfizik hareketlerinin sürekli bir ihtiyaç şeklinde yapıldığı gibi bir işleve benzetebiliriz. Fikri kapasitemizi kontrollü bir şekilde geliştirebilmemiz, büyük ölçüde fikir jimnastiğine bağlıdır. Böylece kendimizi düşünsel açıdan formda tutmamız mümkün olabilir.
Toplum hayatımızda oldukça sıkça söylenen “Çok düşünme üşütürsün.” gibi argo ve kaynağı da müphem ve asla güvenilir olmayan bir söz vardır. Bu yaklaşım gerçekten çok saçma ve samimiyetsizdir. Çünkü bilimsel olarak bilinmektedir ki beynimizin % 3,5–4 gibi şaşılacak kadar az bir bölümünü kullanıyoruz. Kalbimiz ise boş ve anlamsız şeylerle meşgul olmaktadır. Özetle insan çok düşük bir kapasitede çalışmaktadır.
Bu aksiyonel organlarımızın çok kullanma tehlikesinden ziyade bir paslanma riski bile söz konusudur. Yapmamız gereken ve asıl önemli olan şey, sebepler dairesinde kararlı bir şekilde araştırmalarımızı sürdürmektir, fakat bu arada sebeplerin dayandığı bir bütünlüğü de yadsımamamız gerekir. Burada amaç, sebebe takılarak fasit bir dairede yozlaşma tehlikesi yaşamadan, alabildiğince çalışmak ve gelişmektir. Fikir jimnastiği de bu yönüyle oldukça önemlidir.
Anlaşıldığı gibi fikir jimnastiğini, düşünmeyi öğrenme sanatında, kondisyon (erk) geliştirme çalışmaları şeklinde yorumlayabiliriz.
Bilindiği gibi bir eğitimci, araştırmacı ve geliştirmeci olmalıdır. Araştırmacı olmanın konumuzun esprisi içinde belli değer ölçüsü ve kriterleri vardır. Bu duruma güzel bir örnek vermek gerekirse:
Bir araştırmacının ürün elde etmesi, arının çiçekleri dolaşarak bal üretmesine benzer. Daha doğrusu başarılı bir araştırmacının, hatta bir sanatçının faydalandığı kaynaklar hammadde hükmünde olup, araştırmacı ve (veya) sanatçı, bunlara ruhundan bir şeyler katmalıdır. İşte aranan sentez budur. Yüksek fikirler, kuvvetli hislerin moral (manevi) desteğinde şereflenir. Burada şahikaların dorukları saklıdır. Sanat budur.