Eğitimin Mucizevî Boyutu Düşünmeyi Öğrenme Sanatı


  • Oluşturulma Tarihi : 14.04.2021 07:45
  • Güncelleme Tarihi :
Eğitimin Mucizevî Boyutu Düşünmeyi Öğrenme Sanatı yazının resmi

4. Sebebi Reddetmeme, Fakat Ona da Takılmama

İnsan, başlangıç itibariyle sebepler dairesinde sürdürdüğü bilimsel davranışlarla eşyanın tabiatıyla ilgili birçok şeyi anlar ve görür. Bu bağlamda öğrenme sürecini devam ettirir; fakat bu arada sebebe takılmak ise, fasit bir dairede dönerek yozlaşmak anlamına gelmektektir.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi bir ön standardın yardımıyla bir ölçüde ilerleme ve gelişmeyi başarabilmiş bireyve toplumların çöküşünde sebebe takılma şeklinde talihsiz bir yozlaşma olayı saklıdır. Sebep, hayat ve onun içindeki eşyanın tabiatında olan perdeli (katmanlardan oluşan) anlatım ve yaradılışın sırrını yansıtır. Hayatın sonu ölüm bile literatürde bir sebebe dayandırılmıştır. İletişim formasyonuyla ilginç bir iletişim potpurisi sunmamızda yarar vardır. Sebep, bazen kalkandır. Bazen de kılıftır. Doğrusu o yorumun ta kendisidir, fakat iletişim ve haberciliğin sistematiği ve kuralında olduğu gibi, haber ve yorum birbirine karıştırılmamalıdır. Her şeyi yerli yerine koymak gerekir. Ana kaynak olan haber, bozulduğunda (tahrif edildiğinde), ortada yorum denen bir şey de kalmamış demektir. Bilindiği gibi basın ve haberleşme literatüründe, haber ve yorum olayı asla birbirine karıştırılmaz. Yorum, haberi tahrif etmemelidir

Örneğin daha önce de belirtildiği gibi, Newton yerçekimi kanununu bulmuştur, fakat Newton bu kanunu bulmadan önce de o realite zaten vardı. Biz var olan bir sistematikten elde ediyor topluyoruz. Asıl ana sistematiğin işleyiş ve özellikleri fark edip, kabul edebildiğimiz ölçüde yanılma payımız azalacak, başarı ihtimalimiz de oldukça artacaktır. Bu realite bilim adamı ve eğitimci için çok önemlidir.

Bir şeyin yorumu yapılmış ya da yapılmamış olsa bile orijinal haber ve bilgi asıldır ve zaten o hep vardır, mevcut olarak durmaktadır. Haber olmadan yorum olamayacağı gibi, bilim adamı ve kâşif, doğal olarak olmayan bir şeyi bulmamıştır. O halde sebebi reddetmeme, fakat ona da takılıp kalmama, en bilimsel ve doğru ilkemiz olacaktır. Bu yaklaşım düşünce mekanizmamızı da amacından sapma ve yozlaşma tehlikesinden korur. Bu altın kuralı uygulama, sırat köprüsünde düzgün yürüyebilmek ölçüsünde bir hassasiyet gerektirmektedir. Fakat hayat çizgimizin ana karakteristiklerinde bu durum bir realite olarak hep vardır. İdeal bir eğitim olgusu realiteleri asla reddetmez. Realitenin iki yönünden bize en uygun olanını seçmemizi ve bunu başarılı bir şekilde uygulamamızı ve de yaşamamızı sağlar.

Eğitimin Mucizevî Boyutu Düşünmeyi Öğrenme Sanatı
İsmail Ferruh Destebaş
Yazarımız Kim ?

İsmail Ferruh Destebaş