5. Sebep-Sonuç İlişkisi
Bilindiği gibi sebep-sonuç ilişkisi, bilimsel düşünme ve bilimsel olmanın ölçüsü ve koşuludur. Sebep-sonuç ilişkisini kriter olarak almanın ölçüsü ise, sadece sebebe takılmamaktır. Yukarıda bahsi geçen ve salık verilen yaklaşım uygulanmayıp, fasit bir dairede sebebe takılma problemi yaşandığında ise zaten sebep-sonuç ilişkisi süreci (bilimsel süreç) yaşanmayacak ortada konuşacak pek bir şey de kalmayacaktır. Bu tarihi ve müzmin, bireysel ve toplumsal tehdidin en kötü tarafı; fark edilmeden girdabına kapılma tehlikesinde saklıdır. Daha önce de açıklamaya çalıştığımız gibi, genellikte toplumlar ve uygarlıklar, tarih sahnesinde böyle bir yozlaşmakta ve silinmektedirler.
Konumuzun ana esprisi içinde olan sebep-sonuç ilişkisine dayandırılmış bilimsellik paritesini aşağı düşüremeyiz, bilimsel terminolojiyi reddedemeyiz.
Sebep-sonuç ilişkisinde; doğal olarak bir sebepler silsilesi ve bunlar arasında ilginç ilişkiler vardır. Sebepler silsilesinde daima bir üst sebep bulunur. Örneğin güneş, ışık ve ısı enerjisinin ana kaynağıdır. Özetle kullandığımız katı ve sıvı yakıtlar ve de ışık kaynaklarımızın ana kaynağı (sebep) güneştir.
Sebepler silsilesini ve sebepler üstü kabul ettiklerimizi tek bir sebebe dayandıramazsak, bilimselliğin diğer bir olmazsa olmaz kriteri olan güvenli bilimsel kanunlara ulaşamayız. Sebeplerin dışında kalanları ise gayba (bilinmeyene) dâhil etmek zorundayız. Tarihler boyunca problem çıkarmadan çalışan çilekeş ve üretken filozoflar, bilim adamları ve kâşifler böyle çalışmışlardır. Bu bilim adamı ve düşünürlerin arasında binlerce yıllık zaman ve nesil farkları olmasına rağmen, sanki kırmızı telefonla doğrudan bir bağlantıları var gibidir. Örneğin İbn-i Haldun ve Platon aynı fikirleri paylaşmaktadır. Bu durum Nasrettin Hoca’nın kaybettiği eşeğini bulması hikâyesine oldukça benzemektedir.
İdeal seviyede bir düşünme paritesinin oluşması için önce bunun iklimi oluşmalıdır. Bu olay önce bizde gerçekleşmelidir. Bu uygun iklim, birey-toplum ilişkisiyle, bütün bir topluma mal olur. İdeal bir eğitim ve öğretim, bu süreci sağlar ve garanti eder. Bahsi geçen bu iklimin özelliklerini ve unsurlarını kullanılış yöntemleri ile birlikte bulmak zorundayız. Bu konu da kendi içinde aşamalı ve perdeli olarak bir süreç şeklinde devam etmektedir.