Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-2 (1)


  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2020 06:16
  • Güncelleme Tarihi :
Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-2 (1) yazının resmi

BİR BİLİM DALI OLARAK TARİHİN SİSTEMATİĞİNİ VE ONUN İÇ DİNAMİZMİNİ KEŞFETMEMİZ GEREKİR
 Farklı bir tarih bilim yorumu yapabiliriz.
 Fiil, zaman, yer, mekân ve insan tarih bilimin başlıca unsurlarıdır.
 Aslında tarih, sanıldığı gibi tekerrürden ibaret değildir. İlginç ve şaşırtıcı benzerlikler vardır. Fakat bunlar tekerrür olmayıp, yeni bir sayfadır. Ayrı bir gündür. Tekerrür hissi, zamanın izafi ve helezonik özelliğinden kaynaklanır. Periyodik günler gelip, geçer. Ama hiçbiri aynı gün değildir.
 Dünya insanlık tarihi boyunca pek aksamadan sanki kalp atışı gibi bugüne kadar gelen harmonik bir süreç vardır. Mıknatısın bölündükten sonra birbirini şiddetle itme eğilimi göstermesi gibi insanlık, kaderini arzuladığı menfaat ekseninde kümeleşerek. Kutuplaşmaktadır.
 Tarihte insanların böyle çekme ve itme alanları oluşturdukları görülür. Tarih bilimin bu özelliklerini konumuza kanalize ve katalize etmekte yarar vardır.
 Tarih bilimin bu versiyonunu kavramamızın bize ciddi avantajlar sağlayacağını fark etmemiz gerekir. Gelişmiş ülkelerinin üniversitelerde Futurology (Gelecek Bilimi) okutulmaktadır. Tabii ki bu bir falcılık olayı değil, strateji üretmektir. Modelimizde sunulan yorumular bu konulara ışık tutacaktır. Birleşme, bütünleşme çalışmalarında bir uyum köprüsü oluşturacaktır. Geleceğin Bilimi (Futurology) ve konusu çok önemlidir. Daha sonraki bölümlerimizde kendi ana başlığı altında ayrıca incelenecek ve irdelenecektir.                                         
 Tarih sürecinde, dünyanın bir tarafı aydınlık bir çağ yaşarken diğer taraf karanlıktır. Bazen de denge vardır. Bu dönüşüm; günlerde ve mevsimlerde devam eden süreci oldukça andırır. Büyük halkaları küçük halkalar birleştirir. Burada çağları büyük halkalara, geçiş ve ara dönemlerini de küçük halkalara benzetebiliriz. Tarih bilimde böyle bir gözlem yapmak mümkündür. Örneğin uygarlıkları güneşe benzettiğimizde ilginç sonuçlara varırız. Her şeyin bir şeye sirayet ettiği gibi, her şey birbiriyle ilgilidir.
 Bir günün 24 saat olup, güneşin doğudan doğup batıdan batması gibi belli bir zaman sürekli devam edecek süreç, sanki tarih bilimde yansımıştır.
 Örneğin kâğıt Doğu’da (Çin’de) bulunmuş, gelişerek matbaaya dönüşmüştür. Büyük göçler, Cengiz İstilası ve Timur gibi Doğu’dan esen fırtınalar, kimyasal bir reaksiyondaki müthiş ve dehşetli katalizör etkiler şeklinde tarihe yön vermişlerdir.
 Sanki güneşin doğrusal ışınları, izafi ve helezonik şekilde zamanın sarmal sürecinde olarak tarih, doğudan batıya hep seyretmektedir. Bu süreç gerçekten çok ilginç ve manalıdır. Bunun tersi bir ihtimal ve sırlı beklentiler, ihtimaller, işaretler, tahminler ve varyasyonlar faraziyelerden öte bir mantıkla sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde, tarih bilimin kendi sistematiği ve iç dinamizmine sadık kalınarak, ilmin yorumuyla yapılmalıdır. Aslında kıyamet alametleri olarak yorumlanan bu sürecin işaretlerini kimse yadsımamaktadır.
 Uygarlıkları güneşe benzettiğimizde, tarihin seyri açısından Batı’dan gelecek esintilerin ilginç yorumları yapılabilir. Bu konular bilimsel platformlarda ve ulusal televizyonların birçok müzmin programlarında konuşulmaktadır.
 Modelimizin ana esprisine sadık kalarak, tarih bilim içerikli önemli varyasyonları, tarihten sayfalar şeklinde sunarak oldukça ciddi mesajlar vermeye çalışalım:
 Uzak Doğu’da başlayan gelişme ve ışığın ardından sanki sirayet eden Türk dünyasında bağımsızlık hareketleri ve daha S.S.C.B. (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği) dağılmadan önce Los Angeles Times Gazetesi’nin Türk dünyası haritasını gösteren ve anlatan bir yazısının yayınlanması gerçekten ilginçtir.
Nitekim Japonlar, elektronik ve otomotiv sanayinde çok ilerlemişlerdir. Uzun bir zamandır piyasada görünmeyen ve artık çocukluğumuzun hatıralarında kalan, kuyruklu kocaman bir sandal şeklindeki Chavrolet marka otomobiller, birer Japon modele dönüşmüş olarak yeniden ortaya çıkmışlardır. Japonya’nın yükselişini ve büyük sermeyenin Uzakdoğu’ya akışını daha iyi tahlil etmemiz gerekir. Amerikan rüyası sanki Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının öcü şeklinde Japonya’da uyanmış gibidir. Örneğin George Bush’un Japonya’da ekonomik görüşmeler esnasında kriz geçirmesi, Günümüzde iki gökdelenin bir mühendislik harikası şeklinde yıkılması sonun başlangıcıdır.
Daha Sovyetler Birliği henüz parçalanmamışken Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan Los Angeles Times Gazetesi’nin “Yeni bir Türk İmparatorluğu” başlığı altında oldukça ilginç ve şaşırtıcı haberini geçen Hürriyet Gazetesi’nin kupürü. Sovyetler Birliği’nin son Devlet Başkanı olan Mihail Gorbachev (Gorbaçev), bu haber ve haritanın yayınlandığı sıralarda Birliğin dağılmasını önlemek gayesiyle Kuzey Avrupa ülkelerini geziyor. Ve yeniden yapılanma ve açıklık politikalarını dünyaya açıklamaya çalışıyordu. Dağılma gerçekleştikten sonra Gorbachev, Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşerek maaşlı gazeteci olarak çalışmaya başladı. Bütün bu olaylar, bizim de gelecekle ilgili stratejiler geliştirmemiz gerektiğini açık bir şekilde göstermektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal ATATÜRK, sezgi gücü yüksek bir devlet adamı olarak, bir gün Türk dünyasının bağımsızlığına kavuşacağını bizim de zamanı kollayarak o gün geldiğinde hazırlıklı olmamız gerektiğini belirtmişti. Fakat ne yazık ki bu altın öğütler yeterince yerine getirilememiştir. Fakat bu süreci başkalarının ciddiyetle takip ettikleri yukarıdaki gazete kupüründen de açıkça anlaşılmaktadır.
Araştırmacı-yazar

Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-2 (1)
İsmail Ferruh Destebaş
Yazarımız Kim ?

İsmail Ferruh Destebaş