Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-3


  • Oluşturulma Tarihi : 24.06.2020 07:21
  • Güncelleme Tarihi :
Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-3 yazının resmi

Bir bilim dalı olarak tarihin sistematiğini
ve onun iç dinamizmini keşfetmemiz gerekir

Örneğin, adeta bir çiçek tozlanması gibi insanları etrafa saçan, dehşet, acı ve korku veren, Cengiz İstilası olmasaydı; Türk dünyası ve Kıta Avrupası oluşamayacaktı. Yani zıttı olmasaydı kendi olmayacaktı. Tıpkı gece ve gündüzün birbirini gerektirerek takip etmesi gibi... Mananın sırrı olan tezattaki enfes oluşum, tarih bilimin mantalitesinde de mevcuttur. 
Günümüze ulaşan tarih süreci açısından, dünyanın bir yönünün aydınlık olması, diğer tarafın karanlık kalmasını gerektirdiği gibi, Doğu’nun ve Batı’nın; helezonik, periyodik dönüşümü söz konusudur.
Yine örneğin Osmanlı İmparatorluğu’nun fetihleri ve baskısıyla; Kıta Avrupa’sında sıkışma ve zaruri 12. Yüzyılda doğu ve Batı birbirlerine galebe çalamayacak ölçüde eşit güçler dengesindedir. Oğuzlar girişimde bulunmaya çalışırken, Bizans bütünlüğünü muhafaza etmektedir. Nitekim o dönemin anlatımında bu yorum saklıdır. Yorumun özü ise çok açıktır. Amacımız o dönem içinde yaşanmış anlamlı kesitleri bir bütün içinde sunmaktır. Daha önce de belirtildiği gibi amacımız tarih felsefesi yapmaktan öte ilmin yorumunu yapmaktır. Bunu gerçek anlamda başarabilmemiz için de çok önemli saydığımız kıstasları ve ölçütleri iyi ve dikkatli belirlemeli, kurguyu iyi yapmalı, olayı adeta özümüzde yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Vermeye çalıştığımız örnek ve yöntem; ilginç, manalı ve düşündürücüdür. Açıklamaya devam edelim.
16. Yüzyılda kesin olarak bir Müslüman Türk hâkimiyeti vardır. Üç kıtada Osmanlılar, Orta Asya’da Özbekler (Şeybaniler, Muhammed Şeybak), Hindistan’da Timurlular. İran’da Safevi Türk Hanedanlığı, yıkılıncaya kadar (Mecdabık ve Ridaniye Savaşları) Memlükler birlikte tarih sahnesindedirler. Bu Muhteşem oluşumun anahtarı Malazgirt Meydan Savaşı’dır. Çekirdeği ise Anadolu’dur. Anadolu, merkezi imparatorlukların ana çekirdeğidir
Burada yeri gelmişken saygı gereği küçük bir anekdot geçmek gerekir. Anadolu’nun kilidini açan Büyük Sultan Alparslan işinin çok, fakat ömrünün kısa olduğunu biliyordu.
21. Yüzyıla girerken Türk dünyasında meydana gelen bağımsızlık hareketleri oldukça sansasyonel bir etki yapmıştır. Eğer dikkat edilirse 16. Yüzyıl ile arasındaki zaman farkı 500 yıldır. İki denge dönemi olarak yorumladığımız 12. ve 17. Yüzyıllar arasındaki zaman farkı da 500 yıldır.
Büyük göçler başlamadan önce Orta Asya’da yaşanan boylar konfederasyonunun yaşam süresi de 500 yıldır. 
Son olarak bu konuda ilginç bir gazetecilik esprisi yapacak olursak; Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL iken, Fransa Cumhurbaşkanı da Fransuva Mitterrand olduğu dönemden 500 yıl geriye gittiğimizde Osmanlı Türkiye’sinin başında yine bir muhteşem lakaplı Süleyman adında bir padişah olup, Fransa Kralı da Fransuva’dır. Fakat bütün bunlar asla tekerrür diye yorumlanmamalıdır. Çünkü her gün başka bir gün, dönemde başka bir dönemdir. Bu Süleyman o Süleyman olmadığı gibi o Fransuva da bu Fransuva değildir.
Gelecek, aslında geçmişte saklıdır. Geçmiş-gelecek ilişkisini bir ölçüde zerre-bütün ilişkisine de benzetebiliriz. Bu bir şeyin bilimsel olma kriteri sebep-sonuç ilişkisinin ta kendisidir.
Araştırmacı-yazar                               
 

Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-3
İsmail Ferruh Destebaş
Yazarımız Kim ?

İsmail Ferruh Destebaş