Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-5
- Oluşturulma Tarihi : 08.07.2020 07:38
- Güncelleme Tarihi :
BİR BİLİM DALI OLARAK TARİHİN SİSTEMATİĞİNİ
VE ONUN İÇ DİNAMİZMİNİ KEŞFETMEMİZ GEREKİR
Tarih bilimin ve içindeki olayların tamamen kendine özgü versiyonuna ve özellikle o dönemin kurgusuna riayet etmeli ve ona uygun davranmalıyız.
Örneğin tarih literatürü içinde İngiltere’den bahsederken hangi İngiltere’den söz ettiğimiz çok önemlidir. Kuzeyden gelen Kelt’lerin oluşturduğu kabile devleti mi, Arslan Yürekli Richard’ın dönemindeki İngiltere mi, üzerinde güneş batmayan imparatorluk dönemi mi, yoksa günümüzdeki İngiltere mi? Bunlardan bir dönemi, bir başka dönemin esprisi ve şartları ile yorumlamaya kalkıştığımızda; hata, hatta insafsızlık yapmış olabiliriz. Böyle yaklaşımların traji-komik bir sonucu olarak, hayatın yaşanmış bir enstantanesinde olduğu gibi; Kanuni’yi fabrika yapmadığı için eleştiren, yüksek öğrenim görmüş, siyasi tarih okumuş ve yöneticilik yapmış insanlarla karşılaşırız.
Tarihin tamamen kendine özgü diyalektiğinde başlangıç ve son kavramındaki enfes bir ilişki saklıdır. Bilimsel ölçüt olan sebep-sonuç ilişkisi, tarih bilimin esprisine göre yorumlanmalıdır.
Hukuk, siyaset ve ekonomi birbirleriyle en yakın ilişkili üç bilim dalıdır. Büyük devletlerin büyük dostlukları ve düşmanlıkları yoktur. Onların yüksek menfaatleri ve stratejileri vardır.
Dar anlamda menfaatlerimiz gereği öyle kabul ettiğimiz kendi şahsi gerçeklerimiz ve varyasyonlarımız, gerçeğin kendi şartlarını ve boyutlarını asla zorlamamalıdır
Daha önceki bölümlerimizde de belirtmiş olduğumuz gibi; bu tür iddia ve zorlamalarla hakikat (gerçek), sözlük anlamından dahi hiçbir değer kaybetmez; fakat biz kaybederiz.
Milletlerarası ilişkilerde eğitim-kültür olgusunun gerçek anlamda bir ruh ve zihin fonksiyonu formatı taşıdığını fark etmemiz gerekir. Modelimizde ısrarla vurguladığımız, İlim-sevgi sentezi olmazsa olmaz değerler şeklinde yaşanmalıdır.
Araştırmacı-yazar
VE ONUN İÇ DİNAMİZMİNİ KEŞFETMEMİZ GEREKİR
Tarih bilimin ve içindeki olayların tamamen kendine özgü versiyonuna ve özellikle o dönemin kurgusuna riayet etmeli ve ona uygun davranmalıyız.
Örneğin tarih literatürü içinde İngiltere’den bahsederken hangi İngiltere’den söz ettiğimiz çok önemlidir. Kuzeyden gelen Kelt’lerin oluşturduğu kabile devleti mi, Arslan Yürekli Richard’ın dönemindeki İngiltere mi, üzerinde güneş batmayan imparatorluk dönemi mi, yoksa günümüzdeki İngiltere mi? Bunlardan bir dönemi, bir başka dönemin esprisi ve şartları ile yorumlamaya kalkıştığımızda; hata, hatta insafsızlık yapmış olabiliriz. Böyle yaklaşımların traji-komik bir sonucu olarak, hayatın yaşanmış bir enstantanesinde olduğu gibi; Kanuni’yi fabrika yapmadığı için eleştiren, yüksek öğrenim görmüş, siyasi tarih okumuş ve yöneticilik yapmış insanlarla karşılaşırız.
Tarihin tamamen kendine özgü diyalektiğinde başlangıç ve son kavramındaki enfes bir ilişki saklıdır. Bilimsel ölçüt olan sebep-sonuç ilişkisi, tarih bilimin esprisine göre yorumlanmalıdır.
Hukuk, siyaset ve ekonomi birbirleriyle en yakın ilişkili üç bilim dalıdır. Büyük devletlerin büyük dostlukları ve düşmanlıkları yoktur. Onların yüksek menfaatleri ve stratejileri vardır.
Dar anlamda menfaatlerimiz gereği öyle kabul ettiğimiz kendi şahsi gerçeklerimiz ve varyasyonlarımız, gerçeğin kendi şartlarını ve boyutlarını asla zorlamamalıdır
Daha önceki bölümlerimizde de belirtmiş olduğumuz gibi; bu tür iddia ve zorlamalarla hakikat (gerçek), sözlük anlamından dahi hiçbir değer kaybetmez; fakat biz kaybederiz.
Milletlerarası ilişkilerde eğitim-kültür olgusunun gerçek anlamda bir ruh ve zihin fonksiyonu formatı taşıdığını fark etmemiz gerekir. Modelimizde ısrarla vurguladığımız, İlim-sevgi sentezi olmazsa olmaz değerler şeklinde yaşanmalıdır.
Araştırmacı-yazar
Farklı Bir Tarih Bilim Yorumu-5
