İhtiyaç duyduğumuz sağlıklı analiz ve sentezler, soyut ya da somut olabilirler. Fakat bizler bütün bu işlevleri, ancak belirgin bir bütünlük ve ölçüler içinde başarabiliriz.
Buraya kadar verilen bilgilerin ışığında tercihlerimizin çok önemli olduğunu gördük, gerçekten bireysel ve toplumsal tercihlerimiz çok önemlidir. Fakat unutulmamalıdır ki doğru ve sağlıklı tercihler yapabilmemiz için iletişim ve araçlarından yararlanmamız gerekir.
Doğrusu, tercih yaparken kullandığımız mantık, düşünce ufkumuzu ciddi ölçüde etkileyecek ve şekillendirecektir.
Aslında bir şeyin diğer bir şeyi gerektirerek devam ettiği bir süreç söz konusudur. Bu ifadeyi destekleyen bilimsel bir tanımlamaya göre; minimum minimuma, maksimum da maksimuma kavuşmak ister. Tercihlerimizle biz hangisine yönelirsek onu çoğaltırız.
Bu bağlamda şikâyet etmeye gerçekten hiç hakkımız yoktur. Doğrusu kendi dışından insanlığı tehdit eden bir tehlike acı ve ıstırap söz konusu değildir. Yaşadığımız acı, açmaz ve çıkmazlar sadece bizlerin tercihlerinde saklıdır. Kendimizle iç diyalog kurmalıyız. İletişim ve denetim mekanizmamız ve onun sağlıklı bir şekilde işlevi, her şeyden daha önemlidir. İç iletişimimiz desteğinde iç denetimimiz tamamlanmadan dış dünya ile iletişim sağlıklı olarak gerçekleşemez.
İletişim konusunda altın bir kural tespit etmemiz mümkündür. Hatta bu saptama oldukça gereklidir. Bu altın kural, var edilmiş olan her şeyin arasında ilişki olduğunu varsaymaktır. Bu varsayım doğrudur. Çünkü varsaydığımız soyut ve somut manada her şey ve onları oluşturan moleküller arasında süreç şeklinde devam eden enfes bir ilişki vardır. Ayrıca yukarıda da belirttiğimiz gibi buna bilinen-bilinmeyen (gayb) ilişkisini de eklediğimizde ilişki ve ilişkiler kavramı bizi çok ötelere götürecektir.
Bilim, psişik (normal ötesi) güçlerle de ilgilenmektedir.
Mana, madde, enerji türleri, bütün canlı organizmalar, hayat ve zaman, özetle varsaydığımız her türlü oluşumun hepsi, tanecik modeli olarak yorumlayabileceğimiz bir düzenek içinde moleküllerden oluşmuştur. Moleküller de oldukça anlamlı, enfes bir şekilde görevlerini istisnasız olarak hiç aksatmadan hatasız bir şekilde başarmaktadır.
Bilimsel literatürde bahsedildiği gibi madde enerjiye, enerji de maddeye dönüşebilmekte, fakat her ikisi de yok olmamaktadır. Üstelik sıfır hatayla devam eden bu süreçte kural hatası ve kaza şeklinde yorumlayabileceğimiz herhangi bir çarpışma ve hiçbir surette bir ilişki kopukluğu meydana gelmemektedir. Bu durum gerçekten düşündürücüdür.
İlişkileri algılamak ve hissetmek yeteneği konusunda; hayatın dilini ve asıl mesajları içeren hal dilini keşfetmemiz ve algılamamız gerekir. Objektif, içten, samimi bir gözlem ve metodu bize çok şeyler öğretecektir.